İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

YARIM SAAT MERHAMET!

YAYINLAMA:

Bir izin verin, yarım saat biri için üzülelim, merhamet edelim, için için yanalım, dışın dışın ağlayalım...

Ama...

İmkansız...

Kadın 86 yaşında; örtülü, tonton, yorgun yüzü, daha da yorgun elleri ile kalkmış, evlilik programına gelmiş. Oğlunu arıyor… Daha hastanede doğurur doğurmaz, bebeklikten evlatlık vermiş. Sonra izini kaybetmiş. “Ölmeden oğlumu bulun bana, bir sarılayım, bir koklayayım, sonra da öleyim” diye gelmiş. Anlatıyor… Bu arada oğul 47 yaşına gelmiş. Hiç görmemiş, kocaman adam olmuş, büyümüş… Nasıl biri acaba? Endişeli yüzü anlattıkca anlatıyor, anlatırken yoruluyor. Sunucu, diz çöküyor, yorgun elleri avucunun içine alıyor, tutuyor. Hikayeyi dinlerken kendini zor tutuyor, ama sonunda ağlayıveriyor. Gerçekten çok hazin, çok acıklı… Tam 10 dakika ağlıyoruz… Ben de evde… 10 dakika sonra, programa isimsiz biri bağlanıyor . Alttaki adını vermek istemeyen seyirci... “Eyvah” diyorum..

"O kadın çocuğunu doğar doğmaz hastahanede 3.500 TL’ye sattı " diyor. “Çocuğu alan aile paşalar gibi büyüttü, bu kadın şimdi niye arıyor?" diyor. Derken 2.telefon!.. Yine isimsiz..."Çocuğu büyüten aile çok zengin, öldüler; para-pul ne varsa çocuğa kaldı, bu kadın bunun peşinde " diyor.. Sonra, 3. telefon.. "Bu kadın benim yaşlı babamı dolandırdı, elinden evini aldı, benim yaşlı babam sokakta kaldı " diyor...

Pessss diyorum!

Yaşlı kadına, yorgun yüzüne, ellerine bakıyorum. “Ne çok hikaye sığdırmıssın be kadın” diyorum, “hepsi de birbirinden kötü” ... Yarım saat ağlayamamışım… On dakika içinde her şey olup bitiyor...Kadına bakakalıyorum. Kadın bağırıyor; “Ben çocuğu sattım ama, 5 kuruş almadım , falan filan verdi” diye. Derdi çocuğu değil... Derdi para... Kırık dökük ömründe, analık yapamamış. Kırık dökük ömründe, ölmeye 5 kala, 5 kuruşluk ana oluvermiş.

Analık ve utanmazlık… Nasıl da zor bir araya gelir!

Hayat işte!

Funda’ya takılanlar!

Őzgecan’ın katilini tabutuna kadın eşarbı bağlayarak gömmüşler…

(Ben kadınım; ne münasebet, ne münasebet)

Utanmaz, rezil adam tacizden 508 yıl almış… Dava, niye çabuk bitti diye, altında bit ve yeniğini arayalım... Aileler çocukları adına hiç düşünmeyelim. Biz unutmayalım, ama onlar da unutmasın!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...