İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Çocuklar kurban olunca!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ülkem, çarşamba gününden beri, çaresizlik yangınının, alev topunun içinde kaldı.
78 can ihmalden öldü gitti.
36 çocuk, büyüyemeden çocukken öldü gitti.
İnsanların ailelerin ışığı söndü, evlere büyük acı, elem, keder, gözyaşı düştü.
Otelin cayır cayır yandığını hepimiz gördük değil mi?
Ben! 
Ve hepimiz anladık ki.
Yangın merdiveni yoktu, duman dedektörü çalışmamış, yağmurlama sistemi hiç yokmuş, acil çıkış aydınlatmaları, uyarılar yokmuş, alarm yokmuş, yersiz yönsüz bir otelin sorumsuzlarını, aslında vicdansızlıklarını anladık.
Her şey bu kadar yanlış, her şey bu kadar olmazlarda olur mu?
Olmuş.
Otelin yapıldığı yer bile yanlışmış onu da anladık.
İnsanlar cayır cayır yanmış, bazıları 12. kattan kendini aşağıya atmış, can pazarı yaşanan alevler içinde, dumanlar içinde ölmüşler.
Otelin pencerelerinden, çarşafları birbirine bağlayarak sarkıtmışlar, aşağıya yataklar koymuşlar, insanlar çaresizlikten atlamışlar.
Böyle şey olur mu? Allah aşkına! 
Sonuç.
Herkes, facianın ölen insanların, sorumluluğunu, suçu başkasının üzerine atıyor.
Yetki sorumluluğu olması gereken kimler varsa, üzerine düşen hiçbir şeyi yerine getirmemişler.
Denetim sıfır.
Sadece şöyle düşündüğümüz zaman.
Otel, misafir olarak orada kalan insanların can güvenliğinden sorumlu değil midir?
Otelin ortaklarından olan bir kadın, sosyal medyasında paylaşmış ve utanmadan yazmış.
"Ben de yangındaydım, otelde iki yangın merdiveni vardı, ahşaptan değildi, anlayışınıza kalmış" gibi açıklama utanmazlığında kalmış.
Anladım ki kimsenin yüzü kızarmıyor. 
Para hırsı.
Bizi bitirdi.
Çocukken Üsküdar'da otururduk, evimizin köşesinde bir bakkal vardı.
Nasıl güler yüzlü, nasıl babacan adamdı anlatamam.
Hayatından, küçücük dükkanında kazandığı paradan mutlu olduğu, hepimize gösterdiği şefkatten belliydi.
Biz aldıklarımızla doyardık.
O kazandığı parayla doyardı.
Bir mahallenin bakkalı olmak, o mahallenin güveninde kalmak, aidiyet duygusu hepsi çok sağlamdı.
Çok severdik Ali amcayı.
Okul çıkışı koşa koşa gider, çikolata şeker alırdık, bakkal amcamız deftere yazardı.
Annem, uğrar aldıklarımızın parasını öderdi.
Mahallemizde tanıdığı, tanımadığı çocukların dizlerindeki yaraları üfleyen insanların yerine, çocukların yanarak ölmesine sebep olan insan canileri yer kaptı. 
Para ahlaksızlığı yarattı.
Para edepsizliği yarattı.
Para utanmazlığı yarattı.
Para haram yemeye doymayan insanları yarattı.

Milyonlarca doları olan insanlar, hala dahası olsun diyorsa, o para da yetmiyor ise, arsızlığının ve edepsizliğinin bileni ve susanı var ise.
Bu kadar haram para ile.
Bu ülke, çocuklarını kurban etmeye asla ama asla devam edemez ve etmemeli.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...