İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Dünyanın ideoloji revizyonu ve “Kurdish Union” (KU)

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Dünyaya belirsizlik ve mutsuzluk eşliğinde nüfus etmeye başlayan Yeni Dünya Düzeni, “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” enerjisiyle tüm ideolojilerin-inançların-yönetim anlayışlarının revizyona gitmesini ve sırtlarındaki yükleri silkeleyerek pratik hareket etmesini dayatıyor… 

Bu silkeleme; daha bilinçli, daha kararlı, daha güçlü, daha net, daha güncele hitap eden anlayışları ön plana çıkaracak. Özetle; “şu an yıkıyoruz çünkü beklenti ve ihtiyaçlarımıza hitap edecek güncelleri inşa edelim”… İşin rengi ve tünelin sonundaki ışıkta, tüm bu yıkım kaosları ve çatışmaları eşliğinde netleşecek… İnsan; inanç, ideoloji, sosyalleşme başlıklarında gruplaşmaya ve tutunmaya bağımlı olarak yaratıldı. Tıpkı, kadın ve erkeğin birleşerek bir bütünü inşa etmesi için yaratılması gibi...

 Mevcut dünya dallarının deforme olması-kuruması-kırılması nedeniyle insana tutunamıyor ve tutmaya çalıştığı her dal enkazlar eşliğinde elinde kalıyor. Bu nedenle şimdi eskileri hızla kesip atıyor ve tutunacağı yeni dallarını yeşertmeye çalışıyor insan nesli. Yaşanan tüm mutsuzluk-savrulma-kaos-kargaşa refleksi, inanç ve ideoloji (siyaset) başlıkları üzerinde çok daha sert etkilerle kendisini ortaya koyuyor çünkü bu alanlar “çok başlı ejderha” misali ve her baş kendi hegemonyasını baki kılmanın peşinde.

 Ve bu çekişme yakın gelecekte “post modern ideoloji-din anlayışlarını” sunacak insanlığa, seç-beğen-katıl niyetine. Post modern; faşistler, komünistler, milliyetçiler, liberaller, muhafazakarlar, dindarlar, ateistler, deistler, solcular, sağcılar, merkeziyetçiler ve daha nicesiyle yüzleşip sil baştan siyaset yapma-siyasete tutunma-inançları icra etme devrinin kapısından geçti insan nesli. 25 Nisan’da yayınlanan yazımda Papa Francesco’nun 2021 yılında gerçekleştirdiği Irak ziyaretini yorumlamış ve o ziyaretten elde ettiğim sonuç itibarıyla dünyanın kısa zamanda “Dinler Konsorsiyumu Çatısı”na kavuşacağını savunmuştum. 

Ve o yazımdan birkaç gün sonra ABD Başkanı Donald Trump sürpriz bir kararla Hristiyan, Müslüman ve Yahudi din adamlarını da yanına alarak “Dini Özgürlükler Komisyonu” kurulmasını onaylayan yasayı imzaladı. Evet bu imza tam da sözünü ettiğim “Dinler Konsorsiyumunun” ilk adımı. Böylelikle son yıllarda giderek artan mutsuzluğun temel nedenlerinden biri olan “tutunamama ve savrulma” refleksi yerini; yeni çatılar altında toplanan, güncele hitap eden, güncel çözümler ve anlayışlar sunan, güncel teknolojiyi bünyesinde barındıran “post modern siyaset ve inanç” anlayışlarına bırakacaktır. 

Trump’ın imzasını ve dünyanın inanç revizyonu isteğini yorumlamayı bugün bir kenara bırakıp, sadece siyaset ve ideoloji revizyonuna değinmek istiyorum. Şu an tüm ideolojilerin bir revize devinimi var. Bu devinim kiminin güçlü bir şekilde yeni bir vizyona kavuşmasını sağlarken kiminin de işlev dışı kalmasını sağlayacak. İnsan neslini bekleyen kimlik “Dünya Vatandaşlığı” üzerine kurgulanırken ve bu nedenle ciddi kaoslar yaşanırken elbette ki her ideoloji ve halk kendi gardını ortaya koyacak. Mesela göçmen-mülteci yoğunluğu nedeniyle ülkelerde yükselişe geçen milliyetçilik. 

