İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Anahtar Kelimeler (Mahalle)

YAYINLAMA:

Sanâyileşmeyle doğal sınırlarını (bir sur ile çevrilebilen büyüklükteki toprak parçası) aşan şehirler, bir taraftan artan nüfuslarıyla iş gücü merkezi oldular, bir taraftan da köy ve kasabaların aksine, komşuların en fazla bir nesil birbirini tanıdığı bir sosyal yapıya zemin oldular. 

Bu sosyal yapı, güvenlik sorunlarını berâberinde getirdi. Köyde iple bağlanan tahta kapılar, demirden ve içeriden sürgülü hâle geldi. Pencerelere demir parmaklık konuldu. Köyde tarlaya berâber gidenler, şehre göçünce farklı vardiyalarda çalıştıkları için birbirlerini haftada bir görmeye başladı. Samimiyet azaldı. Yakınlık sâdece selâmlaşmaya geriledi. 

Şehir insanı artık yaşadığı yerde herkesi tanıyan insan olmaktan çıktı. Georg Simmel “şehirlinin her karşılaştığı kişiye duygusal tepki göstermesi hâlinde iç yapısı açısından zerrelere ayrılacağı, zihin bakımından korkunç bir çıkmaza gireceği tespitini yaparak acı bir gerçeği” ortaya koymuş oldu. (1) Ama bunun da panzehri bulunmuştu. 

Tabi ki her panzehir gibi zehrin kendisinden. Şehirler ne kadar büyürse büyüsün zerrelere ayrılmak, çıkmaza girmek tehlikesine karşı insanlar mahalle kültürünü geliştirdi. Semt, muhit, mahalle kültürü insanı tehdit eden tehlikelere karşı görünmez duvarlarla çevrili güvenli bir yer oldu. Birbirinin külüne muhtaç komşuluklar mahallelerde kuruldu. Hısım, akraba kadar yakın olan “mahalleli” insanlar, şehrin içinde bir güven topluluğu oluşturdular. 

Mahalle câmisi, mahalle mektebi, mahalle bakkalı, mahalle kasabı ile sosyoekonomik bir yapı kendiliğinden doğdu. Mahallesine varan kişi, evine girmiş gibi huzur ve güvende hissetti. Mahalle esnafı, mahallenin bir sâkiniydi ayrıca. Onlardan sâdece alışveriş yapılıp ihtiyaçlar giderilmezdi. Âilesinden bir hısımdı herkes. Mahalle esnafına evin anahtarı bırakılırdı. 

Mahallede herkes bir başka mahallelinin çiçeklerini sulamak için evine girebilirdi. Birinin bir sıkıntısı, derdi, müşkülü varsa, maddî sıkıntı içindeyse bu sıkıntı anonim bir şekilde hâlledilirdi. Sıkıntısı giderilen kişi, bir kişiye değil, mahalleye borçlanırdı. O da borcunu anonim bir şekilde başka birinin sıkıntısını giderirken öderdi. 

Mahallede herkesin yeri, rolü biricikti. Mahalle esnafı, yerine başkasının geleceği biri değildi. Bir manav sâdece bir manav değildi; başka bir manav onun yerine tercih edilmezdi. Mahallede hiç kimse elden çıkarılabilecek, alternatifi olan biri değildi. Doğum herkesin doğumu, cenâze herkesin cenâzesiydi. Sevinç de üzüntü de bireysel değildi. Ölenle ölünmese de hüznü paylaşılıyordu. Yeknesak bir sosyal yapı, ancak mahallede mümkündür. 

Sınırlı sayıda insanlar arasında yaşanabilir. Bir insan bu sınırlı sayıdaki insanın hayâtına dokunabilir. Fazlasında parçalanır. Sayı çoğaldıkça ilişkiler sığlaşır. Süpermarkette tıka basa doldurulan market arabalarının içinde onlarca farklı esnaftan alınacak ürünlerin parası tek bir kasiyere ödenir. O kasiyerin ise ne âilesini tanırız ne de sevincini veya hüznünü paylaşırız. 

Mahallenin dışında herkesin yedeği vardır. Belki bir daha göremeyeceğimiz kişilerle güvene dayalı insânî bir ilişki kurma ihtiyâcı duymayız. Yanlış bir şey yaparsa “beni mahalleye sokmazlar” diye düşünen kişi, mahalle dışında sorumsuz bir özgürlük hissiyle şehrin güvensizlik değirmenine su taşır. Mahalle, köyden de farklıdır. Bir köyden bir köye taşınmak neredeyse imkânsızken, şehrin içinde yeni bir hayat kurmak, yeniden başlamak için bir diğer mahalleye taşınmak mümkündür. 

Bu da şehrin bir câzibe sebebidir. Onca riskine, tehlikesine rağmen şehir, içindeki bir tercih özgürlüğü sunar. Köydeki kapalı kültürün zorladığı kimlik ve baskıladığı kişilik, şehirde daha dengeli hâle gelir. Kişi, irâdesini sınama, geliştirme, sorumluluğunu aldığı kararlar verme imkânı yakalar. Köydeki “kim ne der?” endişesiyle zorunlu “iyi olmak” yerine, şehirde sorumluluğunu aldığı tercihler sonucu “iyi olmak” seviyesine çıkar.

 Köydeki “cemaat” yapısından şehirdeki “cemiyet” yapısına geçilir. Böylece tek bir köyün insanı olmak zorunda kalmaz, birçok mahallenin insanı olabilme, oralarda kabûl görme vasfını kazanır. Mahalle, şehirlerin binlerce yıllık târihlerinde hep vardı, sanayileşmeden sonra da varlığı devam etti. Mahalle, şehirlerin kozmopolit yapısının temel taşı oldu. 

Şehirlerdeki çok kültürlü ortam, mahallelerde yaşama zemini buldu. Her mahalle şehrin kültür mozağinin birer rengiydi. Mahalledeki sokak isimleri, ibâdethâneler o mahallenin kimliğinin yansımasıydı. Mahalleler, yaşayanlara kültürü, inancı doğal yollarla aktaran bir açık hava okulu gibiydi. Mahallede her büyük kişi ya abi, ya abla, ya amca, ya teyze, ya dede, ya nine idi. 

Köyde herkes gerçek akraba iken şehirdeki mahalleler evlilik olmadan oluşan hısımlık gibiydi. Mahallede zenginleşen başka mahalleye taşınmazdı. Zenginleşmeyi mahalledeki ihtiyaç sâhiplerine el uzatma fırsatı olarak görürdü. Mahalle mikro bir devlet gibi, kişi başına düşen yıllık gelire sâhip olan bir bölgeydi. Mahalle iyisiyle kötüsüyle her bireyi oraya âidiyet duyardı. Mahalle, vatanın küçük bir modeliydi. Vatan sevgisi, mahalle sevgisiyle öğrenilirdi. 

Bütün bu özellikler şehirler kozmopol özelliğini kaybedip metropol olunca kayboldu ve megapol olunca da unutuldu. O mahalleler, Kuzguncuk veya Balat gibi, artık o yıllarda ayakta kalan birkaç evin restore edilip önünde resim çekilen ve sosyal medyada paylaşılan bir plâto işlevi görüyor. 

(1) Alvin Toffler (1987). Şok – Gelecek Korkusu. Altın Kitaplar (s.89)

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...