İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Anahtar Kelimeler (Kariyer-Kariyerizm)

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Kariyer, birçok “efsunlu” anlamı olduğu düşünülen kelime gibi Türkçe’ye Fransızca’dan girmiştir. Latince “at arabası” demek olan “chariot” kelimesi, önce “carrus”a dönüşmüş ve diğer Avrupa dillerinde “career” olarak yer almıştır. Türkçe’ye tam karşılığı “ekmek teknesi” olarak çevirebiliriz. Yâni insanın geçimini sağlayan araç. Biraz daha ileri götürürsek “meslek” olarak tercüme edebiliriz ve Türkçe’de kullandığımız “kariyer” kelimesinin eş anlamlısına ulaşırız.

Kariyer’in anahtar kelime olma özelliğine gelince, artık bir insanın “kariyer plânı” daha doğmadan yapılıyor. Bir anne-baba, çocuk sâhibi olmayı düşündüklerinde, dünyâya getirecekleri çocuğun yaşam şartlarını, eğitimini, okuyacağı okulu, okulun masraflarını, seçeceği (yâni çocuklarının yapmasını istedikleri) işi plânlıyorlar.  

Kariyer kelimesini eşanlamlısı olan “meslek” üzerinden düşünürsek, hiç de yabancı olmadığımız bir kültürel özellikle karşılaşıyoruz. İnsanın maddî ihtiyaçlarının temini için kazanması gereken gelirin yanı sıra, o kişiyi mânevî olarak geliştirecek süreci de (seyr-i sulûk) kapsayan “meslek” kavramı, tam anlamıyla bir anahtar kelimedir. Meslek ve sulûk kelimelerinin aynı kökten gelmesi, Türk-İslâm kültüründe mesleğe verilen önemi göstermektedir. Kişi, kendini yaptığı meslek ile ifâde eder, geliştirir. Günümüzün en büyük sorunu olan “yaptığı işten memnun olmamak ama parası için yapmak” gibi bir sorun “meslek” için söz konusu değildir. Meslek, sadece bir iş değil aynı zamanda kişinin maddî ve mânevî dünyasına karşılık gelen bir kimliktir.

Ama maalesef kariyer, şişeden çıkan bir cin hâline gelmiştir. Eskiden çocuklara sorulan “büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna artık cevap vermek ne çocuk için ne de ebeveynler için hiç de kolay değildir. Yapay zekânın akıllara durgunluk veren hızı, daha yirmi yıl önce ortaya çıkan iş alanlarını bile ortadan kaldırırken, insanlar on beş, yirmi sene okuyup sâhip olmayı düşündükleri kariyer konusunda kararsızlık yaşamakta ve ümitsizliğe düşmektedir. Kısacası günümüz insanı kariyer konusunda önünü görememekte, onca seçeneğe rağmen plân yapamamakta ve sel suyuna kapılmış gibi, kendisine sunulan her imkânı(!) değerlendirme telâşı yaşamaktadır.  

KARİYERİZM: YENİ BİR İDEOLOJİ

Kariyerin hayâtımızda bu kadar öncelikli bir yer tutması, gerçekliğin sorgulandığı (post-truth/gerçeklik sonrası) çağımızda, birkaç gün popüler olup unutulan şarkılar veya eskimese de bir sene sonra giyilemeyen kıyâfetler gibi, kariyer plânı yapmak da bir “sorun” hâline gelmiştir. Bir konu, sorun hâline gelince de, kendi düşünce şeklini yâni ideolojisini yaratmaktadır. Evet, kariyer yapmak artık bir modern ideoloji hâline gelmiştir. Bu ideolojinin adı “Kariyerizm”dir.

Kariyerizm, diğer ideolojiler gibi insanların düşünce şeklini ele geçirmekte, dışarıdan empoze edilen emirler hâlinde kişilerin tavır, davranış, düşünce ve hatta inançlarına yön vermektedir. Cemil Meriç’in “ideoloji” tanımını hatırlayalım: “İdeolojiler insan aklına giydirillmiş deli gömlekleridir.”

Deli gömlekleri, akıl hastalarına giydirilen ve hem kendilerine hem de başkalarına zarar vermelerini engelleyen, kolları arkadan bağlanan gömleklerdir. Deli gömleği kavramı, Attila İlhan’ın bir kitabına (Batı’nın Deli Gömleği) isim olarak verecek kadar önemli sosyolojik bir anlama sâhiptir.

Cemil Meriç’in bu tanımlamayı yapması önemlidir çünkü Cemil Meriç, bu deli gömleklerinden birinden kurtulabilmiş ve düşünce eylemini bir saplantı hâline getiren ve insanın kendisinin zannettiği düşüncelerle bir çıkmaz sokağa girmesine sebep olan ideolojilere dışarıdan bakabilmeyi becerebilmiş gerçek bir aydın, bir entelektüel yâni bir münevverdir.