Ülkelerin mevcut demografik tablosu karşısında milliyetçiliğin kısa vadede irili ufaklı yükseliş trendi yakalaması elbette ki normal. Son yıllarda ülkeler savunma ve güvenlik yatırımlarını hızla arttırıyor ve inanıyorum ki yakın zamanda mayından temizlenen topraklar yeniden mayınlarla döşenecek. Sınır güvenlikleri daha da hassas bir hal alacak. İrili ufaklı milliyetçi kökenli partiler ve oluşumlar belirecek. Lakin işin sonunda dönüp dolaşıp gelinen nokta “kapitalizmin nimetlerinde anlaşmak” olacaktır çünkü ortada milliyetçilik yapacak saf ırk kalmamakla birlikte karnı doymazsa milliyetçiliği ne yapsın insanlar! 

Evet artık “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”! Bu örnek üzerinden 26 Nisan 2025’te Kamışlı’da düzenlenen Kürt Birliği toplantısını yorumlamak istiyorum. Türkiye, Irak, Suriye, İran ve pek çok ülkeden katılım ile gerçekleşen buluşmayı ben şöyle okudum: Dünyanın içinde bulunduğu tüm zorluklara ve savrulmaya rağmen Kürtler dimdik ayakta ve yan yana duruyor.

 Bu birlikteliğimiz bundan sonra da devam edecektir. Kürtleri tek tek değil bir bütün halinde görün ve ona uygun politikalar sergileyin. Suriye Anayasası tıpkı Irak Anayasası gibi halkları ve dinleri tanıyan, haklarını veren, demokrasi için çeşitliliğe saygı duyan bir çerçevede yazılmalıdır… Benim için daha fazlası var elbette fakat detaya girmeden “şimdilik” yazacağım kısa özet bu Kürt Birliği buluşmasına dair. Avrupa Birliği varsa Kürt Birliği neden olmasın? 

Olur elbette fakat sadece söylemle, silahla ve kimlikle olmaz. O buluşmadan çıkan sonuç bildirgesini her kesim kendine göre yorumladı. Bildirgenin sonuçlarını önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde göreceğiz. Buradan Kürt Birliği buluşmasına katılan liderlere önemli bir katkı sunmak istiyorum. Birliktelik mesajları ve duruşu “ekonomik yatırımlar ve kazanımlar” olmadan elde edemez Kürtler.

 Öncelikle Kürt iş insanları “bölgeden kazandıklarını farklı ülkelere yatırım yapmayı bırakmalı ve bölgeye yatırım yapmalı. Toplumlara iş, aş, refah, hizmet, huzur, eğitim hakkı verilmezse yan yana durmazlar ve güçlü olmazlar. Kürtler, kendi topraklarının nimetlerini “birlikte” ve yerinde işlemeli. Kazançlarla yine bölgeye yatırım yapılmalı. 

Üretim-ihracat-ithalat pazarından sadece üç beş isim veya firma kazanmamalı tüm Kürtlerin eşit kazanım hakkı olmalı. Üretimleri dünyaya pazarlayacak ticaret yolları arttırılmalı. Konuşulmaya başlandığı ilk günden bu yana “bu proje Suriye üzerinden Akdeniz’e bağlanacak” dediğim Kalkınma Yolu Projesi de bu gidişle Türkiye’yi lokasyona almayacak ve Suriye üzerinden Akdeniz’e bağlanacak. Kürtler köklü ve güçlü bir ekonomiye sahip olursa diğer başlıklar da hızla yükselecektir. Evet Kürt Birliği’nin (Kurdish Union) uzun vadeli olup olmayacağını belirleyecek asli unsur; yerinde oluşturulacak Kürt ekonomisidir. 

Ve Kürt ekonomisinin güçlü, adil olmasıyla birlikte Kürt topraklarından elde edilen kazançların başka ülkelere götürülmesinin önüne geçilmesinden ve yatırımların bölgede kalmasından geçer Kürt Birliği’nin varlığı ve gücü. Türkiye’ye de bu noktada “Irak Kürt Yönetimi hafızası” rehberliğinde önemli bir görev düşüyor. IKBY’nin kuruluş döneminde ve öncesinde terörist ilan edildiğini, dışlandığını, düşmanlaştırıldığını hatırlamalı ve sonrasındaki “Türkiye’nin en yakın ittifak ortağı” olduğunu unutmamalı.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...