İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Tahsin Bey Yalısı: Boğaz’ın tarih ve talih noktası

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Yeniköy sahilinde, Köybaşı Caddesi 247 numarada yer alan Tahsin Bey Yalısı, Boğaziçi’nin kıyısında konumlanan ve geçmişi trajediler, ekonomik çöküşler ve hukuk mücadeleleri ile örülü bir yapı olarak öne çıkmaktadır. Suzan Sabancı Dinçer ve Haluk Dinçer’in mülkiyetine geçmiş olan bu yapı, yıllar boyunca “lanetli yalı” olarak anılmış ve her el değiştirme süreci, bir önceki dönemin belirsizlikleri ile beslenmiştir.

Parselin tarihsel geçmişi XVIII. ve XIX. yüzyıllara kadar uzanır; o dönemde Sağır Ahmet Bey Yalısı bu alanda yükselmiş, II. Abdülhamid döneminde Jöntürk hareketi için kritik bir buluşma mekânı görevini üstlenmiştir. Zaman içinde ahşap yapı işlevini yitirmiş ve 1940’lı yılların başında satışa çıkarılmıştır. Dönemin güçlü müteahhitlerinden Tahsin Uzel, yapıyı satın almış ve yanındaki Reşit Paşa ailesine ait parseli de bünyesine katarak arsayı genişletmiştir. Ardından dönemin önemli mimarlarından Sedad Hakkı Eldem’e yeni bir yalı inşa ettirilmiş ve yapı, o tarihten itibaren “Tahsin Bey Yalısı” olarak anılmaya başlanmıştır.

TRAFİK KAZASI ÖLÜM VE İFLAS

Uzel ailesinin yaşamı, yeni yapının tamamlanmasının ardından trajedilerle şekillenmiştir. Avrupa’da eğitim gören oğulları Murat, mezuniyet telgrafını bekledikleri gün bir trafik kazasında yaşamını yitirmiş, bu ölüm ailede derin bir boşluk yaratmıştır. Tahsin Bey’in şirketi kısa süre sonra iflas etmiş ve yalı aileden çıkarak Tercüman gazetesi sahibi Kemal Ilıcak ve eşi Nazlı Ilıcak’ın eline geçmiştir. Bu dönemde yaşanan ekonomik çöküşler ve ölümler, yapının uğursuzluk algısını pekiştirmiş ve kalıcı izler bırakmıştır.

1990’lı yıllara gelindiğinde yalı, İktisat Bankası sahibi Erol Aksoy’a satılmış ancak bankanın TMSF’ye devredilmesi ile yapı tekrar el değiştirmiştir. Bu süreçte ailenin yaşadığı kazalar ve ekonomik belirsizlikler, yalıya ilişkin anlatıyı ağırlaştırmış, geçmişin yarattığı toplumsal ve psikolojik yükleri görünür hâle getirmiştir. Murat Bardakçı’nın derlemeleri, yapının hikâyesinin Boğaziçi’ndeki mülkiyet ilişkilerinin kırılganlığını ve mekânın sahiplerinin yaşamlarının tarihî süreçlerle kesişmesini açık biçimde ortaya koymaktadır.

Tahsin Bey Yalısı, Boğaziçi’nde konumu, rıhtım uzunluğu ve hacmi nedeniyle eşsiz bir değer kazanmıştır. Yaklaşık 80 metreyi bulan rıhtım uzunluğu ve zarif cephesi ile Boğaz silüetinde kendine özgü bir yer edinmiştir. Sedad Hakkı Eldem’in imzasını taşıyan yapı, Osmanlı yerleşim kurgusunu modern çizgilerle yorumlamakta, iç sofa düzenlemeleri ve bahçe bütünlüğü ile denizle mekân arasında akıcı bir ilişki kurmaktadır.

2004 yılında TMSF mülkiyetinde bulunan yapı, Sabancı ailesi tarafından yapılan ihale sonucunda Suzan Sabancı Dinçer’in mülkiyetine geçmiş, 22 milyon 245 bin lira bedelle yapı uzun süren belirsizliklerden çıkmış ve istikrarlı bir döneme kavuşmuştur. Yalının tarihçesi, Boğaziçi’nin mimari değerlerinden öte ekonomik krizlerin, şirket iflaslarının, hukuki mücadelelerin ve aile trajedilerinin mekânda somutlaştığı bir örnek olarak önem kazanmaktadır.

Yapının değerini belirleyen unsurlar arasında rıhtım uzunluğu ve konumu kadar geçmişte yaşanan felaketler, ekonomik kayıplar ve hukuki süreçlerin birikimi de yer almakta; her yeni sahip, yapının sunduğu estetik deneyimin yanı sıra tarihî yüküyle de karşı karşıya kalmıştır. Tahsin Bey Yalısı, Boğaziçi’nde mimari bir yapı olmanın ötesine geçerek, mekânın tarihî ile insan yaşamının kırılganlığını aynı çerçevede ortaya koymaktadır ve bu yönüyle Boğaz kıyılarının simgesel yapılarından biri hâline gelmiştir.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...