İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

AFERİN... (2)

YAYINLAMA:

Dün kaldığımız yerden devam...

Arada bir bayramlarda harçlık bile veriyorlardı. Bu ilgileri benim için büyük bir nimet olmuştu, sonuçta anasız babasız gurbet ellerdeydik...

Daha sonraları Mustafa İnandı Bey ile arada sırada hep görüştük. Bir keresinde de tesadüfen pamuk tarlasında omzunda kürek ile su sularken görünce çok şaşırmıştım. Çünkü o dönemlerde gene görev yapıyordu, o haline istinaden içimden, 'vay be, helal olsun, adama bak, hem savcı hem de omzunda kürek!' demiştim. Üstelik tarlaları bizim tarlaya da komşu çıkmıştı. Bende şimdilerde rahmetli olan kardeşim ile birlikte pamuk tarlamızı sulamak için orada bulunuyordum. Arada bir telefonlaştık. Son kez ziyaretine Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünde olduğu bir vakit diliminde, Ankara'ya bir iş için gidince uğramıştım. Yine, Osman Güneş Beye de kısa bir dönem için İçişleri Bakanlığı ve Müsteşarlık yaptığı dönemlerde ziyarete gitmiştim. O günleri de yad etmiştik...

Bildiğim kadarıyla her ikisi de halen sağ, bu vesileyle kendilerine sağlıklı ömürler diliyor ailelerine de bu vesileyle şükranlarımı sunuyorum. İşin ilginç yanı her ikisinin eşinin adı da Ayşe idi yanlış hatırlamıyorsam. Mustafa Bey'in eşi Ayşe Hanım da öğretmendi gene yanlış aklımda kalmadıysa. 13, 14 yaşında idim, o yıllarda, bu tür şeyler benim için psikolojik olarak iyi bir moral ve motive kaynağı olmuştu. Hatta Osman Bey'in kızları vardı, isimleri birbirine çok benzerdi, karıştırırdım ilk önceleri. Aynı harfle başlardı belki. İçlerinden Nuray olanı ile arkadaştım, onunla daha iyi anlaşırdık. Biraz sessiz, içine de kapanıktı. O bir bisiklet almıştı, neredeyse ben eskitmiştim. Kendisi lojmanın merdivenlerine oturur, seyrederdi ama binmeyi, sürmeyi o öğretirdi. Sanki bisikleti benim sürmem için almıştı. O kadar ki, sanki ondan daha çok binerdim. Bisiklet sürmeyi de o vakitler öğrendim zaten. İşte tüm bunlar yüzünden yazının başında hakikaten 'Piyango bana çıkmıştı' dedim.

Efendim tüm bunları neden anlattığıma gelince, biliyorsunuz ülkemizde her yıl 12-18 Aralık tarihleri arasında Yerli Malı Haftası kutlanır. Yani bu günlerde. İşte konunun kaynağı bu. Günümüzde etrafa şöyle bir baktığımda, eğitim alan yeni nesil bizim zamanımızdaki gibi bazı konulara, bilgilere hakim değiller gibi. Etrafımda ve bazı yarışma programlarında bunu sizler gibi ben de sıkça görüyorum. Coğrafi bilgilere hakim değiller. Coğrafya bilgileri çok zayıf.

Yaşadıkları ülkeye ait temel bilgilere vakıf değiller. Üniversitede okuyup da, ülkelerine komşu ülkeleri dahi doğru düzgün sayamayanlar var. Hangi yönde, tarafta olduğunu bilmeyenler var. Kuzeyi güneyi, doğuyu batıyı bilmeyenler var. Kültürel ve coğrafi işaretli değerleri, başka bir söyleyişle yaşadıkları ülkenin önemli ovalarını, dağını, denizini, nehrini, tarihi turistik yerlerini, nerede olduklarını doğru düzgün bilmeyen gençlerimiz var. Bu hali görünce hepimiz üzülüyoruz...

Hasılı işi şuraya getireceğim; şimdi geriye dönüp baktığımda, bizlere o yatılı okul yıllarında ve lise eğitimi sırasında aldığımız derslerde çok iyi bilgiler verilirmiş. Şimdikinden daha sıkı. Öğretmenlerimizin sayesinde tabii ki biraz da. İşi sıkı tutarlardı. Öğrendiğimiz şeyler bir şekilde akıllarda kalıcı olurdu. Nehirleri, dağları, ovaları, obaları, ezbere bilirdik. Bölgeleri, ülkemizde yetişen bölgesel ve yerel coğrafi ürünleri de. Haliyle merak ediyorum, şimdi neden öyle değil gibi!

Yerli Malı Haftasında çocuklar ne öğreniyorlar, içerikler nasıl acaba? Evlerinden kek, çörek, börek getirip, yiyip içip, kalkıp gidiyorlar mı? Ne öğreniyorlar, akıllarında kalan ne oluyor o bir hafta yapılan etkinlikler sonucunda? Benim, ta o günlerden aklımda kalanlar kadar, şimdi de o türden akılda kalıcı etkinlikler, içerikler var mı, yapılıyor mu? Bu arada ben hepimizin bildiği şekliyle kısaca geçtim, aslında resmi anlamıyla bu haftanın tam adı; "Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası". Bu başlığın içeriğine dair de bir soru mesela; biliyorsunuz son yıllarda ülkemizde birçok yerli ürün geliştirildi, bunlar eğitim müfredatına dahil edildi mi, bugün o güncellemeler yapıldı mı? Öyle ya Türkiye gerek savunma sanayinde gerekse başka alanlarda yeni ürünler geliştirdi. Patentleri Türkiye'ye ait olan. Başkaca yenilikler de var.

Sonra, günümüzde coğrafya derslerine bugün ne denli önem veriliyor? Şayet yeterince veriliyorsa gençlerimizin, yukarı satırlarda tasvir ettiğim yarışma programındaki göze çarpan halleri ne? Hatta televizyonlarda ara sıra boy gösteren bir takım analist ve stratejistlerin 'coğrafya bilgisizliği de...

İşin özü; yerli tüketimin artması, gene yerli ekonomik ve kültürel değerlerin bilinmesi, tanıtılması açısından 'Yerli Malı Haftası' ve içeriği çok önemli. Takvim olarak yazımız son günlerine denk geldi ama ben yine de 'Yerli Malı Haftanızı' kutluyorum. Sağlıcakla kalın.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...