Merhaba Funda!
İşte geldi Kasım.
Merhaba canım hoş geldin.
Benim doğduğum ay, Kasım ayı, kış günü lapa lapa kar yağarken, sabah 05.10’da doğmuşum ben.
Belki o nedenle kış aylarını severim, insanlar daha çok evlerinde yuvalarında kalırlar.
İnsanlar üşürler ve birbirlerine daha çok sarılırlar öyle hissederim.
Doğum günlerini çok önemseyen biri değilim ben, ama yaşamayı çok daha önemseyen biriyim.
Kasım ayı, doğduğum ay ben daima kendime mektup yazarım.
Önce,
Kendi doğum gününü kendim kutlarım, "seni tüm kalbimle kutlarım Funda" dedim.
Siz de, her doğum gününüzü, hatta arada sırada kendinizi kutlayın olur mu!
18 yaşında kendime verdiğim sözler vardı.
Hayatta hep doğru yaşayacağım, doğru insanları seveceğim ve sadece sevdiğim insanlara saygı duyacağım.
Hayat disiplini seven, bu disipline sahip ve öyle yaşayan biriyim.
Hep bu disiplinle, bu prensiple yaşamaya çalıştım.
Hayat işte.
Yaşarken, zaman daima değişirken, anlayışlar ve menfaatler değişirken, hayat yamukları çoğalmaya başladılar değil mi?
Kabul etmeliyim ki çok zorlandım ve hala çok zorlanıyorum
Bu anlamda hep mücadele ettim ve kendimi tebrik etmeliyim.
Korkup kaçmam ben.
Siz de kaçmayın.
Sevgili Funda.
Yıllar yolculuğun kutlu olsun.
Teşekkür ederim.
Bakın yıllar yolculuğum, sahici ve mücadeleci tecrübelerimle sizlere ne yazacağım.
Lütfen;
Aşk çok önemli doya doya yaşayın.
Sevmek tamamen sizinle ilgilidir, ne kadar sevdiğini bilirsin, ama ne kadar sevildiğini bilemezsin.
Sevmek kıymetlidir.
Ne yapmayı seviyorsanız onu bulun ve onu yapmaya çalışın.
Eğer yapabiliyorsanız, kimseye söylemeyin dilinizi ısırın ve oturun.
Sevdiğiniz insanları bulun ve onlara sarılın.
Ve birkaç kişinin elini sıkı sıkı tutun, onlarla dertleşin ve onların dediklerine kulak verin.
Bazen ruhen zorlanırsın bilirim, hayatta ki sıkıntılar üst üste gelir.
İşte o noktada, ruhen yeni bir seviyeye geçersin zorluklarla mücadele duygusudur bu.
İşte o zorluklar, yeni bir kapıdan girerken yüzüne vuran ve seni ürperten cereyan gibidir.
Sakin durmayın ve o kapıdan girin.
Sevdiklerinize seni seviyorum deyin.
Birinden bir şey istemeyin kendiniz yapın.
Korkmaktan korkmayın, ödünüz kopsa ne olur ki, korkmak çok ama çok insani bir duygudur.
Kibirlenme.
Aşağılama.
Yukarıdaki yazdıklarımı tekrar okudum, sen kendi hayatının kahramanısın Funda.
Hayattan sahici ve güzel şeyler öğrenmişsin.
Çok tebrik ederim seni.
Teşekkür ederim sana.
Doğum ayın kutlu olsun canım.
Funda'nın aklındakiler…
... Gülben Ergen bornoz giymiş, hamburger yemeye gitmiş.
Kendi videosunu çekmiş, kendi yayınlamış, insanlar da konuşsun istemiş.
Ah başarmış.
Bu defa da, kendi haberini kendisi mesele haline kendi getirmiş.
Röportaj veriyor.
Saçma sapan.
Bornoz dadınınmış, bu netmiş.
Dadı ne yahu.
Aman ne kadar önemli, Dadı dizisi yayınlananı 30 sene olacak neredeyse.
Yahu onu seyreden çocukların, kendi çocukları okula gidiyor.
Sıradan bir diziydi.
Dizi tarihimize geçmedi yani.
Dadının bornozunun, kimin için ne önemi olabilir ki, dadı bornozu sanırsın belgeselden bir bornoz, yani oralardan ekmek yok canım.
Amerika'da çok normalmiş.
Valla burada da çok normal.
Bodrum'da biz marketlere hep bornozla gidiyoruz.
Konu o kadar gereksiz ve lüzumsuz bir konu ki.
İnsan sırf bu gereksiz taraftan bakınca, konuşma ya da yazmak zorunda kalıyor.
Uyduruk haber olmuş yani.