Akran zorbalığı pandemisi
Başak Andula.
Sosyolog ve araştırmacı bir hanımefendi.
TBMM Çocuk Hareketi bünyesinde kurulan Akran Zorbalığı Komisyonu Başkanlığına
getiriliyor.
Çocuğu akran zorbalığına uğruyor.
Diyor ki ben araştırma şirketimde,toplumsal anlamda faydalı bir şeyler de yapmalıyım.
Başlıyorlar konuyu araştırmaya.
Her 4 çocuktan biri akran zorbalığına uğruyormuş.
Ve bu mağdurların yarısı, bir müddet sonra zorba konumuna geçiyormuş.
Ne kadar korkunç rakam değil mi?
Önce sözel anlamda zorbalığa başlıyorlarmış, bulundukları okul önlem almazsa fiziksel
şiddete geçiliyor ve şiddet artıyormuş.
Böyle baktığınız zaman, gençlerle ilgili inanılmaz bir sorunumuz var değil mi?
Benim çocukluğumda hiç de böyle akran zorbalığı yoktu ve yaşamadık biz.
O halde ne oldu bize.
Sosyal medyada linç kültürü var mı var.
Öfke ve şiddet dili baskın mı baskın.
Çocukların oynadığı dijital oyunlarda şiddet ile puan topluyorlar mı evet
Zorbalama denen bir kelime hayatımıza girdi mi girdi.
Zorbalama denen kelime uyduruk mu evet uyduruk.
Çocuk zorbalık yapıyorsa, mutlaka başına bir şey gelmiştir yalanı var mı, evet var.
Çocuklar genel olarak sebebi nedendir bilinmez şımarık mı şımarık.
O zaman her aile.
Gözünü ayırmadan çocuklarının takipçisi olacak.
Ve benim çocuğum zorbalık yapmaz demeyecek.
Yaptırımsız kalırsa zorbalık güçleniyor ve işin kötüsü çocuklar güvende kalmak için zorbayla
arkadaş olmaya yönelebiliyormuş.
Eyvah ki eyvah.
Bilimsel olarak bilemem.
Ama!
Çocuk, birinin canının acıdığını göre göre nasıl zorbalık yapar?
Çocuk, birinin ağladığını göre göre nasıl zorbalık yapar?
Nasıl empati yapacağız, nasıl anlamaya çalışacağız.
Bir anne olarak anlamam ve kabul etmem çok zor.
Benim çocuğum yapmıyorsa, hiç kimsenin çocuğu yapmamalı diye düşünürüm.
Haberlere baktığımda durum vahim görünüyor.
Yere yatırdıkları bir kızın başında, 4 akranı kız tekmeliyor, saçından sürüklüyor,
inanılmaz görüntülerini görünce, kaybedecek vakit yok. Öyle anlaşılıyor.
Herkes elini başına koyup iyice düşünmeli.
Üzerimize ne düşünüyor diye dert etmeli.
Anlaşılıyor ki
Ağır bir taş bu.
Funda'nın aklındakiler…
... Hande Erçel bir İtalyan markasının marka yüzü olmuş.
Bu markanın misafirlerini Çırağan Otel’de ağırlıyor.
Ev sahibi olarak,İngilizce bir konuşma yapıyor;
Diyorlar ki ezberlemiş
Sana ne, evet ezberlemiş
Diyorlar ki keşke daha iyi ezberleseydi.
Sana ne, o bu kadar ezberleyebilmiş.
Bu ayarsızlara ne diyelim.
Konuşsa suç, konuşmasa suç.
Linçsever ahlaksızlar ne kadar çoklar.
Ne kadar İngilizce bildiğinden size sorumlu mu ki
Sanırsın, İngiliz Kraliyet ailesinde,hepiniz İngiliz dadılarla büyüdünüz.
Önce siz Türkçe konuşmayı öğrenin
Önce siz iyi kalpli insanlar olmayı öğrenin.
Fesat İngilizceciler,siz çocukluğunuzda kapınızın önündeki ayakkabılarınızı içeriye
alın önce.
Neden ve ne münasebetle.
Bu terbiyesizler ile muhatap olmak zorunda kalıyor.
Kalbiniz yüzünüzün aynası olsun.
