İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Açlık–yoksulluk eşiğinden akademik maaşlara: Adil bir ücret mimarisine doğru

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Geçen yazıda ücretlerin emek piyasasında nasıl oluştuğunu, medeni bir toplumda yaşamak için vahşi kapitalizmin dizginlenerek emekçilerin iş ve sosyal güvencelerinin korumaya alındığını ve bunun için de asgari ücret uygulamasının geliştirildiğini anlatmıştım. Asgari ücret, eksik rekabetli emek piyasalarında (monopson/oligopson) insana yaraşır geçim standardının alt bandıdır. Doğru seviye; (i) hane bazlı yaşam maliyeti (sepet), (ii) toplumdaki ücret dağılımındaki bağıl konum (Kaitz oranı) ve (iii) verimlilik-fizibilite üçlüsünün kesişiminde belirlenir. Bu taban belirlendikten sonra kamu ve meslek gruplarında ücret merdivenleri şeffaf katsayılarla yukarı düzenlenir.

Asgari ücret tartışmasını bir “tek sayıdan ibaret” görmeyip, nasıl hesaplanmalı ve ücret merdivenine nasıl bağlanmalı diye kurgulayınca, hem sosyal refah hem de ücret adaleti açısından daha tutarlı bir çerçeve kurabiliyoruz. Bugünkü yazıda hem asgari ücret hem de – benim de mensubu bulunduğum- akademik camiada ücretlerin nasıl oluşması gerektiği konusunda görüşlerimi vereceğim. Yazının devamında önce FTE (tam zaman eşdeğer) kavramıyla asgari ücretin fakirlik sınırına bağlı olarak nasıl belirlenmesi gerektiğini anlatacağım; sonra TÜRK-İŞ Ağustos 2025 verilerini baz alarak bekâr ve evli çalışan için “ne olmalı?” sorusunu netleştireceğim. Ardından dünyada asgari ücret ile profesör–hekim–subay maaşları arasındaki tipik oranları özetleyip, bu oranlara dayalı olarak bir akademisyen ücret skalası önereceğim.

1.FTE NEDİR?

FTE (Full-Time Equivalent / Tam Zaman Eşdeğer), bir hanedeki çalışma kapasitesini tam zamanlıya çevrilmiş biçimde ölçer. 1,0 FTE, haftanın/ayın standart tam zamanlı süresini ifade eder; yarı zamanlı çalışan biri, örneğin 0,5 FTE sayılır. Böylece hanenin toplam FTE’si, o hanenin geçimini sağlayacak “etkin çalışan sayısı”dır. Asgari ücreti hane sepetinden (yaşam maliyeti) türetirken bu kavram kritik: Hane için gerekli aylık geliri işçi başına hedefe çeviririz. Basit formülle:
İşçi başına yaşanabilir net hedef = Hane için gerekli aylık gelir (Fakirlik Sınırı) / FTE
Buradan hareketle asgari ücretin “işçi başına yaşanabilir net hedefe” eşit olması gerektiği varsayımıyla şöyle bir formül belirleyebiliriz:
Asgari Ücret (aylık) = Fakirlik Sınırı (aylık) / FTE
Emek piyasasında politika oluşturulurken iki tipik FTE kullanılır: 1,0 (tek kazançlı hane) ve 1,5–1,6 (iki yetişkinin biri tam, diğeri kısmi/tam çalıştığında). Ben, bu yazıda, Türkiye’de ortalama bir-iki yetişkinli hane için 1,58’i standart kabul edeceğim. Bu literatürde ve saha gözlemlerinde yaygın olarak kullanılan bir varsayımdır.

2.TÜRKİYE İÇİN YAŞAM MALİYETİ VERİLERİ (Ağustos 2025)

TÜRK-İŞ, Ağustos 2025 için yayınladığı anketinde dört kişilik aile için açlık sınırını 27.111 TL, yoksulluk sınırını 88.309,98 TL, ayrıca bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyetini 34.981 TL olarak açıkladı. Açlık sınırı yalnızca sağlıklı beslenme için gerekli gıda sepeti iken, yoksulluk sınırı gıda dışı zorunlu harcamaları (barınma/kira, ısınma, ulaşım, eğitim, sağlık vb.) da içerir; bu yüzden asgari ücretin normatif çıpası “yoksulluk sınırıdır”.

