Çocuk yaşta suça sürüklenme neden artıyor?
Bireysel silahlanma artıyor, çocuklar kolayca suçla tanışıyor. Türkiye'de cezasızlık algısı toplumu nasıl etkiliyor?
Tehlikeli bir suskunluk: bireysel silahlar yaygınlaşıyor ama kimse konuşmuyor
Türkiye'nin dört bir yanında yaşanan silahlı saldırılar artık gündelik hayatın bir parçası haline geldi. Sosyal medya paylaşımları, haber bültenleri ve yerel gazete manşetleri; birbiri ardına yaşanan cinayetleri, yaralanmaları ve tehditleri duyuruyor. Ancak bu olayların ardında daha büyük, daha sessiz ve çok daha derin bir gerçek yatıyor: bireysel silahlanmadaki dramatik artış.
Resmi verilere göre, bireysel silahlanma oranı son 10 yılda ciddi biçimde yükseldi. Ancak uzmanlar, kayıt dışı silahların oranının bu verilerin çok daha ötesinde olduğunu belirtiyor. Üstelik ruhsatlı silah edinmek için yaş sınırlamaları bulunsa da, internetten veya yasa dışı yollarla silah temin etmek, özellikle gençler için düşündürücü derecede kolay hale gelmiş durumda.
Silaha ulaşmak kolay, sorumluluk yok
Silah satın almak için 21 yaşını doldurmak, sağlık raporu almak ve sabıka kaydı sunmak gibi yasal prosedürler bulunsa da, özellikle sosyal medya platformlarında ikinci el silah satışlarının yaygınlaşması, bu süreci neredeyse işlevsiz hale getirmiş durumda. Birkaç mesajla, herhangi bir kontrol olmadan bir tabanca ya da av tüfeği satın almak mümkün.
Bu durumun en çarpıcı ve acı sonuçlarından biri ise, henüz reşit bile olmayan gençlerin silahla tanışma yaşının düşmesi. Sadece son birkaç yılda, 15 yaş altındaki çocukların karıştığı silahlı olaylarda ciddi bir artış gözlemlendi. Uzmanlara göre, çocukların bu denli kolay silaha erişmesi, sadece bireysel güvenlik açısından değil, toplumun genel huzuru açısından da alarm zillerinin çaldığını gösteriyor.
Suçun yaşı düştü, cezanın ağırlığı sorgulanıyor
Suça sürüklenen çocukların sayısı artarken, bir diğer tartışma da cezaların caydırıcılığı üzerinde yoğunlaşıyor. "Cezasızlık algısı", artık sadece hukukçuların değil, sokaktaki vatandaşın da gündeminde. Suç işleyen bireylerin çoğunun kısa süre içinde serbest bırakılması, adalet sistemine olan güveni zedeliyor. Sosyal medya bu noktada adeta bir kamuoyu mahkemesine dönüşmüş durumda: “Bu kadar kolay mı?” sorusu, binlerce kez tekrar ediliyor.
Bir psikoloğun sözleri durumu özetliyor: “Cezasızlık algısı, özellikle genç bireyler için çok tehlikeli. Suçun karşılığını görmeyen bir birey, bunu tekrar etme ihtiyacı hisseder.” Bu durum, çocukların suçtan uzaklaşması için gereken rehabilitasyon ve destek mekanizmalarının da yetersiz kaldığını gösteriyor.
Toplumun psikolojisi çatırdıyor
Artan bireysel silahlanma ve cezasızlık algısı, toplumun genel psikolojisini doğrudan etkiliyor. İnsanlar artık günlük yaşamda kendilerini daha az güvende hissediyor. Okula giden bir çocuk, işten çıkan bir çalışan ya da alışverişe çıkan bir kadın; herkesin zihninde aynı soru beliriyor: “Ya bugün ben denk gelirsem?”
Bu korku, toplumda kronik bir kaygı haline dönüşüyor. Özellikle gençler arasında güç ve savunma aracı olarak silaha yönelme eğilimi artarken, uzmanlar bu eğilimin ileride çok daha büyük sosyal yaralara yol açabileceği konusunda uyarıyor.
Çözüm nerede, sorumluluk kimde?
Türkiye’de bireysel silahlanma sadece bir güvenlik problemi değil, aynı zamanda sosyolojik, psikolojik ve hukuki boyutları olan çok katmanlı bir kriz. Uzmanlar, bu krizle mücadele için yalnızca cezaların artırılmasının yeterli olmadığını, eğitimden sosyal hizmetlere kadar çok yönlü bir stratejinin acilen devreye alınması gerektiğini belirtiyor.
Toplumun her kesimi, bu tehlikeli gidişata karşı bir sorumluluk taşıyor. Ancak en büyük sorumluluk, karar alıcılarda. Çünkü her sessizlik, potansiyel bir suçun zeminini hazırlıyor. Ve her geç kalınan önlem, yeni bir hayatın kararmasına sebep olabiliyor.