İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Çare öldürmek mi?

YAYINLAMA:

Düşünüyorum, düşünüyorum ama bir katliam yasasının çıkarılması tasarısının bırakın meclise sunulmasını bunun kalbinde azıcık merhamet duygusu olan kimseler tarafından sunulmasını, böyle bir durumun insanın aklından geçmesini bile bir türlü idrak edemiyorum.
Bu ülkede yaşayan insanlar nice kıyımlar gördü!
Samuray kılıcıyla yoldan geçen bir kadının katli mi dersiniz,
Sevgilisi tarafından öldürülüp bedeni parçalanıp bir valize konulan ya da tecavüze uğradıktan sonra bedeni yakılan kızlarımız mı dersiniz, vakıf adı verilen rezalethanelerde cinsel istismara uğrayan çocuklarımız mı dersiniz, acımasızca karısını, çoluğunu çocuğunu, hayvanları katledenler mi dersiniz, (…) dersiniz de dersiniz!

ÇARE ÖLDÜRMEK Mİ?

Öyleyse bu saydıklarımı öldürün!
Çünkü ben, yürürken arkamda bir KÖPEK VARKEN KENDİMİ GÜVENDE HİSSEDİYORUM AMA ARKAMDAKİ BİR İNSANSA KORKUYORUM!
Çünkü ben HİÇBİR KÖPEĞİN BİR İNSANA TECAVÜZ ETTİĞİNİ, HİÇBİR İNSANI BİLİNÇLİ BİR BİÇİMDE ÖLDÜRDÜĞÜNÜ, HİÇBİR İNSANIN HERHANGİ BİR ŞEYİNE GÖZ DİKTİĞİ GÖRMEDİM!

Şu günlerde şu sözü sıkça duyar oldum:
“Senin çoluğuna çocuğuna yapsaydı ne olurdu?
Elbette ben de mahvolurdum, elbette benim de içim paramparça olurdu hatta elbette ben de ölürdüm. Ancak bu yaşanan talihsiz olayların çözümü ÇARESİZ, GÜÇSÜZ BİR CANLININ YAŞAM HAKKININ ELİNDEN ALINMASI OLAMA
Hayvanları insanlardan ayıran en temel özellik hayvanların düşünememesidir. Saldırdığı, ısırdığı bir varlığın zarar görebileceğini düşünseydi, düşünebilseydi bir köpek zaten bunu yapmazdı. Bir köpek birine saldırıyorsa bunu kendini, alanını karşı taraftan gelebilecek zararlara karşı korumak adına iç güdüsellikle yapmıştır ve mutlaka bir travması vardır.


Bir haber okudum birkaç gün önce, bu “yasa tasarısını’ masaya koyanlara yandaş olan gazetelerden birinde
“Başıboş köpekler annesinin arkasındaki kuzuyu vahşice parçaladı!” başlığı ile
Ee şimdi nasıl sormam,
“Ziyafet çektik!” diye adlandırdığınız ve ağzınız sulana sulana anlattığınız o sofralarda yediğiniz “kuzu çevirmeler” vahşetin ta kendisi değil miydi?
Nihayetinde “düşünen” (!) bir varlık olan insan bile isteye kendi yapar bu yemek yemek, keyif olur ama bir köpek yapınca bu vahşet olur ha!
Şunu da belirtmeliyim ki evet, her türlüsü vahşet benim için çünkü isterim ki büyük olan küçüğü, güçlü olan güçsüzü yenmesin.
Öne sürülen bu yasa tasarısı da tamamen güçlünün “GÜÇSÜZÜ” alt edeceği temeline dayanmaktadır. Çözümü ise böyle kolayına kaçıp çaresiz, güçsüz, zavallı hayvanları ÖLDÜRMEK değildir.
Çözüm yollarını bizler bile düşünebiliyor, neler yapılarak bu sorunun çözüleceğini biliyorken yetkililerin böylesine acımasız ve kolay bir yola başvurmaları insanlık adına son derece utanç verici…
Böyle bir düşünce içince olup da bu tasarıyı öne sürenlerin “HAYVANLARI KORUMA KANUNU”nu bildikleri ya da onu okudukları konusunda derin şüpheler içerisindeyim.
Ben bildirmek isterim!

“Madde 4- Hayvanların korunmasına ve rahat yaşamasına ilişkin temel ilkeler şunlardır:

a) Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu Kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir.
b) Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. SAHİPSİZ HAYVANLARIN DA SAHİPLİ HAYVANLAR GİBİ YAŞAMLARI DESTEKLENMELİDİR!
c) Hayvanların korunması, gözetilmesi, bakımı ve kötü muamelelerden uzak tutulması için gerekli önlemler alınmalıdır.

“Koruma Tedbirleri” Kapsamında

Madde 5- (…)

Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.”

Görüldüğü üzere yasa tamamen hayvanları korumak, onların haklarını gözetmek ve onların en iyi koşullarda YAŞAMALARINI sağlamak adına tasarlanmıştır.
Görüldüğü üzere bu işte büyük bir terslik var!
Hayvanları Koruma Kanunu’na göre;
Bakım evleri kurulmalıydı!
Kuruldu mu? Hayır! Kurulup kurulmadığı denetlendi mi? Hayır!
Bir barınak lafı almış başını gidiyor, o barınaklara bir devlet yetkilisi bir gün gidip de o hayvancağızların halini görmüş mü? Yine hayır!
Bu ülkenin bir bakanlığı var, binlerce belediyesi, bu belediyelere bağlı hayvanlarla ilgili birimleri var. Bunlar neden görevlerini yerine getirmiyorlar?

Ayrıca sahipsiz hayvan yoktur, SOKAĞA ATILMIŞ HAYVAN vardır! Neden bunu düşünmüyorlar ve esas buna çözüm üretmiyorlar?

BU ÜLKEYE HERKESİ SIĞDIRIP da bir avuç hayvanı sığdıramayanlar için bunu bırakıyorum yazımın altına, anlayana…

“Hayvanlar benim sessiz kullarımdır. Onlar şimdi zulme susuyorlar ama hesap günü konuşacaklardır."

DUYGU ORUÇ

basliksiz-2-kopya.webp

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...