Bir kelimenin sonuna “-izm” ya da “-cilik”, “-cılık” getirilerek isimlendirilen her türlü düşünme disiplininin kaderi, taassup (bağnazlık) çukuruna düşmektir. Bir düşünceyi sâhiplenen (aslında düşünceye teslim olan) kişiler, o düşünce hangi hedefe hizmet ederse etsin ve bu düşünce ne kadar yeni târihli olursa olsun, yobazdırlar. Kendilerini “çağdaş”, “modern” olarak tanımlamaları onları yobaz olmaktan kurtaramaz. Bu kişiler, en sert benzetmeyle “at gözlüğü” takarlar. Tuhaftır ki, atlar bu gözlükleri kendileri takmazken, bir düşünce yobazı olan insanlar görünme at gözlüklerini kendi kendilerine takarlar ve bunu da mârifet zannederler. Dolayısıyla gerçekten at gözlüğü takılan bir dolap beygiri gibi, oldukları yerde dönüp dururlar. Dolap beygirinin olduğu yerde dönüp çıkardığı suyu başkalarının kullanması gibi, bu modern yobazlar da onlara bu gözlükleri takanlara hizmet ederler.

İdeolojilerin târihi çok eskilere gitmez. Teoman Duralı Hoca’nın ifâdesiyle “felsefî bir senteze ulaşıp sentezin dondurulmuş hâli olan ideolojilerin ilk kapitalizmdir.” Diğer ideolojiler Kapitalizm’e eleştiri olarak doğmuştur.

Bir ideolojiye saplandığımızda düşünmemizi sağlayan sorular biter. Soru sormayı bırakan insan, biad eder, aklını teslim eder. Daha kötüsü, düşündüğünü zanneder. Ama artık bir dogmanın mensubu, körü körüne tâkipçisi, kayıtsız şartsız savunucusu hatta “askeri” olur. Fikir sâhibi olmaz; fikir ona sâhip olur. 

KARİYERİZM’İN ÖZELLİKLERİ

İnsana deli gömleği giydiren bir ideoloji hâline gelen Kariyerizm’in belirgin özellikleri vardır. Bu özellikler kariyeri bir araç olmaktan çıkartıp bir amaç hâline getirir.

Kariyerizm’de elde edilmek istenen kariyer, kişinin kendi tercihi değildir; dışarıdan dikte edilir. Herkes yapıyor, çoğunluk tercih ediyor diye tercih etmesi yönünde zorlanır. İtibar elde etmek, çok para kazanmak, konforlu hayat yaşamak gibi “efsunlu” kelimelerle reklamı yapılır.

Kariyerizm’de kişinin bireysel özellikleri dikkate alınmaz. Ortalık “bireysel gelişim” kursları ve kitaplarından geçilmez ama kişi, “bireysel” zannettiği bir gelişim rüzgârına kapılmıştır. Bu rüzgârda acımasız rekâbet teşvik edilir. İş yerinde terfi almak için en yakın arkadaş bile fedâ edilir. Herkes herkesin yüzüne güler ama arkadan vurur.

Kariyerizm – bir deli gömleği olduğu için – kişinin önüne koyduğu seçenekler muhakeme edilmez. Seçenekler çok olduğu için kişi, özgür irâdesiyle seçtiğini zanneder.

Kariyerizm, belli zaman aralıklarıyla belli iş alanlarını ön plâna çıkarır. Bu zaman aralığında o işi seçenler, tek tipleşir. O işi yapanlar, belli bir süre sonra dışarıdan bakınca teşhis edilecek kadar bâriz özellikler kazanır. Askerlik gibi üniform mesleklerde normal ve olması gereken bu özellik, sivil iş dünyâda kişinin kimliğinin silikleşmesi demektir. Tek tipleşen kişiler, kendilerini tanıtırken isimlerinden hemen sonra yaptıkları işi söylerler, çünkü onlar o işi yaptıkları için vardırlar. Ama çoğu yaptıkları işten mânevî tatmin almazlar.

Kariyerizm; hayâlî, gerçeklikten uzak, gerçekleşme ihtimâli sıfıra yakın bir hedef gösterir. Kariyerizm’de başarı oranı çok düşüktür. Sayıları az olan “başarılı” insanlar, “başarı hikâyesi” yazmış kahramanlar olarak sunulur ve reklam malzemesi yapılır. 

Kariyerizm’de kişilikler yoktur. Kişi, kariyerinin ona verdiği kimlikle var olur. Kişi, kariyeri olmadan çıplaktır. Feodal toplum yapısında gücünü âilesinden, kabilesinden, aşiretinden, gelin gittiği sülâlenin soyadından alan kişi gibi, kariyerizm ideolojisine tâbi olan kişi, o kadar üniversite okumasına rağmen, kendi adıyla, kendi kişiliğiyle var olmayı başaramaz. Zâten okuduğu o üniversiteyi de başkaları okuyor, o bölümlere yüksek puanla giriliyor, diye okumuştur. Ama o üniversitenin, o fakültenin, o bölümün kendisine uygun olup olmadığı, bitirdiğinde yapacağı işin onun mutlu edip edemeyeceğini düşünmemiştir. Çünkü ideolojik olarak eli kolu deli gömleğiyle bağlanmıştır. Deli gömleğinden kurtulmak mümkün olduğunda ise ya geç kalınmıştır ya da sıfırdan başlamayı göze alamaz. Malı mülkü satıp köye yerleşme hayâlleri de işe yaramaz.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...