Akıl ile remel, Ahlak ile Hervele: Siyasetin kayıp yürüyüşü
“Koşma; az yağmur yağma… Sür’at ve acele.”
Bu kadim ifade, hac ibadetindeki remeli tanımlar: Tavafın ilk üç şavtında yapılan; ne telaşla ne de gevşeklikle, kararlılıkla yürütülen o yürüyüş... Ve hervele, yani Safa ile Merve arasında ahlakla yapılan gayretli adımlar...
Bugün Türkiye siyasetinin tam da bu iki kavrama ihtiyacı var:
Akıl ile yürümeye, ahlakla gayret göstermeye.
Fakat bir taraf bu yürüyüşe sadık kalırken, diğer taraf ya kontrolsüz koşmakta ya da niyetsizce dolanmakta...
CUMHUR İTTİFAKI: DEVLET AKLININ TAVAFI
Bugün Türkiye, içeride ve dışarıda tarihi bir dönemeçte. İsrail’in Gazze’deki vahşeti devam ederken, dünya kamuoyunda sesini yükseltebilen nadir liderlerden biri hâlâ Recep Tayyip Erdoğan’dır.
"Birleşmiş Milletler iflas etmiştir" sözü, duygusal değil; bir devlet aklı tespitidir.
Cumhur İttifakı, bu devlet aklını koruma misyonuyla hareket ediyor. Karabük’ten Edirne’ye, Van’dan İzmir’e kadar her alanda milletin taleplerini harmanlayarak politikalar geliştiren bir yapıdan söz ediyoruz.
Emeklilere yapılan zam, kamu bütçesinin dengelerini zorlayarak bile olsa sosyal hassasiyetin gözetilmesidir.
Yeni anayasa çağrısı, Türkiye’nin darbe hukukundan kurtulma arzusunun sürdüğünün kanıtıdır.
Yerli savunma sanayii yatırımları, sadece birer vitrin değil, bağımsız bir yürüyüşün remelidir: Kısa ama etkili adımlar, güçlü omuz vurguları...
Tüm bunlar, sadece seçime dönük manevralar değil; planlı, dengeli, stratejik bir yol haritasının parçalarıdır. Yani remel var, ama akılla...
MUHALEFET: TELAŞLI HERVELE, BOŞ TAVAF
Peki ya muhalefet?
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun göreve gelmesinin ardından yaptığı ilk açıklamalar, partideki sancılı dönüşüm sürecini su yüzüne çıkardı. “Biz kimsenin gölgesinde siyaset yapmayacağız” sözleri, özellikle CHP ile kurulan geçmiş ittifaklara mesafeli bir duruşun ilanı olarak yorumlandı. Ancak bu çıkış, beklenen toparlayıcı etkiyi değil; aksine, partide yeni bir yaprak dökümünü tetikledi. Kurucu kadrolardan, teşkilat yöneticilerine kadar birçok isim ya istifa etti ya da sessiz bir mesafelenme sürecine girdi. Parti içinde artan ideolojik bulanıklık ve yönsüzlük duygusu, Dervişoğlu’nun kararlı üslubuna rağmen tabanda yeni bir arayışın sinyallerini veriyor. İYİ Parti, bir kez daha kendi kimliğini inşa etmekle ittifaklar arasında savrulmak ikilemi arasında sıkışmış görünüyor.
Gelecek ve DEVA Partileri hâlâ toplumda karşılık bulamıyor. Saadet Partisi ise ideolojik çizgisinden uzaklaşıp tabela partisi görüntüsü çiziyor. Bu yapılar, altılı masadan dağıldıktan sonra yönünü kaybetmiş hacı adayları gibi: Nerede koşmaları gerektiğini, neye niyet ettiklerini bilmiyorlar. Sadece birbirlerine bakıyorlar. Koşan koşsun, dönen dönsün... Ama millet, bu gayesiz herveleye bakıp yön tayin etmiyor.
Bir diğer örnek: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sürekli merkezi idareyle kavga siyaseti üretmesi.
Projeden çok polemik, yatırımdan çok sosyal medya şovları… Tıpkı tavaf sırasında dikkat çekmeye çalışan ama kalpten niyeti olmayan bir kalabalık gibi.
MEDYA, SİYASET VE MİLLET: KİM NE DUYUYOR?
Günümüz muhalefeti, medya üzerinden algı yönetmeye çalışırken topluma ses veremiyor. Çünkü milletin sesini ancak ahlaklı bir gayret duyabilir. Oysa sosyal medya üzerinden yürütülen “siyasi linç” kampanyaları, muhalefetin de entelektüel çevresinin de ne kadar gayesizleştiğini gösteriyor. Cumhur İttifakı burada büyük bir sınav veriyor. Her saldırıya cevap vermek yerine, hedefe odaklanarak, istikamet kaybetmeden yürümeye devam ediyor. Çünkü bilir ki, tavaf sabırla tamamlanır. Koşan değil, kararlılıkla yürüyen kazanır.
SONUÇ: YOL BELLİ, USUL BELLİ
Siyaset, bir tavaf gibidir.
Her adım, niyetinle anlam kazanır.
Her dönüş, bir farkındalık ister.
Cumhur İttifakı bugün akılla remel, ahlakla hervele yapan tek yapıdır.
Muhalefet ise ya yönünü kaybetmiş bir kalabalık ya da her fırsatta kendini gösterme telaşında bir topluluk…
Türkiye, geleceğe bu yürüyüşle gidecek.
Kimin ne kadar bağırdığına değil, kimin ne kadar kararlı yürüdüğüne bakılacak.
Ve millet, bunun ayrımını sandıkta yapacak.
“Akıl ile remel, ahlak ile hervele...”
Siyaset böyle yapılır. Gelecek böyle inşa edilir.