İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Muhtarın mührü

YAYINLAMA:

Orta öğretimde eğitim ve öğretim gördüğüm yıllardı. Dönemim milli eğitim bakanlığı il genelinde kompozisyon yarışması düzenlemişti. O dönemlerde liseler arası futbol turnuvaları, maraton koşuları, resim ve kompozisyon yarışmaları gibi öğrenciyi teşvik edici etkinlikler revaçtaydı.

Okul futbol takımında sağ açık oynadım. Voleybol takımında pasör ve bando takımında majör. Faal bir öğrenciydim fakat yazmak benim için ayrı bir tutkuydu. Barış Manço'nun “adam olacak çocuk” dediği söz, bende “yazar olacak çocuk” sözcüğüne eş değerdi. O günlerden bugüne aşıktım kalem ve kağıda. Yazmanın ve anlatmanın verdiği keyfi başka hiçbir şeyde bulamadım.

İşte böyle bir zamanda kompozisyon yarışması için bir yazı kaleme aldım. Başlığı “Muhtarın Mührü” diye attım. Aslında anlattığım köyümüzün muhtarı yani babamdı. Yürüyüşüyle, duruşuyla ve konuşmasıyla öyle bir tasvir etmiştim ki; il genelinde kompozisyon yarışmasında bana birincilik kazandırdı. Hayat yolunda ilk ödülümdü bu benim. Kompozisyonum haftalar boyunca okulumuzun panosunda asılı kaldı.

O dönemde muhtar deyip geçmeyin, günümüzdeki belediye başkanlarından daha havalı daha otoriter bir makama sahipti. Muhtar gelirken herkes ayağa kalkar, yakasını ilikler, saygı ve sevgisini eksik etmezdi. Cebinde özel bir kutu içinde taşıdığı padişah tuğrasına benzer mührü vazgeçilmeziydi. Dönemin resmi evraklarına diliyle ıslatarak mühür basarlardı.

Yıllar geçiyor zaman su gibi akıyor dünya değişiyor. Ömür denilen hayat yolculuğunda o eski muhtarlarımız, başta babam olmak üzere bir bir göçüp gitti ebediyete. Muhtarlıklar da gelişen ve değişen adına “dijital çağ” değimiz zamandan nasibini aldı. Verimliliğini yitirdi ve devlete yük olmaya başladı.

Ben yaklaşık 5 yıldır muhtarlığa adımımı atmadım. Beş yıl önce gitme nedenim de plakama yazılan trafik ceza makbuzum “evde bulunamadı” diye muhtarlığa bırakılmış. Bu bilgiyi de dijital yoldan SMS ile aldım. Postacı arkadaş resmi evrağımı eve getirmeye kadar üşenmiş muhtarlığa bırakmış. Eminim benim gibi muhtarlığa gitmemekle birlikte muhtarlığın nerede olduğunu bilmeyen binlerce vatandaşımız vardır.

Ülke genelinde toplamda 50 bin 516 muhtar görev yapıyor. Muhtarlıkların ülke bütçesine yükü 11 milyar TL. Şu seçim dönemde binlerce muhtar adayı seçilebilmek için uğraş verirken, devletin nereden tasarrufa başlaması gerekliliğini ben görebiliyorum. Fakat devlet göremiyor veya görmek istemiyor. Artık e-devlet sistemi üzerinden istediğimiz belgeye ulaştığımıza göre, muhtarlıkların mührünü devlete teslim etmesinin zamanı gelmedi mi?
Sağlıcakla…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...