Yıktın perdeyi eyledin virân
Yazının başlığı “Mourinho Gene Kaptı Tazminatı” olabilirdi ve yadırganmazdı ama biz daha gelenekten devam edelim. Karagöz ve Hacivat’a selam olsun.
Geleneksel Türk sahne sanatlarından Karagöz ve Hacivat’ın kapanış repliğidir bu haftaki başlığımız. Hacivat Efendi, patavatsızlığıyla meşhur Karagöz’den bir araba sopa yemiştir ve bu hengâmede gölge oyununun perdeyi aydınlatan yağ kandili devrilmiş, perdeyi geren kasnak berhevâ olmuştur, “yıktın perdeyi eyledin virân, gideyim sahibine haber vereyim hemân” diyerek çekilir perdeden ve gösteri sona erer, bir nevi “game-over” yani anlayacağınız oyun bitti.
Hem ironik, hem de trajik biçimde Portekiz’de Kerem Aktürkoğlu’nun 35. dakikada attığı golle 17. senede de Şampiyonlar Ligi’nin uzağında kalan Fenerbahçe’de yaşananlar tam bir Karagöz-Hacivat gösterisine dönmüştü zaten. Kim Karagöz? Kim Hacivat? O da sizin irfanınıza kalmış.
El Balâo (balon) Mourinho’nun Portekiz’deki basın toplantısında yönetime ve takıma karşı takındığı saygısızca tutum ve söylediği şeyleri hazmetmek çok zordu. Fenerbahçe’de başkanlık yapmış kim olursa olsun (23 Nisan’da şakacıktan başkanlık yapan ilkokul çocukları dahil) o basın toplantısından sonra Jose Mourinho’yu ve ekibini kovar ve gerekiyorsa alt yapı hocalarından birisi ile çıkardı o maça. (Cuma sabahına kadar muhtemelen avukatlar arasında tazminat pazarlıkları devam etti.)
Mourinho zaten bu zamana kadar yaptığı kontratları tamamlamamasıyla ünlü olan bir “paragöz”. 30 oradan 40 buradan tazminatlarla yuvarlanıp gidiyor. 15 de bizden götürdü. Aklındaki ve oynattığı futbol anlayışının dünyada başka uygulayıcısı kalmadı. AROG filminde bile Cem Yılmaz daha modern bir taktikle oynatıyordu takımını Arogan takımına karşı. Neyse bu macera da burada nihayete erdi de stres boşalmış oldu camiadan.
Geçen ay açıklanan mâli tablolarda üç aşağı beş yukarı kulüplerimizin hepsi iflas noktasına koşar adım gidiyorlar. Yekün haddinin altında hep eksi bakiye var. Fenerbahçe’nin borçları Aziz Bey’in dediği gibi 25 milyar TL değil ama oldukça yakın bu rakama. Bu sebepten kimse başkan adayı olmak istemiyor.
21 Eylül’de yapılacak seçimli genel kurul toplantısında Ali Bey’in karşısında şimdilik sadece Sadettin Bey var. Aziz Bey henüz elini açık etmedi ama duyumlar gireceği yönünde. Kalan az sürede Aziz Yıldırım’dan başka yeni bir başkan adayı bulup Ali Bey’in karşısına dikmek ve sandıkta yenmek pek mümkün görülmüyor. Aziz Bey de kazansa, Ali Bey de kazansa 2025-2026 sezonunun sonunda seneye Mayıs ayında yeni, gerçek ve asıl bir kongre bekliyor Fenerbahçe’yi. Herkes kendini ona göre hazırlasın.
Bu sene bu şartlarda Galatasaray’ın kurduğu kadro ve mevcut hakem performansları gösteriyor ki onlara rağmen şampiyon olmak mümkün değil. En iyi sonuç ikincilik Fenerbahçe ve Beşiktaş için.
Beşiktaş’ın transferleri ve kurduğu kadro zaten Sergen Hoca içinmiş gibi geliyor insana. Eğer bu geçişi kolayca yapabilirlerse Avrupa mesaisi de olmayacağı için seneye Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde Beşiktaş’ı görmemiz sürpriz olmaz.
Neyse okullar haftaya açılıyor, öğrencilerimize başarılar, velilerine güç, kuvvet, derman diliyoruz.
Basketbol ve futbol milli takımlarımıza üstün başarı dileklerimizle. Haydi bastır Türkiye…