Balıkesir’in “Aile” masalında Bahçelievler’in feryadı
Sayın Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı,
“Balıkesir Benim Ailem” diyerek çıktığınız bu mukaddes yolculukta, memleket hasretini dindirme, birlik ve beraberlik duygularını ilmek ilmek dokuma vaadiniz, Kuvayi Milliye’nin başkenti Balıkesir’imizin ruhuna nakış gibi işlenmiş bir destan adeta. 10 Ekim Dünya Balıkesirliler Günü’nü, üç gün boyunca coşkuyla, şenliklerle, gönül birliğiyle kutlayacağınızı müjdelemeniz, yüreklerimize bir bahar neşesi serpti. Ancak, bu ulvi çağrının gölgesinde, Burhaniye Bahçelievler’in imar izniyle yükselen ama altyapıdan yoksun bırakılan sokaklarında, vidanjörlerin bitmez tükenmez nöbetiyle baş başa kalan hemşehrilerimizin feryadı yükseliyor. Sorarım size, Sayın Ahmet Akın, aile olmak, bir kısmını festival ışıklarının parıltısına boğarken, diğerlerini foseptik çukurlarının kasvetine terk etmek midir? Bahçelievler’in mağdur yürekleri, bu “aile” tablosunun hangi köşesinde yer buluyor?
Burhaniye’nin Bahçelievler Mahallesi, sizin imar izninizle adeta bir modern çağ rüyası gibi yükseldi. Göklere uzanan binalar, yeni umutlarla dolup taşan evler, taş taş üstüne konarak bir yaşam vaadi sundu. Lakin, ne hazin bir tezat ki, bu rüya, altyapı yokluğunun soğuk gerçeğiyle bir kâbusa dönüştü! Evlerinin önünde kanalizasyon yerine foseptik çukurlarıyla yaşayan hemşehrilerimiz, vidanjörlerin gölgesinde, çağdışı bir çaresizlikle baş başa. Medeniyetin en temel gereksinimi olan altyapıdan mahrum bırakılan bu insanlar, her sabah vidanjör sesleriyle uyanırken, “Balıkesir Benim Ailem” şiarının hangi sıcak kucağında teselli buluyor? İmar izniyle yapılaşan bir mahallede, bu denli bir ihmalkârlık, nasıl bir aile anlayışıyla bağdaşır?
Sayın Başkan, bir ailede bir fert açken, diğerlerinin sofrada gülüşmesi mümkün müdür? Bir yanda davullu zurnalı şenlikler, festival ışıklarının göz kamaştıran parıltısı; diğer yanda Bahçelievler’in sokaklarında, foseptik çukurlarının kokusuyla soluk alan hemşehrilerimiz… Bu tablo, birlik ve beraberlikten çok, bir tezatlar senfonisi değil midir? Memleket sevdamızı hep birlikte yaşamaya çağırıyorsunuz, lakin bu sevda, Bahçelievler’de vidanjör faturalarıyla ödeniyor; coşku, altyapı özleminin gözyaşlarında boğuluyor. Hani nerede Kuvayi Milliye’nin başkentine yakışır adalet? Hani nerede, her bir aile ferdini eşit kucaklayan o şefkatli el?
Ey Balıkesir’in yiğit evlatları, gelin, bu ironik manzarayı bir an için zihninizde canlandırın: Bir yanda şenlik ateşleri, neşeli kalabalıklar, “aile” nutuklarıyla yankılanan meydanlar; diğer yanda, Bahçelievler’in sokaklarında, vidanjörlerin bitmek bilmez uğultusuyla uyanan, altyapı yokluğunun utancıyla baş başa kalan hemşehrilerimiz… Bu tezat, “Balıkesir Benim Ailem” masalını bir trajikomik hikâyeye dönüştürmüyor mu? Sayın Başkan, madem Balıkesir bir aile, o halde Bahçelievler’in mağdur fertlerine de bir kucak açmak gerekmez mi? İmar izniyle yükselen bu mahalleye, festival coşkusundan evvel bir altyapı müjdesi sunmak, bu aile hülyasını sahici kılmaz mı?
Düşününüz, Sayın Başkan, bir ailede bir çocuk yalınayak soğukta titrerken, diğerleri sıcacık bir sofrada gülüşebilir mi? Bahçelievler’in altyapıdan yoksun sokakları, bu ailenin unutulmuş çocukları değil midir? Vidanjörlerin gölgesinde, çağın gerisinde bir yaşam sürmeye mahkûm edilen bu hemşehrilerimiz, sizin “birlik ve beraberlik” çağrınızın neresinde? Festival meydanlarında yankılanan neşe, foseptik çukurlarının kokusunu bastırabilir mi? Altyapı gibi temel bir ihtiyacın karşılanmadığı bir mahallede, “memleket sevdamızı hep birlikte yaşayalım” çağrısı, bir serap gibi sönük kalmaz mı?
10 Ekim Dünya Balıkesirliler Günü’nde, memleket sevdamızı coşkuyla kutlamaya davetlisiniz, evet. Lakin, gerçek bir aile, bir ferdinin feryadını duymazdan gelerek bayram yapmaz. Bahçelievler’in altyapı mağdurlarına, vidanjörlerin gölgesinde çaresizce bekleyen hemşehrilerimize bir çözüm sunmadan, bu coşku nasıl tamam olur? Gelin, Sayın Başkan, önce ailemizin yaralarını saralım; foseptik çukurlarını kapatıp, altyapı özlemini dindirelim. Bahçelievler’in sokaklarına medeniyetin nefesini üfleyelim ki, “Balıkesir Benim Ailem” sözü, bir festival afişinden ibaret olmaktan çıkıp, her bir ferdin yüreğinde yankılanan bir hakikat olsun. Ancak o zaman, Kuvayi Milliye’nin başkentinde, gerçek bir aile olmanın gururunu hep birlikte yaşayabiliriz.
Buradan bir çağrı, bir sitem, belki de bir vicdan muhasebesi niyetine sesleniyorum: Siyasi parti temsilcileri, sizlere söylüyorum!
Burhaniye Bahçelievler’de yaşayan hemşehrilerimizin feryadı kulaklarınızda neden yankı bulmuyor? Bu insanların yaşadığı sıkıntılara neden gözlerinizi kapıyor, kulaklarınızı tıkıyorsunuz?
Bir basın toplantısı düzenlemek, Sayın Başkana bir ziyarette bulunmak bu kadar mı güç? Bu insanların derdine omuz verip çözüm yolunda inisiyatif almak bu kadar mı zor?
Seçim vakti gelip de bu mahallenin sokaklarında oy için dolaşırken vaatlerle dolu sözler sıralamayı biliyorsunuz; peki şimdi neredesiniz? Verdiğiniz sözlerin izini kim sürecek, tutulmamış vaatlerin yükünü kim taşıyacak?
Vesselam.