Kaderin götürdüğü yerdeyiz
İnsan güzel duyguları umutları ve hayalleriyle hayata sımsıkı tutunup yaşamını sürdürür. Fakat ileride ne yaşayacağını asla bilemez.
Ne yaşayacağı kaderi bilir, ne de sonunun ne olacağını... Birgün hiç beklemediği anda bir film karesinin içinde bulur kendini.
Bir gün hayatımızın en güzel anını yaşarken, en mutlu zamanımızda, herşey çok güzel giderken, hayallerimiz ve yapacağımız çok iş varken, hiç beklemediğimiz bir anda, hayatımıza hem nokta hem virgül hem de noktalı virgül konulabilir. Çünkü hayatta yaşadığımız her şey gerçeğin ta kendisidir. Hayatımıza nokta konulsa ilk nefesle varlığını hissettiğimiz yaşamımız sona erer ve kendimizi Berzah aleminde buluruz. Hayatımıza virgül konulsa değişik imtihanlarla çalkalanırız, imtihanın biri bitip diğeri başlar. Çünkü hayatın özü ve gerçeğidir imtihan.
Bazen de hayatımıza noktalı virgül konulabilir. İşte enteresan olan da burdur. Eğer noktalı virgül konulsa ne yaşadığımız doğru, ne de yaşamadığımız yanlış olur. Başka boyutta bir yerlerde yaşamaya çalışırız. Bizim yaşamımız diğerlerine asla benzemez, “Yanındayız” diyenler çok olur ama yanımızda kimseyi göremeyiz.
Çünkü derin bir kuyuya düşmüşüzdür bir kere. Çaresizce çırpınırız, uzanan elleri gerçek zannederiz, sonra bakarız ki onlar sadece beklentilerimiz, kalbimizde özlediklerimizdir. Gerçekleri görmemek imkânsız olur, acıyı, çaresizliği, vefasızlığı seyreder dururuz.
Hayat bize öyle şeyler öğretir ki, biz o acıyla pişerken...Çaresizliği kalbimizin DERİNLİKLERİNE kadar hissederiz. Herşeyi bırakıp Allah’a tevekkül ettiğinde, hüzün bizim için sığınak olmaktan çıkar gider. Hiçbir şeyi değiştiremeyiz. Rabbimiz bizim için en doğrusunu bilir ve verir.
“Allah var” deyip yükünüzü Ona bırakırız. Bizi yaratan Allah’a öylece teslim oluruz ve kaderimizi yaşarız. İsyan edip kaybetmektense teslim olur kazanırız. Bize düşen Rabb’imizin kapısında sabır ve tevekkül ile beklemektir. Çünkü biz kaderin götürdüğü yerdeyiz...