Kapalıçarşı / Grand Bazaar
Kapalıçarşı’nın hikâyesi, Fatih Sultan Mehmet’in Cevahir Bedesteni’ni inşa ettirmesi ile başlar…
Fatih, fetih sonrası yeni başkentin ticari hayatını canlandırmak için Cevahir Bedesteni’ni yaptırır. Sonra II. Bayezid Sandal Bedesteni’ni yaptırır. Zaman içerisinde burası ipek ticaretinin merkezi haline gelir…
BEDESTEN / BEZESTAN
İstanbul’un tarihsel dokusunun merkezinde yer alan Kapalıçarşı, Fatih ilçesinin Beyazıt, Nuruosmaniye ve Mercan semtleri arasında konumlanmıştır. Bu alan, Osmanlı başkentinin ticari omurgasının kurulduğu çekirdek bölgedir. Çarşının kalbinde başta bahsettiğim üzere “Cevahir Bedesteni” adıyla bilinen yapı bulunur. Fetihten kısa bir süre sonra, 1460–1461 yıllarında tamamlanan bu bedesten, Osmanlı’nın ekonomik sisteminde istikrarın sembolü hâline gelmiştir. “Bedesten” sözcüğü Farsça “bezestan”dan türemiştir yani “bez satıcılarının çarşısı” anlamına gelir. Cevahir Bedesteni, mücevher, değerli kumaş ve nadir eşyaların ticareti için inşa edilmiştir. Zamanla bu yapı etrafına hanların, sokakların ve dükkânların eklenmesiyle büyümüş, böylece Kapalıçarşı bugünkü bütüncül mimarî düzenine kavuşmuştur. Bazı kaynaklar, inşanın temelinin 1461 yılında atıldığını belirtirken, kimi belgeler 1460/61 dönemine işaret eder. Farklı görüşler, yapının Bizans döneminden kalma temeller üzerine kurulduğu ihtimalini gündeme getirir. Çarşının giriş kapısındaki kuş figürü bu tezi destekleyen unsurlar arasındadır. Bu tartışmalar esasında yapının daha eski bir şehir belleğinin devamı olarak da düşünüldüğüne işarettir.
YAŞAYAN ÇARŞI
Kapalıçarşı’nın yapısı, Osmanlı vakıf sisteminin işleyişine göre düzenlenmiştir. Bu mali düzen, çarşının toplumsal bir organizasyon olarak da işlerlik kazanmasına yol açmıştır. Zaman ilerledikçe yapı genişlemiş, camiler, hanlar, çeşmeler, kuyular, kapılar ve geçitlerle donatılmış bir kent içi bütünlük ortaya çıkmıştır. Kaynaklarda Kapalıçarşı’da beş cami, yedi çeşme, on kuyu, on sekiz kapı ve kırka yakın hanın bulunduğu aktarılır. Her unsur, çarşının ticari olduğu kadar sosyokültürel hayatın da merkezi olduğunu gösterir. Günümüzde yapının 110.868 metrekarelik bir alana yayıldığı, bunun yaklaşık 45.000 metrekaresinin kapalı bölüm olduğu tespit edilmiştir. Bu ölçü çarşının, İstanbul’un tarihî dokusu içinde yaşayan bir organizma hâline geldiğini göstermektedir.
Kapalıçarşı’nın mimarisi, Bizans ve Osmanlı mimarisinin birleşimidir. Ana taşıyıcı sistem tuğla kemerler ve taş duvarlardan oluşur. Bu duvarlar “almaşık örgü” tekniğiyle yani taş ve tuğlanın birlikte kullanılmasıyla örülmüştür. Kemerlerin üzeri tuğla tonozlarla örtülür, kubbeler içeriye yumuşak bir ışık süzmek için küçük pencerelerle delinmiştir. Bu sistem yangın ve deprem gibi felaketlere karşı alınmış bir mühendislik önlemidir.
Kapalıçarşı’nın sokak düzeni ticari yoğunluk ve ışık-gölge dengesi dikkate alınarak planlanmıştır. Sokakların genişliği, tavan yüksekliği ve kubbe sayısı işlevine göre değişir. Kuyumcuların bulunduğu sokaklar dar ve yüksek tavanlıyken, halıcıların yer aldığı bölümler daha ferah ve ışıklıdır. Sokaklar adeta birer tarih belgesidir. Esnaf gruplarına göre sokaklar belirlenmiştir. Örneğin Kuyumcular, Kalpakçılar, Yağlıkçılar, Fesçiler, Zincirli Han Sokakları…
Çarşıda dört ana kapı ile Bedesten’e geçiş sağlanır: Kuyumcular Kapısı (Doğu), Zenneciler Kapısı (Batı), Sahaflar Kapısı (Kuzey) ve Takkeciler Kapısı (Güney) adı verilen girişlerdir. Çarşının toplam 18 kapısı vardır ve bu kapılar içerisinde en bilinenleri ise Beyazıt, Nuruosmaniye ve Mercan kapılarıdır. Nuruosmaniye Kapısı üzerinde Sultan II. Abdülhamid’in tuğrası ve Osmanlı arması bulunur. Her kapı, bir semte ve bir döneme açılır: Beyazıt Kapısı klasik dönemin izlerini taşırken, Nuruosmaniye Kapısı barok etkilerle bezenmiştir.
YANGINLAR VE DEPREMLER
Kapalıçarşı, tarih boyunca yangınlar ve depremler ile zor günler geçirdi. En büyük yıkımlar 1546, 1651 ve 1914 yangınlarında yaşandı. 1894 depremi ise çarşının kubbelerini ağır şekilde tahrip etti. Ancak her felaketin ardından yeniden ayağa kalktı. Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’e, 2010’lu yıllara kadar birçok restorasyon projesi yürütüldü. 2012 sonrası restorasyonlarda malzeme özgünlüğü korunarak kubbe kurşunları yenilendi, kemer derzleri güçlendirildi ve elektrik sistemleri yer altına alındı.
Günümüzde UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Kapalıçarşı 4.000 kadar dükkânı, 60 civarında sokağı ile her gün yüzbinleri aşan ve yıl boyunca 90 milyona ulaşan ziyaretçiyi ağırlamaktadır.
Hâlâ gitmediyseniz, bence gidiniz…