Güvenin adı: Bağımsız denetim
Günümüzün hızlı ve karmaşık dünyasında doğru bilgiye ulaşmak her zamankinden daha önemli hale geldi.
Özellikle yatırımcılar, şirket ortakları ve yöneticiler için… Ancak gerçeğe ulaşmak ne yazık ki her zaman mümkün olmuyor. Çünkü çoğu zaman elimizdeki verileri bizzat kaynağından inceleme şansımız yok. Başkalarının hazırladığı finansal raporlar ve tablolar üzerinden karar vermek zorundayız.
Peki, bu verilerin ne kadar doğru olduğunu nasıl bileceğiz? İnsan doğası, çıkarlar ve hatalar hep vardı ve var olmaya devam edecek. Bir yerde bilgi varsa, orada hata veya hile ihtimali de kaçınılmazdır. Hele ki bilginin sunucusu ile kullanıcısı arasında çıkar çatışması varsa… İşte tam bu noktada devreye "bağımsız denetim"
giriyor.
Bağımsız Denetime ve detaylarına bugünkü yazımızda bir göz atalım…
1. Şirketlerde denetimin önemi
Modern ekonomilerde doğru bilgiye ulaşmak, karar alıcılar açısından hayati bir önem taşımaktadır. Ancak, yatırımcılar, yöneticiler, şirket ortakları ve diğer karar vericiler çoğu zaman sunulan bilgileri doğrudan kaynağından inceleyememekte ve başkaları tarafından hazırlanan verileri esas almak zorunda kalmaktadırlar.
Bu bilgilerde hata ya da kasıtlı hile olasılığı, karar alma süreçlerinde güven sorunu doğurur. Bu nedenle, bilgilerin güvenilirliğinin artırılması amacıyla bağımsız denetim mekanizmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
2. Bağımsız denetimin tanımı ve amacı
Bağımsız denetim, bir işletmenin finansal tablolarının ulusal ve uluslararası muhasebe standartlarına uygunluk ve gerçeği dürüst yansıtıp yansıtmadığı konusunda tarafsız ve bağımsız bir görüş bildirilmesi amacıyla yapılan sistematik inceleme faaliyetidir.
Denetimin amacı:
Sunulan bilgilerin doğruluğunu ve güvenilirliğini araştırmak,
Hataları ve hileleri tespit etmek,
Karar alıcıların daha sağlıklı ve objektif kararlar vermesine yardımcı olmaktır.
Bağımsız denetim; bilgilerin doğruluğunu, gerçeğe ne kadar yakın olduğunu araştıran tarafsız bir göz demek. Şirketlerin hazırladığı mali tabloları objektif bir şekilde inceleyen bağımsız denetçiler, bize "Bu verilere güvenebilirsin" ya da "Burada bir sorun var" deme sorumluluğunu taşıyorlar.
Bağımsız denetim sadece şirketlerin değil, aynı zamanda devletin, bankaların, yatırımcıların ve hatta küçük tasarruf sahiplerinin de işini kolaylaştırıyor.
Bir düşünün:
Bir şirketin finansal tabloları bağımsız denetimden geçmişse, o şirkete kredi açmak isteyen banka çok daha rahat hareket ediyor.
Yatırım yapacak olan kişi, elindeki rapora daha çok güveniyor.
Devlet, vergi denetimi yaparken sürprizlerle karşılaşmıyor.
Şirketler, mali tabloları şeffaf olduğu için daha az vergi denetimine maruz kalıyor.
3. Bağımsız denetimin yararları
Bağımsız denetimin sağladığı temel yararlar şunlardır:
Finansal Tabloların Güvenilirliğini Artırır: İşletmelerin mali tabloları denetimden geçmişse, bu tabloların doğruluğuna duyulan güven artar.
Sahtekarlıkların Önlenmesine Katkı Sağlar: Yönetim ve çalışanların sahtekarlık yapma eğilimi denetim baskısıyla azalır.
Vergi Denetimi Riskini Azaltır: Resmi kurumlara sunulan güvenilir mali tablolar, vergi denetimi olasılığını düşürür.
Kredi Olanaklarını Genişletir: Bankalar ve finans kuruluşları, denetlenmiş mali tablolar üzerinden işlem yapıyor.
Bağımsız denetimin olmadığı bir dünyada herkes her bilgiyi tekrar tekrar sorgulamak, doğruluğundan emin olamadan risk almak zorunda kalırdı. Şeffaflık bir yana, piyasalardaki güven duygusu ciddi şekilde zedelenirdi.
Tabii ki her denetim türü aynı değil. İç denetim, işletmenin kendi içinde kurduğu güvenlik ağı gibiyken; dış denetim, işletmeyle doğrudan organik bağı olmayan profesyonellerin yaptığı denetimdir.
Özellikle dış denetim – bağımsız denetim – işte bu yüzden bu kadar kıymetlidir.
Çünkü orada bir “mesafe” ve “objektiflik” vardır.
Üstelik bağımsız denetim sadece büyük holdingler için geçerli değil. Küçük ve orta ölçekli işletmeler de, yatırım almak, kredi kullanmak ya da piyasadaki itibarlarını artırmak için bağımsız denetime başvuruyorlar.
Çünkü artık şunu çok iyi biliyoruz: Güven, sadece sözle sağlanmaz; kanıt ister.
Ülkemizde de bu konuya yönelik ciddi yasal düzenlemeler var. Türk Ticaret Kanunu ve Kamu Gözetimi Kurumu'nun belirlediği standartlar çerçevesinde şirketler finansal tablolarını bağımsız denetçilerle kontrol ettirmek zorundalar. Aksi halde, hazırladıkları tablolar hukuken "yok hükmünde" sayılıyor.
Sonuç olarak, bağımsız denetim; ekonominin bel kemiğini oluşturan güven unsurunun en sağlam dayanağıdır.
Güvenin olduğu yerde yatırım olur, büyüme olur, gelişim olur.
Güvenin olmadığı yerdeyse, sadece soru işaretleri ve belirsizlikler kalır.
Bu yüzden bugün işletmeler için bağımsız denetim bir zorunluluk değil, adeta bir var olma sebebi haline geldiğini hatırlatalım…