Marmarayzede!
Yenikapı'dan Marmaray'a biniyorum.
Gideceğim durak uzak, telaşlıca biniyorum, sakince oturuyorum.
Bugünlerde kendime hep yavaş ol hatta gecik diyorum.
Hiç gecikmeyen hayatım olmuş
Her yere, hep ve daima, vaktinde yetişmenin vaktinde gitmenin yorgunluğum var benim.
Marmaray kalabalık
Kızlar var, genç kadınlar var, süslü bakımlı bayağı özenli giyinmişler ve neredeyse tamamı nail art tırnaklı.
Kaşlar kıl tekniği
Okey tamamdır yani.
Hepsinin kafası cep telefonuna gömülmüş.
Başkalarının hayatlarına bakıyorlar.
Arada birbirleri ile konuşuyorlar, tatilde nereye gidelim, şuraya gidelim ama oraya uçaklar çok pahalı.
O zaman nereye gidelim.
İlla gidelim.
Hepsi tatil derdinde.
Hepsi gitmeler derdinde.
Bu sadece bugün için anladığım ve şahit olduğum bir şey değil.
İnsanlar yazlığına Bodrum'a geliyor, ah hayatım nereye gidelim, şuraya gidelim, Kos'a gidelim, Leros'a gidelim.
Gidelim de, nasıl olursa olsun yeter ki gidelim
Tatil ihtiyacı neden doğar, düşündünüz mü hiç?
İnsanların,
Bu ihtiyacının doğmayacağı hayatları olsa, tatile gitme ihtiyaçları bu denli doğar mı?
Bence doğmaz
Bir telaş var.
Bir illa var.
Hayatlarımızda;
Sakin olsak,
Yavaş olsak,
Parasız kalmasak,
Devamlı yetişme telaşı olmasa,
Neşemizi çalmayan insanlar olmasa,
Umutlarımızı savunmayan insanlar olmasa
Yalancılar olmasa
Bu kadar karmaşa içinde olmasak.
İnsanlar,
Gidelim de gidelim niye desinler ki.
Hayat akışına güvenen insanların hadi gidelim duygusu neden olsun ki.
Hadi arabayı kenara çekin, emniyet kemerini açın ve derin bir nefes alın.