Sosyal medya bağımlısıyız
Dijitalleşmeyle birlikte hayatımızın büyük bir kısmı artık sosyal medyada geçiyor. Başka insanların paylaşımlarını mutlaka takip etmeliyiz ya da biz gün içinde mutlaka bir paylaşım yapmalıyız mecburiyetinde hissediyoruz kendimizi. Artık üzerimizde sosyal bir sorumluluk gibi duruyor ve bu isteğin çok da karşısında duramıyoruz.
Telefondan biraz uzaklaştığımızda gözümüz ya da elimiz mutlaka telefona gidiyor. Ekrandaki birkaç paylaşımla “biraz daha kalalım” dedikten sonra ekrandan ayrıldığımızda bir bakıyoruz, günün büyük bir kısmını bu mecrada geçirmişiz. Hatta o kadar ki işlerimizi, ailemizi, sosyal sorumluluklarımızı ihmal edecek derecede sosyal medyada kalıyoruz. Peki, neden sosyal medyaya bu kadar bağımlıyız? Yalnızlık hissi belki de en başta gelen durum. Sosyal hayatta duygularını, düşüncelerini, kimliğini başka birileriyle paylaşamayan, yalnızlık hissinde ve yalnızlık esaretinde olan birey, bu duygusunu sosyal medyada gidermeye çalışıyor.
Bir başka etken: Gündem takibi. Bizi ilgilendiren ya da ilgilendirmeyen bütün konuları takip etmeliyiz, gündemde hiçbir şey bizden kaçmamalı. Böyle bir sorumluluğumuz varmış gibi bir mecburiyete teslim ediyoruz kendimizi. Başka bireylerle, dijital dünyadaki farklı bireylerle kendimizi kıyaslama durumu...
Bunların başarılarını, yeteneklerini, durumlarını kıyaslayarak bir yarış içerisine sokuyoruz kendimizi. Ve bu yarışmanın koşturmasında bir bakıyoruz ki sosyal medyanın içerisindeyiz ve ayrılamıyoruz. Bir diğer etken: Onaylanma isteği. İnsanoğlu hep başka bireylerden onaylanma isteği duyar. Yaptığımız paylaşıma gelen bir beğeni, bir yorum bizi çok fazla mutlu ediyor. Belki de hayatımızda hiç almadığımız kadar, hiç olmadığımız kadar mutlu oluyoruz. Haz eşiğimiz tamamen buna endeksli durumda. Sebepleri ve durumları çokça artırabiliriz ama sadece birkaç sebep bile, sosyal medya evreninde kalıp hayatımızın tamamını geçirmemiz için yeterli bir sebep olabiliyor. Bunu bana ya da size sorsak muhtemelen kabul etmeyeceğiz: “Olur mu ya, bu kadar da değil. Sosyal medyada bağımlı değiliz, sadece biraz bakıp çıkıyoruz,” itirazında bulunacağız.
Ama gerçekten 24 saatlik zaman dilimini baz aldığımızı düşünün ki günün ne kadar büyük kısmını sosyal medyada geçiriyoruz? Gerçekten bu kadar sosyal medyada kalmak zorunda mıyız? Takip etmeli miyiz? Paylaşım yapmak zorunda mıyız? Böyle bir mecburiyetimiz var mı? Profesyonel olarak işimiz bu değilse, hayatımızı buradan idame ettirmiyorsak neden bu kadar bağımlıyız buraya? Kendi gerçeğini kaçıran insan, sosyal medyada sanal bir yolculukta... Bir bakıyoruz ki ömür geçmiş. Farkında mısın? Sosyal medyada geçirdiğimiz zamanla ne kadar çok kıymetli bilgiden, değerden, hissiyattan uzak kalıyoruz?
Siz de sosyal medya bağımlısı mısınız?