İstanbul
Parçalı bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Konkordato 2025: Yeniden yapılanma aracı mı, borçtan kaçış zırhı mı?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Son dönemde konkordato zırhına bürünüp bunu yasal avantaj olarak kullanmaya başlayan şirketleri sıklıkla duyuyoruz. Özellikle suistimal riski taşıyan konkordato talebinde bulunan firmaların bu talepleri mercek altında. Şirketin vergi borcunu ödememek, Sosyal Güvenlik Primlerini ödememek, alacakları ödememek yapılan konkordato projeleriyle hayal sunmak, 23 aya varan kesin mühlet ile zaman kazanmak bu bir zor durum mu yoksa bir strateji mi? 

Yasal koruma kalkanı altına girip geride şirket borçlarını ödemeyerek, şirketin vergisini, Sosyal Güvenlik Primini ödemeyerek birçok kişiyi mağdur etmek konkordatonun şirkete sağladığı bir konfor amacı olmamalı. Özellikle 2024 sonrası dönemde konkordato başvurularındaki dramatik artış, bu mekanizmanın bazı şirketlerce yalnızca yasal bir koruma kalkanı olarak kullanılmaya başlandığını gösteriyor. Bu yazımda, piyasada oluşan konkordato kaygısını ve konkordato ilan eden şirketlerin samimiyeti ve 2025 yılındaki konkordato başvurularını mercek altına alırken; artışın nedenlerini, suistimal risklerini, mahkemelerin yeni yaklaşımını ve konkordatonun işlevsel geleceğini analiz edeceğim. 

PİYASADA BÜYÜYEN ENDİŞE 

Son aylarda ekonomi gündeminde en çok konuşulan konulardan biri, şirketlerin konkordato taleplerindeki rekor artış. 2025’in ilk yarısında, mahkemelere yapılan başvurular geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 105 artarak 1.617 geçici mühlet kararına ulaştı. Ne var ki, bu artışın yanında ret oranları da yüzde 113 yükseldi. Bu tablo, piyasada iki önemli kaygıyı gündeme taşıyor: Konkordato artık yalnızca zor durumdaki borçluların sığınağı değil, bazı şirketlerce borçtan kaçış zırhı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yargı, suistimalleri önlemek için filtre mekanizmalarını sıkılaştırmıştır. 

MAHKEMELERİN YENİ TUTUMU: “İYİ NİYET” DENETİMİ 

Yargı mercileri artık konkordato taleplerinde borçlunun iyi niyetli olup olmadığını sistematik biçimde sorguluyor. Mahkemeler; Bağımsız denetim raporları, Makul güvence analizleri, Nakit akım tabloları gibi belgelerin tutarlılığına özel önem veriyor. Özellikle sınırlı olumlu görüş ya da olumsuz kanaat içeren raporlar, artık ret nedeni olarak değerlendiriliyor. Bu da konkordatonun bir “finansal yeniden yapılanma planı” olmaktan çıkıp, yargısal güvenilirlik testi haline geldiğini gösteriyor.

 RET KARARLARININ ARTIŞI VE MAHKEMELERİN DEĞİŞEN YAKLAŞIMI

 2025 yılında konkordato başvurularına verilen ret kararlarının sayısındaki belirgin artış, yargı organlarının bu konuda daha ihtiyatlı davrandığının işaretidir. Özellikle bazı şirketlerin herhangi bir mali darboğazı bulunmadığı halde konkordato başvurusu yaptığı tespit edilmiştir. 2024 yılı sonunda açıklanan veriler, konkordato talep eden 1.723 şirketten yaklaşık 701’inin mali zorluk kriterlerini sağlamadığını göstermektedir. Bu da başvuruların yüzde 40’ında olası suistimal şüphesini doğurmaktadır. Mahkemeler, bu başvuruları değerlendirirken “Makul Güvence Raporu”nun gerçekliğine, nakit akım tablolarının tutarlılığına ve konkordato ön projelerinin finansal fizibilitesine daha fazla önem vermektedir. 

2025 VERİLERİ: RAKAMLARLA KONKORDATO GERÇEĞİ 

Geçici mühlet kararları: 1.617 (yıllık bazda %105 artış) Kesin mühlet kararları: %209 artış Konkordato reddi: %113 artış İflas kararları: %129 artış Tasdik kararları: %9 azalış Bu rakamlar, konkordato kurumunun genişlediği kadar daralan bir güven alanına da girdiğini gösteriyor. Çünkü başvuruların yaklaşık yüzde 40’ı mali zorluk kriterlerini karşılamıyor — yani her 10 konkordatodan 4’ü, suistimal riski taşıyor. 

MAKUL GÜVENCE RAPORU: SÜRECİN KIRILMA NOKTASI 

Konkordato ilanı için mahkemeye sunulan Makul Güvence Raporu, artık sürecin kaderini belirleyen ana belge konumunda. Bağımsız denetim kuruluşları tarafından hazırlanan bu rapor, şirketin öngörülen ödeme planını teknik ve finansal olarak test eder. 2025 itibarıyla, raporun gerçeği yansıtmadığı kanaatine varılan dosyalarda mahkemeler kesin ret yoluna gitmekte; ayrıca denetçiler hakkında sorumluluk incelemeleri de yapılmaktadır. Bu durum, hem şirketler hem de denetim firmaları için yeni bir sorumluluk eşiği doğurmuştur. 

SUİSTİMAL RİSKİ VE EKONOMİK GERÇEKLER 

Yükselen faizler, döviz kurları ve daralan iç talep ortamı, bazı KOBİ’leri ve orta ölçekli sanayi firmalarını konkordato talebine yöneltiyor. Ancak, bazı başvuruların gerçek bir mali darboğazdan değil, vergi ve SGK borçlarını ötelemek, tedarikçi baskısından kaçmak, finansman yükümlülüklerini geciktirmek amacıyla yapıldığı da gözlemleniyor. Bu tablo, konkordato müessesesinin “ahlaki risk” taşıyan bir alana sürüklendiğini gösteriyor. 

2025 SONRASI İÇİN YOL HARİTASI 

Konkordato kurumunun hem güvenilirliğini hem de işlevini koruyabilmesi için üç temel reform alanı öne çıkıyor: Etik Filtreleme: Mahkemelerde “iyi niyet testi”ni kurumsallaştırmak, suistimal riskine karşı mali etik kriterleri getirmek. Bağımsız Denetim Reformu: Makul Güvence Raporlarının kalitesini artırmak, denetçi sorumluluğunu düzenlemek. Konkordato Komiserliği ve Yargı Uzmanlaşması: Komiserlerin ve hakimlerin mali okuryazarlığını artırarak, süreci daha denetlenebilir hale getirmek. 

SONUÇ: GERÇEK AMACINA DÖNMELİ 

Konkordato, Türk Ticaret Hukukunun yeniden yapılanma ve ikinci şans aracıdır. Ancak bu aracın borçtan kaçış zırhına dönüşmesi, hem piyasada güven erozyonu yaratmakta hem de dürüst borçluların hakkını zedelemektedir. Bugün geldiğimiz noktada yargının tavrı nettir: “Samimi, finansal veriye dayalı ve uygulanabilir projeler” desteklenir; “Kötü niyetli, yapay koruma başvuruları” reddedilir. Konkordato; ne borçtan kaçış zırhıdır, ne de keyfi bir koruma alanı. Konkordato, yalnızca dürüst ve şeffaf borçluların ikinci şansı olmalıdır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...