İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

NANKÖRLÜĞÜN FELSEFESİ

YAYINLAMA:

İyilik yaptığınız insanın tırnağı, kalbinize oturur öyle değil mi? Bunu yapan kendisine yapılan iyiliğin değerini bilmeyen veya yapılan iyiliği çabuk unutandır. Ayrıca nankör olmanın da okkalı tanımıdır. Çoğunlukla dost bildiğinizdir.

En çabuk unutulan şey iyiliktir.

İnsan, doğuştan hem iyiliğe hem de kötülüğe meyli olan bir varlık. İnsan aynı zamanda da kendisine yapılan iyilik, yardım ve nimetlerin farkına varma konusunda da zayıf bir varlık. Dolayısıyla kendisine yapılan yardımın veya iyiliğin kıymetini bilmeyen insanların sayısı günümüzde artıyor.

Nankörlük, almayı bilen ama vermeyi bilmeyen, sağlıklı iletişimden haberi olmayan, bencil bir kimsenin en son ulaşabileceği son nokta ve bir kişilik özelliğidir.

Nankör kelimesi Türkçe bir kelime değil. Farsça bir kelimedir. Farsçada "nānkūr" şeklinde telaffuz edilmektedir. İnsanların isimlerinin önüne gelen bir sıfattır. Bu sıfat kişilerin karakterlerine, duygularına, yaşayışlarına, konuşmalarına ve hareketlerine göre nitelendirilmektedir. Bu bağlamda nankör insan yapılan iyiliklerden anlamayan bir insandır. Bu tür insanların hem kendisine hem de çevresine pek yararları dokunmamaktadır.

Nankörlük duygusu hainlik ve ihanet alışkanlığı doğurur ve zamanla huy ve mizaç edinilerek kişilik özelliği olarak yıkıcı davranışlarla bireylere zarar veren sonuçlar doğurmaya başlar.

Aslında nankörlük bir hastalıktır. Yapılan iyiliklere, sahip çıkmalara, gösterilen saygı ve sevgiye karşılık vermeden kötülük yapma girişimlerinin sonucu olarak ortaya çıkar.

Vefa yoktur. Vefa, minnettarlık duymak ve kişinin kendine saygısı sayesinde sahiplenme ve aitlik gösterme çabalarına girmeyi ifade eder. Ama nankörlük ağır basınca vefa ve minnet duygusu yok olur.

Kendini düşünme, kendi çıkarları peşinde koşma, başkasını düşünmeme gibi bencil davranışların yanında üzerine düşeni yapmama, sorumluluk edinmeme, tembellik göstererek başkalarının sırtından geçinme derdine düşmektir.

Kötülüğün kaynağında yer edinen nankörlük duygusunu alt etmenin yolu insani özellikleri edinmek ve iyilikten yana davranışları hayatımıza adapte edebilmek yolun başında ki ilk adımdır. İyilik içeren davranışlarda bulunmak, sözleri ve eylemleri düzeltecek düşüncelere kapılmak atılacak adımlardır.

Bencillik duygusundan sıyrılmak ve toplumsal hayatın sadece bir parçası olduğumuzu unutmadan dayanışma ve birliktelik ruhuna karşı uyumlu bir zaman-mekân algısına sahip olmaya çalışmak amaç edinilmelidir.

“Düşman kör nişancıdır ama dost nerden vuracağını iyi bilir” der La Edri.

Vefalı insan; hatanızı da görse, iyiliğinizi unutmaz. Nankör insan; bir tek zararınızı görse, bütün iyiliklerinizi unutur. İnsanlara iyilik yaptıkça maalesef ki iyiliği sürekli sizden bekliyorlar ve sizin göreviniz gibi düşünüyorlar. Sebebi de insanların emeklerini ve çabalarını küçümsemek, kıskançlık göstererek diğerine karşı öfke duymak, nefret beslemektir.

Nankörlük dürtüsünün temelinde hırs vardır, öfke-nefret duymak, kıskançlık beslemek vardır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...