3.ASGARİ ÜCRETİN HESAPLANMASI: TEK ÇALIŞAN VE İKİ ÇALIŞANIN BULUNDUĞU HANELER

Burada iki tip hane örnek alalım: Birincisi tek yaşayan bekar bir çalışanı temsil etsin, diğeri de evli ve iki çocuklu bir çifti temsil etsin. Her iki durumda farklı bir asgari ücret uygulanmalıdır. İlk önce tek kişilik haneyle başlayalım.  

BEKÂR BİR ÇALIŞAN İÇİN ASGARİ NE OLMALI?

Bekâr bir çalışan için asgari ücret, zaten tek kişi için net yaşama maliyetini verdiği için hesap çok yalın: 34.981 TL net, çünkü tam zamanlı eşdeğer katsayısı, yani FTE, bu durumda 1’e eşittir. Politik ve idari iletişimde çoğu zaman brüt tutar da sorulduğundan, asgaride geçerli vergi istisnası korunup çalışan kesintileri ~%15 varsayılırsa, brüt ≈ net / 0,85 kısa kuralıyla yaklaşık 41.150 TL brüt hedefine ulaşıyoruz. (Büyükşehirlerde barınma/ulaşım farkları nedeniyle %10–15 civarı “şehir düzeltmesi” notu düşmek isabetli olur.) Yani bekar, tek başına yaşayan bir çalışan için asgari ücret 34.981 TL (net) olmalıdır. 

EVLİ BİR ÇİFT İÇİN İKİ FARKLI ASGARİ ÜCRET SENARYOSU

Burada iki meşru yaklaşım var. İlki, tek kazançlı hane varsayımı (eş çalışmıyor); ikincisi, iki kazançlı hane (toplam FTE ≈ 1,5–1,6). Bu iki farklı duruma bağlı olarak farklı asgari ücretler önerilebilir. 

Tek Çalışan Olan 4 Kişilik Aile: Burada dört kişilik yoksulluk eşiğini doğrudan kullanamayız; çünkü bu durumda eşdeğerlik katsayısını (OECD-modified: 1 + 0,5 + 0,3 + 0,3 = 2,1) iki kişiye indirgeriz. İki yetişkinlik hane eşdeğeri 1,5 olduğu için 2 kişilik yoksulluk ≈ 88.309,98 × (1,5 / 2,1) ≈ 63.079 TL net olur. Eş çalışmadığı için FTE=1,0; demek ki işçi başına net hedef de ≈ 63.100 TL. Aynı 0,85 kuralıyla ≈ 74.200 TL brüte denk gelir. Yani eğer dört kişilik bir hane varsa, burada sadece baba çalışıyor ve anne de ev hanımıysa, bu durumda hane halkına medeni bir hayat imkânı sunması için uygulanacak asgari ücret net 63.100 TL (net) olmalıdır.  

İki Çalışan Olan 4 Kişilik Aile: Aynı 2 kişilik yoksulluk hedefini, bu kez FTE 1,5–1,6’ya böleriz. FTE katsayısını 1,5 alırsak asgari ücret 42.050 TL, 1,6 alırsak asgari ücret 39.400 TL çıkar. Bu ikinci senaryo, aynı haneyi iki gelirle döndürmenin kişi başına hedefi düşürdüğünü gösterir. Kural basit ama güçlü: Hane hedefi aynı, FTE büyüdükçe kişi başı hedef azalır.  Yani en kötü ihtimalle iki kişinin de çalışıp asgari ücret aldığı bir hanede asgari ücret yuvarlak hesap 40 000 TL (net) olmalıdır. .

4.ULUSAL ASGARİ İÇİN HANGİ ÇIPA? 

