İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​ZIRNIK ALMADAN YOL GELMEK!

YAYINLAMA:

Bodrum'dan İstanbul'a dönüyorum, araba ile.

Malum uzun yol.

Otobanda da gitsen, yol uzun.

Bakmayın siz İzmir İstanbul otoban ile 3 saat yalanına.

Makul mantıklı hız ile, o zaman içinde asla gelemezsin.

Yol kenarlarında her zamanki gibi tezgahlar var.

Köylüler hemen arkadaki köyünden, bahçesinden toplayıp getirdiği ürünleri satıyor.

Uzun yolun keyfi de bu ya.

Dura dura, gelirsin.

Bak baka gelirsin.

Tezgahı olan kadını görüyorum, arabayı sağ çekiyorum, duruyorum.

Sepetinde çilekler var, merhaba, kilosu ne kadar diyorum 30 TL diyor.

Hemen arkadaki bahçemden topladım taze diyor.

Nakliye yok yani diyorum.

Teşekkür ederim diyorum, içimden söylenerek hemen kaçıyorum.

2 saat insanları, geldiğimiz son durumları düşünerek yola devam ediyorum.

Yine bir tezgah ve yine bir kadın var.

Duruyorum, zeytinyağ satıyor, evde sabun yapmışlar satıyor.

Merhaba, ne kadar kilosu diyorum, 200 TL diyor, 3 litrelik plastik pet şişeye doldurmuşlar 600 TL diyor.

Kendimiz sıkıyoruz, saf zeytinyağ diyor.

O bölge zaten zeytinlik, adım başı zeytinyağ satanlar var.

Nakliye yok yani diyorum.

Teşekkür ediyorum ve içimden söylenerek hemen kaçıyorum.

EH biraz karın acıkıyor.

Yolda, Hatice ananın yeri var.

Duruyorum, gözleme yapıyorlar, fırının başında 2 kadın elleri ile çat çat yufkayı açıp, içini doldurup gözleme tepsisine atıyorlar.

Merhaba, patatesli gözleme ne kadar diyorum, 50 TL diyor, ayran 25 TL diyor, artık çayı kahveyi sormuyorum.

Ana falan, ananın şefkati falan kalmamış.

Teşekkür ediyorum ve hemen kaçıyorum.

Biraz sonra yöresel ürünler satan bir yer var orada duruyorum.

Tarhanalar, ev yapımı turşular, ev yapımı reçeller satıyor.

Artık hiçbirinin fiyatını sormuyorum, göz ucu ile bakıp çıkıyorum.

Sonrası en sevdiğim Söke köylü pazarı.

Enginar 20 TL, havuç 15 TL, limon 10 TL, ıspanak 15 TL, soğan 25 TL.

Bizim İstinye pazarından hiç farkı yok.

Hemen arkadaki köylerinden, kendi tarlalarında getirdiği ürünleri Migros fiyatına satıyorlar.

Zırnık almadan yola devam ediyorum.

Ve bir daha asla zırnık almamaya karar vererek yola devam ediyorum.

Yol boyu ah ah diyorum.

Yol boyu vah vah diyorum.

Bu yolda o kadar çok alışveriş ederdik ki, arabaya sığmazdı.

Demem o ki, yolda kurulan tezgahlardan, yani köylüden hiçbir şey alınmaz.

Köylü köylü olmaktan çıkmış.

Tarla toprak kokan elleri, fırsatçı bakan gözlere dönmüş.

Anladım ki.

Ne köylü kalmış.

Ne köylü saflığı.

Herkes çakal dünyanın, en sağlam çakal bireyi olarak yaşamaya başlamış.

Yol boyu insan ülkesine acır mı, ben acıyorum.

Canım ülkem.

Garip ülkem.

Kıyamam sana.

Funda'nın aklındakiler..

… Aidatlarınız ne alemde.

Apartman aidatları, site aidatları ne durumda

Bekçili sitede, havuzu olan bir sitede oturuyorsanız yandınız.

Akıl almaz ödemeler var.

Sitede oturmak gitgide imkansız hale geldi.

Ödemelerden öylesine bıktık ki.

Bakın herkesin yüz ifadesine, bıkkın, yorgun ve ödemelerden yılmış durumda.

Canım ülkem.

Kıyamam.

Funda'nın aklındakiler…

… Aidatlarınız ne alemde.

Apartman aidatları, site aidatları ne durumda

Bekçili sitede, havuzu olan bir sitede oturuyorsanız yandınız.

Akıl almaz ödemeler var.

Sitede oturmak gitgide imkansız hale geldi.

Ödemelerden öylesine bıktık ki.

Bakın herkesin yüz ifadesine, bıkkın, yorgun ve ödemelerden yılmış durumda.

Canım ülkem.

Kıyamam.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...