Trabzonlu gençlere bravo
Atalanta maçına kadar pek kimsenin haberi olmadı Trabzonspor U-19 takımının UEFA Gençler Ligi serencamından. Oysa hikâye Ekim ayında başlamıştı. Önce Karadağ’dan Buducnost Podgorica’yı 3-1 ve 5-2 ile saf dışı bıraktı gençler. Ardından bir üst turda Bosna-Hersek’ten Saraybosna U-19’u 2-2 ve 6- 1’le geçtiler ve son 32 turunda bir İtalyan futbol markası olan Juventus’la oynadılar.
O maçı da güzel bir oyunla 1-0 geçince ancak konuya meraklı dar bir çevrenin ilgisine mazhar olabildiler. Juventus’tan sonra son 16 turunda bir başka İtalyan Atalanta U-19’la eşleşince bizim matbuatta az da olsa yer bulmaya başladılar. Sosyal medyanın ve yerel basının hakkını yemeyelim onlar küçük fakat azimli bir kitle ile çocuklarımızın her adımını zaten takip etmekteydi. Trabzon Stadı’nda oynanan ve Ramazan olmasına rağmen genç-yaşlı, kadın-erkek demeden yoğun bir ilgi gören maçta normal süre 0-0 bitince yapılan penaltı atışları ile 5-3 Atalanta’yı yenip nihayet çeyrek finale kavuştu gençlerimiz.
Şimdi 1 Nisan günü bir başka İtalyan Inter ile tek maç eleme çeyrek final maçımız var. İnşallah o maçı da kazasız-belasız geçip yarı finale kapağı atarız. Maçın kaderini belirleyen son penaltıda U 19 takımının başarılı futbolcusu Bican Tibukoğlu’nun yaptığı “Panenka” stili gol vuruşu ise turnuvada oynanan onca maçtan ve golden hatırlarda kalan enfes bir cesaret örneği olarak tarihe geçti. Her adam yapamazdı o vuruşu, o vuruşa; ancak mangal gibi bir yüreği olan ve dağlar kadar soğukkanlı birisi hem de daha 19 yaşına varmamışken cesaret edebildiyse ne denir?
Bin kere bravo, bin kere helal olsun. Şimdi Inter maçı sonucu ne olursa olsun bu gençler üstlerine düşen vazifeyi bihakkın yapmış olmanın gururunu ömür boyu taşıyacaklar zaten. UEFA Gençler Ligi’ne katılan 100’e yakın takım içinden sivrilip önüne geleni bir şekilde geçerek geldikleri nokta onların potansiyelleri için hepimizi ümitvâr kılıyor zaten. Türk ülkesinin bu güzide evlatları birlik-beraberlik içinde ve istikrarlı bir şekilde çalışılınca nasıl başarılı olunacağını hepimize tam da bir laboratuvar ortamında ne güzel tekrar ispat ettiler. Başlarındaki Eyüp Saka Hoca son beş sezondur takımın her kademesinde ve inşâsında, tuğla-tuğla örülmesinde büyük emek sahibi.
Takımın belli bir oynama alışkanlığı var ve giren-çıkan fark etmeksizin bu değişmiyor. A Takım Hocası Şenol Güneş’in de desteğiyle gençlere gereken özgüven ve destek sağlanıyor. Hepsi biliyor ki bir anda A Takım forması ile kendisini sahada bulabilir ve üstüne düşen görevi en iyi şekilde yapabilir. Şimdi bu aşamadan sonra bizim en büyük temennimiz bu gençlerin bir üst kademeye geçerken ziyan olmadan, gereken donanımla yeteneklerini en güzel şekilde sergileyerek büyümeleri olacaktır. Bu devamlılığın sağlanamadığı birçok olumsuz örneğin aksine bu kez galiba daha ümitliyiz bu gençlerin Türk futboluna yapacakları önemli katkıdan dolayı. Zira başka çaremiz kalmadı.
Ne varsa bize kendi evlatlarımızdan fayda var. Elin yabancısı banka cüzdanındaki bol sıfırlı dövizlerle ilgileniyor, takım umurunda olmuyor profesyonel bakış açısıyla. Gençlerimize üstün başarılar dileyelim ve bu modelin her takımımız için örnek olmasını bekleyelim birlikte. PS: 14 Mart Tıp Bayramı’nda tüm doktorlarımızı kutluyoruz.