İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​AHLAK ETKİSİ, KALKINMA VE YAŞAM

YAYINLAMA:

Bizans tarihçileri, fetihten önce Bizans toplumunda ciddi bir ahlâkî yozlaşmanın yaygın olduğunu kaydederler. Ortodoks olan Bizanslılar, zor durumlarının izalesi için Katoliklerden farklı dönemlerde yardım talebinde bulunmuş, her seferinde mezheplerini terk edip Katolik mezhebini benimsemeleri yönünde şartlarla karşılaşmışlardır.

1204 senesine gelindiğinde Lâtin istilâsının vaki olduğu ve bu hengâme sırasında İstanbul’un tarihî mirasının hasar gördüğü ve kadim şehrin, Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretlerinin kabri de kaybolacak bir ciddiyette tahribata uğradığı bilinmektedir.

Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul’a girdiğinde, şehrin zaten harap hâlini görüp hayıflanmıştır. Şehrin sakinlerine, –Ebussuûd Efendi’nin fetvasında da geçtiği üzere- adaletli davranmış, vaktiyle Katoliklerin insafsızlığına gark olan Ortodokslar, Osmanlı’nın adilane hâkimiyetini memnuniyetle karşılamışlardır. Bunun itirafı sadedinde Grandük Notaras’ın, “Bizans’ın sokaklarında Lâtinler’in tâcirini görmekten ise, Türk sarığını görmeyi tercih ederim” sözü pek meşhurdur.

Fetihten sonra genel af çıkarılmış, şehre âdeta bir tür ahlâk aşısı zerk edilmiştir. Osmanlı’nın şehre verdiği değer, kadim tarihini koruma konusundaki hassasiyetinden de açıkça anlaşılmaktadır. Fethedildiğinde harabe hâlinde bulunan şehrin imar ve kalkınma hamlelerinin ardından abat olduğu hakikati Hristiyan tarihçiler tarafından da açıkça yazılıp çizilen hususlardandır.

İstanbul’dan bahsedildiğinde Ayasofya’yı anmamak olmaz. Fatih Sultan Mehmed Hân Salı günü girdiği Ayasofya’nın şirk unsurlarından arındırılıp mescide dönüştürülmesi emrini vermiştir. Üç gün içerisinde temizlik tamamlanıp minber ve mihrap ilâve yapılmış ve 1 Haziran’da hutbe irat edilip Cuma namazı kılınmıştır.

Milâdî 21. asırda; i‘lâ-yi kelimetullah davası, fetih ruhu, Ebû Eyyûb el-Ensârî Haretlerine bihakkın mihmandarlık, İstanbul ve Ayasofya bizlere emanettir. Bu emanetlere sahip çıkmak -gücümüz nispetinde- hepimiz için temel bir mükellefiyettir.

GÜNÜN SÖZÜ: İSTANBUL’UN FETHİ

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...