Nerede o eski…
Oscar ödülleri geçen yıl biraz toparlar gibi olmuştu, ben de umutlanmıştım… Ama bu yıl resmen çuvalladı! "No Other Land"in En İyi Belgesel ödülünü alması ve Adrien Brody'nin En İyi Erkek Oyuncu seçilmesi dışında, verilen ödüllerin çoğu tartışmaya açık. "Anora" 5 Oscar alacak film mi? 1, tamam… 2, hadi neyse… Bu kadar sıradan bir filme beeeşş, hem de enlerin eni “5” Oscar verilir mi? "The Brutalist", "Dune: Part Two", "Conclave", "A Complete Unknown" gibi filmler resmen yok sayıldı. Hadi filmleri geçtim, kırmızı halıya bakayım dedim… Orası ayrı hayal kırıklığı! Kadınlar sözleşmiş gibi, aynı sıradan zevkle giyinmiş. Osmanbey'deki toptan abiyecilerde daha güzel elbiseler gördüm. Saçlar, makyajlar başarısız, kimse gram özen göstermemiş. Üstelik hiçbir sansasyon, hiçbir aksiyon, hiçbir heyecan yoktu! Eskiden Oscar törenleri; biraz da magazin, kırmızı halı draması, şaşırtıcı anlar demekti. Şimdi ruhsuz, tatsız bir organizasyona dönüşmüş. Belki de en kötüsü, dünya bu kadar berbat olaylar yaşanıyorken, hiç kimse çıkıp gerçek bir tepki vermedi. Veremedi! Şöyle ağız dolusu bir konuşma yapan bile olmadı.

Oysa ki…
Televizyon izleyicisi çoktaaann dijital platformlara kaydı. Açık konuşmak gerekirse, dijital platformlar arasında en hızlı hamleyi TRT yapar diye düşünüyordum. Ama bilinmez sebeplerle bu yarışa gecikmeli dahil oldu. Yaklaşık iki yıl önce "tabii" platformu ile "Biz de buradayız!" dediler. Ve özenle içerik seçmeye başladılar. Sessiz sedasız ama kaliteli yapımları bünyelerine kattılar. tabii, asıl ses getiren çıkışını "Gassal" ile yaptı. "Gassal"ın başarısının arkasında sadece iyi bir hikâye ve güçlü oyunculuk yoktu. Aynı zamanda çok doğru yönetilmiş bir reklam stratejisi vardı. Tüm dijital ve geleneksel medya kanallarında… Billbordlarda ve sosyal medyada dikkat çekici tanıtımlarla dizi, vizyona girmeden büyük merak uyandırdı. Sonuç? Proje patladı, izlenme rekorları kırdı. Şimdi size en az “Gassal” kadar güçlü bir projeden bahsedeceğim… 28 Şubat’ta görkemli bir gala ile izleyiciyle buluşan, “Yankı: Görünmez El”… Ne yazık ki, tanıtımı "Gassal" kadar etkili yapılmadığı için aynı etkiyi yaratmadı. Oysa ki çekimler, hikaye, kurgu ve kadro şahane… Onur Saylak, Cihangir Ceyhan, Erhan Petekkaya, Duygu Sarışın gibi oyuncular bir araya gelmiş. Hepsi rollerine cuk oturmuş, performansları da oldukça iyi. “Yankı”yı izlerken at gözlüklerinizi çıkarırsanız… 28 Şubat'ı anlatan, gerçek olaylardan esinlenilmiş muhteşem bir dram izlersiniz!

İddia ediyorum!
Yazımın bu bölümünü tek bir isme adıyorum,’’ Turgut Tunçalp.’’ Bir süredir radarımdaydı ama emin olmayı bekledim. Artık hiçbir şüphem yok. Adam yıllardır bu sektörde. Mutlaka bir projede izlemişsinizdir ama benim için "Andropoz" ve "Yalı Çapkını" ile gözle görünür hale geldi. Şimdi, "Sahipsizler" dizisini izleme sebebim… Turgut Tunçalp, rolü giyinip sahneye çıkanlardan değil, rolün içine girip oynayanlardan. Ezberini yapıp geçmiyor, sahneyi yaşıyor. Şov yapayım diye abartmıyor, gerçek olayım diye kasmıyor. Böyle süslü püslü değil, içgüdüsel… En doğallından, kendiliğinden, çabasız rolünü kesiyor. Her yan rolde rastlanır yetenek değil! Yapımcılar, yönetmenler, kast direktörleri… Turgut Tunçalp’i yazın bir kenara! Bu adam ağır dramı sırtlar, karakterin psikolojisini lime lime eder, izleyeni de o girdaba çeker. Sahnesi geçer ama etkisi kalır.