İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Günümüz iş dünyasının aşılamayan sorunu: Mobbing - 2

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Mobbinge maruz kalan bir işçinin haklarını bilmesi büyük önem arz ediyor. Böylelikle yasal olarak korunduğunu ve gerektiğinde hukuki işlemler yapabileceğini bilip ona göre hareket edebilir.  Normal koşullarda istifa eden bir işçi kıdem tazminatına hak kazanamazken, mobbing sebebiyle işten ayrılması durumunda tazminat hakkına sahip oluyor. 

Ayrıca iş mahkemesinde manevi tazminat davası da açabiliyor. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2008/24724 Esas sayılı dosyasına göre iş yerinde yaşanan tartışma sonrası depresyona giren işçinin iş akdini feshetmesi haklı olup, kıdem tazminatına hak kazanıyor. İşçi uğradığı mobbingi mesajlar, e-mailler ve tanıklarla ispatlayabilir. Ancak mobbing davası için ilk mobbinge maruz kalındığı tarihten itibaren 6 ay geçmesi yani bu durumun süreklilik arz ettiğinin kanıtlanması gerekiyor. Durumun süreklilik arz ettiğini kanıtlamak açısından mantıklı bir süre olsa da bir insanın psikolojik olarak bu kadar uzun süre baskıya maruz kalması kötü sonuçlar doğurabilir, bu nedenle aslında bu sürenin kısaltılması daha yerinde olur. 

 İşçi oldu da bu baskılara rağmen istifa etmedi ve işveren mecburen tazminatını vererek haklı bir nedene dayanmaksızın iş akdini sonlandırdı, bu durumda ise işe iade davası açılabilir. Bunun için işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi olması, İş Kanunu kapsamında çalışıyor olması, iş yerinde en az 30 işçinin çalışıyor olması, işçinin en az 6 aylık kıdeminin olması, işveren vekili olmaması ve feshin geçerli bir sebebe dayanmıyor olması şartları aranıyor. Örneğin işçinin departmanının kapatılması sebebiyle çıkarılması ancak departmanının kapatılmaması, küçülmeye gidiyoruz denilmesi ancak işe alımlara devam edilmesi gibi durumlarda haklı bir neden olmadığı açıkça görülüyor. 

 İşçi iş akdinin feshedildiğinin kendisine bildirilmesinden itibaren bir ay içerisinde öncelikle arabulucuya başvurmak durumunda, arabulucuya başvurulması bir dava şartı olduğu için başvurulmaması halinde işe iade davası açılamıyor. Arabulucu tarafından son tutanak düzenlendikten sonra ise iki hafta içerisinde işe iade davası açılabiliyor. İşe iade davası sonucunda mahkeme işçinin işe iadesine karar verirse işçi 10 gün içerisinde işverene başvurmalı, işveren ise bir ay içinde işçiyi işe başlatmalıdır. İşverenin işe iadeyi reddetmesi durumunda ise mahkemece hükmedilecek tazminat işveren tarafından işçiye ödenir.  

Arabuluculuk şartı mahkemelerin yoğunluğu ve hak sahiplerinin haklarına hızlıca kavuşmaları için getirilmiş olsa da uygulamada genellikle arabulucu aracılığıyla uyuşmazlıklar çözüme kavuşturulamıyor ve süreç uzuyor. Bu durum haksızlığa uğrayan işçinin daha çok yıpranmasına sebebiyet veriyor. Arabuluculuk sisteminin geliştirilmesi ve daha etkin kullanılması hem mahkemelerin yoğunluğu hem de işçilerin kendilerini daha güvende hissetmesi açısından önem arz ediyor. Gönül ister ki bunları bilmemiz gerekmesin, işverenler en az kendileri kadar stres altındaki işçilere gerektiği gibi davransın ancak maalesef empati duygusunun giderek azaldığı bir ortamda bu gereklilik her geçen gün artıyor.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...