Sanal lüksün gölgesinde kayıp hayatlar
Bir zamanlar sağlıklı yaşam ve doğal güzellik, toplumun ortak değerleri arasındaydı. Ancak dijital çağın hayatımıza hükmetmesiyle birlikte bu değerler yerini yapay estetik algılarına, filtreli yüzlere ve sanal lüks yaşamlara bıraktı. Özellikle genç kızlar arasında artan "mükemmel görünme" yarışı, psikolojik dengenin sınırlarını zorluyor.
Sanal Kusursuzluk Gerçeği Bastırıyor
Sosyal medya platformlarında sürekli karşılaşılan estetikle yoğrulmuş bedenler, gençlerin kendi bedenleriyle olan ilişkisini zedelemeye başladı. Artık zayıf, fit ve kusursuz görünmek bir sağlık hedefinden çok bir toplumsal zorunluluğa dönüşmüş durumda. Oysa devletin gençliğe sunduğu spor, sağlık ve eğitim destekleriyle bu süreci sağlıklı şekilde yönetmek mümkünken, dışarıdan dayatılan bu algılar, gençlerin bilinçaltını esir alıyor.
Bu dijital dayatmalar, özellikle genç kızlar üzerinde özgüven kırılmalarına, yeme bozukluklarına ve kimlik karmaşalarına yol açabiliyor. Aile bağlarının zayıfladığı ve bireysel yalnızlığın arttığı bir çağda, sosyal medya beğenileri ile değer ölçen bir gençlik profili şekilleniyor.
Hayali Lüks, Gerçeklikten Kaçışın Kapısı Oldu
Filtreli lüks yaşamlar, kolay para kazanma söylemleri ve influencer hayatları gençlerin gözünü boyarken, emek ve azimle başarıya ulaşma fikri gölgede kalıyor. Gençliğin ideallerini ve üretkenliğini zehirleyen bu tabloya karşı, devletin sunduğu gençlik projeleri, girişimcilik destekleri ve mesleki eğitim programları büyük önem taşıyor.
Genç bireylerin sosyal medya illüzyonlarına karşı daha dirençli olması, milli bilinçle ve sağlam bir kültürel zeminle mümkün. Türkiye’nin genç nesilleri, dış kaynaklı kültürel manipülasyonlara teslim olmayacak kadar güçlüdür. Burada ailelere, eğitimcilere ve medya okuryazarlığını artıracak projelere büyük görev düşmektedir.
Gerçek Hayat, Filtrelerle Değil Değerlerle Kurulur
Z kuşağının sanal tuzaklara değil, üretime ve gelişime yönlendirilmesi gerektiği açık. Sosyal medya platformları, milli kimliği destekleyecek şekilde bilinçli kullanılmalı; dijital okuryazarlık, eğitimin ayrılmaz bir parçası haline getirilmelidir. Devletin bu alandaki dijital farkındalık projeleri, gençlerin akıl sağlığını ve ruhsal dayanıklılığını koruma noktasında stratejik bir rol oynamaktadır.