İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Yaşı 50-75 arası olanlar, bu yazıyı mutlaka okuyun

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bir solukta okuyacağınız çok güzel bir yazı. Hepsi şahsına münhasır özel üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…....

 

PEKİ KİM BUNLAR?

1945 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50,

en delikanlısı 75 yaşında.

 

Hala 18’lik deli taylar gibi ideallerinin peşinden koşan, hesapsız, hiçbir şeyden korkmayan, cesaret deryasında yaşamaya çalışan, bazen olabildiğinde sakin ve hesabını bilen, çoğunlukla da, delifişek, hep örnek gösterilen bir nesil?

Yaşamlarında hiçbir şeyde yapay olan bir olanağı kabul edemeyen var olanla yetinebilen, hiçbirisi altına hazır bez bağlanmasını kabul edemeyen var olanlarla yetinebilen bir nesil.… Yaşamını şeker çuvalından pantolona bağlamış, varolan tüm zorlukları kolay kabullenebilmiş, yürümeyi olabildiğince zorlaştıran, ayağını genelde terleten lastikten ayakkabı giyebilmiş… Okulda ABD’den ithal edilen ve beslenmesine katkı sağlamak için birazda zorlayarak içirilen süt tozu ile beslenmiş, bir farklı yaşama alıştırlan şaşırtıcı anlaşılması zor garip nesil… Hiçbirinin albümüne koyabileceği renkli bir hatıra fotoğrafı dahi olmayan, tüm yaşamını siyah –beyaz görüntülere kaydedebilmiş, yaşamında renkli çocukluk resmi olamamış, hatta hiçbir bebeklik, çocukluk resmi olamamış… Şimdikilerin yaşayabildiği o efsane yaşam biçiminden anılarında saklayabileceği, anımsayabileceği, hiçbirisi; kreş, dershane, özel okul görmemiş, o özellikle yaşamı görenlerin, yaşayabilenlerin anlattıklarını özlem ve hasretle dinleyen bir nesil… Ama onlarla ilgili söylenenlerdeki ilk örneklemeler; hepsi profesörlere ders verecek kadar bilgi yüklü, deneyim ve tecrübe sahibi olarak gösterilebilen efsane, bir tuhaf nesil… Yaşamı boyunca yaşanması bir öykü gibi gösterilebilecek birçok olayın içinde olmuş, canlı yaşamış, harp görmüş, darp görmüş… Baskı, çatışma, yaşamış, sorguda işkence görmüş…

Karakolda sorguda Filistin askısını, cezaevinde isyanla tanışmış. En azı 4 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sağ salim paçayı yırtmış, hala ayakta kalbilmiş, yaşamına yılmadan devam edebilmiş ve hala örnek olarak gösterilebilen, bir nesil. En azı 10 ekonomik krizden nasibini almış, hala yaşayabilen… Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil...

Yukarıda biraz olsun yaşadıklarından kısa kesitleri birer not olarak açıklamaya, yazıya ek düştüğüm böylesine bir örnek nesil. Peki bu aşamadayken anlatmaya çalıştığım bu 65-75 yıllarını dolu dolu yaşamaya çalışan böylesine özellikli bir nesil için başlangıçta soduğum soruyu bir kez daha sormak isterim.

Kim bunlar...

Sorumuza biraz daha katkıda bulunalım.

Bu nesil ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış. O adından, özenle ama, sevgiyle söz edilen ve hep örnek gösterilen 68’liler de 78’liler de bu neslin deli tayları, ipe sapa gelmeyen savaşçıları da bu neslin temsilcileri tarihe adlarını kanları ile yazmıştır… Bunlar bu nesil üretim harikası mı yoksa üretim özelliklisi mi tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı karşılıksız hesapsız bu vatana, bayrağına cumhuriyetine gönül vermiş vatanı çok sevmiş hep sonraki gençliğe örnek olmuş bir nesildir. Şunu çok net ve cesaretle söyleyebiliriz ki; 1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış… Çok kitap okumuş, eğitimli, en azı liseyi bitirmiş, hayatı tüm zorluklarını yaşayarak öğrenmiş, çoğu yaşamın tüm şartlarını deneyerek uygulamada hep var olarak öğrenmış, çoğu simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık, hamallık yaparak okul harçlıklarını çıkarmışlardır.

Kendimden örnek vereyim; varlıklı bir ailenin çocuğu olmama rağmen ortaokulu-liseyi okuduğum yılların tatil zamanlarında, haftalarında yaşadığım Rize’nin, Çayeli ilçesinde çarşamba günleri kurulan pazar yerinde, rahmetli babamın pazarda satılmak üzere sepette hazırladığı, bahçemizde yetişen incirlerden ve reçel için kullanılan kızılcıkları, mürdüm eriklerini satarak okul harçlığını çıkarmışımdır.… Bu nesil, ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, kendi ihtiyaçlarını karşılamak için ailesine destek olmaya özen göstermiş kısacası, geneli bir baltaya sap olmuştur… Kimselere muhtaç olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamış, dik durabilmiş kimsenin önünde eğilmemiş, kendine yetebilmiş, şahsına münhasır özel bir nesildir… Görevini, sorumluluğunu bilen… Onuru için, pire için yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip delifişek nesil, 1950 ile 1970 yılları arasında doğan birçoğu hala yaşamlarını örnek nesil olarak sürdürebilen 65-80 yaşlarındaki dinazorlardır (!)… İyi bakın, bunlar bu son kalan kadifeye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının, ama bilgi ve deneyimlerinden de yararlanmayı asla unutmayın..… Bunlara iyi bakın, çünkü bu neslin örnekleri tükenmek üzere… Bunların üretimleri sonlandı… Kullanım süreleri doldu, neredeyse tedavülden kalkıyorlar … Neden bu nesil özel biliyor musunuz..? Bu neslin üzerinden zaman zaman silindir gibi geçildi… Dozer gibi dünya milletleri geçti… yıkılmadılar. Hayat bu nesli sınadı, ama tüketemedi… Hala yaşam mücadelesindeler, hala bilgilerine ihtiyaç hissedilmekteler. Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi… Dostu için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildi… Bu nesil, delifişektir, katı, aksi, deli, serttir… Bir o kadar da merttir, hoş görülü ve merhametlidir… Onun için 1950 ile 1970 yılları arasında doğmuş, hala inadına yaşayan, ana baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge dede anneanne, babaanne her neyiniz varsa değerini bilin..! Çünkü bunlar elinizdeki son değerli hazineleriniz, akıl hocalarınızdır…

Oturun onlarla konuşun, fırsat bulabildiğinizde onları dinleyin, onlardan geçmişi öğrenin… Sonra arar da bulamazsınız… Çünkü onlar yakın tarihin son canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabıdır... Mutlaka okuyun hiç yalansız dolansız onlar bizim hayatımız. / Alıntıdır

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...