Kamu politikası açısından tek ve ulusal bir asgari ücreti, “en sık rastlanan hane tipine” değil, zayıf kesimleri koruyacak şekilde tanımlamak daha uygun. Bu yüzden 4 kişilik yoksulluk ve FTE=1,58 ile işçi başına hedef neti almak, “çocuklu haneleri ihmal etmeyen” makul bir normatif çözüm olacaktır. Zaten akademik literatürde de bu FTE değeri kabul görmektedir. Buna göre asgari ücreti şöyle hesaplayabiliriz:
Asgari Ücret (aylık) = Fakirlik Sınırı (aylık) / FTE = 88.309,98 TL / 1,58 = 55.900 TL (net)  
Bu sayı, metindeki tüm katsayı tartışmaları için merkezi çıpa görevi görür. (Bir kez daha: bekâr/evli farkını asgariyle değil, aile/çocuk destekleriyle çözmek, uluslararası uygulamada da daha adil ve etkindir. Bizdeki uygulamada aile ve çocuk destekleri gerçekten bahsedilmeyecek kadar önemsiz bir düzeyde kalmaktadır.)

5.ASGARİ ÜCRET VE MEMUR MAAŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ: DÜNYADA NASIL?

Batı’da sözleşmeler çoğunlukla “tutar” üzerinden yazılır; “x kat asgari” kuralı genel değildir. Ancak fiilî oranlara baktığımızda, (Fransa–Almanya–İspanya gibi örneklerde) asgari ücretle maaş ilişkisi şu aralıklarda belirgin hale gelmektedir: profesörler çoğu yerde yaklaşık 3–4 kat asgari, rütbe ve ek ödemeye bağlı subay (tuğgeneral) 3–5 kat, hekimler ise pratisyen → uzman ekseninde 2,5–4,5 kat civarında seyrediyor. Saat standardı (35s/40s), yıllık 14 maaş ödemeli sistemler ve brüt–net farkları bu oranları oynatır; ama alt merdivenin yüksekliği arttıkça alt-orta kademe de yukarı itilir. Bu “dalga etkisi” (spillover) özellikle alt çeyrek ücretlerde görünür; yani asgari ücret, sadece en alttakilerin değil, alttan ikinci katmanın da seviyesini etkiler.

6.AKADEMİK ÜCRET MERDİVENİ

Yukarıda belirttiğim değer ve örnekleri dikkate alarak, 55.900 TL (net) asgari ücreti çıpa alalım. Araştırma görevlisi asgari ücretin 2,5, Dr. Öğretim Üyesi 3, Doçent 4, Profesör 4,5, Kıdemli Profesör 5 katı kadar alsa, bu herhalde kimsenin hayır diyemeyeceği bir ölçek olur. Çünkü bütün medeni ülkelerde bu oranlar civarında maaşlar verilmektedir. Bu durumda akademik personel maaşları için ortaya çıkan net hedefler sırasıyla yaklaşık 139.750, 167.700, 223.600, 251.550 ve 279.500 TL’dir. Yani bugün fiilen alınan maaşların kabaca iki katı… 

SONUÇ:

Türkiye’de vasıfsız işgücü de, vasıflı işgücü de ağır bir sömürünün altındadır ve satın alma güçlerini ciddi oranda kaybetmişlerdir. Yukarıda verdiğim rakamları afaki veya uçuk diye nitelendirmeyin: Medeni bir toplumda (Türkiye böyle bir toplum olmayı hak etmiyor mu? DMD) asgari ücret ve memur maaşlarının nasıl sıralandığına bakarak basit bir işlem yaptım. Eğer işçinizi açlık sınırı altında, memurunuzu da açlık sınırında yaşatmak istemiyorsanız bu rakamları afaki görmeyeceksiniz. Daha emekliler, küçük üretici ve çiftçiden bahsetmiyorum. Onlar zaten ölmüş de ağlayanları yok!

Hemen itiraz gelecek: “Hocam, sizin dediğiniz bu ücretler verilirse bütçe çöker, devlet iflas eder! Aynı zamanda enflasyon patlar!” Kısa cevabım şudur: Bir devlet hiçbir zaman iflas etmez, bütçe ve maliye politikasının temel rolü üretilen gelirin dağılımını etkilemesidir. Yani Hükümetin siyasi tercihi kimden yana olacaktır: Memurlar, işçiler, üretici ve çiftçiler mi, yoksa rantiyeler, menkul ve gayrı menkul servet sahipleri mi? Uzun cevabı bir sonraki yazımda vereceğim… 
 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...