İstanbul
Açık
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Biz olmaya “Merkez Üs” lazım ama neresi?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

En tehlikeli bireyler/toplumlar/iklimler/savaşlar; kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar ile kaybedecek çok şeyi olanlar arasında yaşanan tahammülsüzlükten kaynaklı ortaya çıkar… Ve dünya genelinde tokların yarattığı vahşi hırs iklimi, açların tüm tahammül/sabır çıtalarını parçalamış durumda! 

Anlayacağımız dünya dört bir yandan gelen kaos iklimine maruz kalmaya başladı ve bu iklimde “biz bilinci ve adalet çınarı” ülkelerin tek kurtarıcısı olacak… Bu şiyarla; MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli “kaybedecek vaktimiz yok hemen olsun” açıklaması yaptı, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan “ben de varım” dedi, Öcalan “ben zaten hazırım hemen başlayalım” diyerek PKK’yı lağvettini açıkladı, PKK silahlarını yaktı, TBMM çatısındaki partiler dinlemek adına kafa yordu ve emek sarf etti… 

Ve hatta ilahi adaletin tecellisi gibi TBMM önünde “beyaz toros bile yakıldı”. Sonrasında konuya hakim, sağduyulu, yapıcı, çözümden yana objektif duruşa sahip, Türkiye bilinci ve empati cevherleriyle fikrini-zikrini-kalemini yıllardır çalıştıranlar  “biz zaten ömrümüz boyunca bunun için uğraşıyoruz tabi ki biz de dahil oluyoruz” diyerek koştu… Buraya kadar her şey domino taşlarının reaksiyonu misali hızla ilerledi ve ortaya küçük de olsa bir huzur tablosu belirdi. 

Ya sonra? Sonrası yok gibi! Belki de sürecin bu denli sorunsuz ve hızla ilerleyeceği kestirilemediğinden “ikinci aşama rotası” tam olarak hazırlanmamıştı, bilemiyorum. Bir önceki yazımda kurulması gereken Hukuk Komisyonu’nu ve muhteviyatını yorumladım kendimce. “Bu iş sadece hukukçularla olmaz! Zira mevzu sadece kitabi/kanuni bir durum değil!

 Mevzu onlarca yıllık sosyolojik ve psikolojik travmaların da var olduğunu unutmadan çözümden, adaptasyondan, kazanımdan, rehabiliteden yana bir sonuca varabilmek. O halde komisyonda hukukçularla birlikte sosyologlar, bölgeyi çalışan siyaset bilimi uzmanları, Doğu ve Güneydoğu’da görev yapmış “objektif-işinin ehli-sahada çalışan” istihbarat ve terör uzmanları da olmalı. Olmalı çünkü silahını bırakıp dağdan gelen ya da pişman olan eski terör örgütü mensuplarının ruh halini, beklentilerini, zihnindekileri ve en hızlı topluma nasıl adapte olacağını bir hukukçu değil terör uzmanı, istihbarat uzmanı, sosyolog, psikolog, sahayı çalışan siyaset bilimci bilir” dedim. 

Hukuk Komisyonu’na dair bu cümleleri söylerken uzun zamandır içime oturmayan eksik bir parça daha vardı. Evet uzun zamandır bu süreçte bir eksiklik hissediyordum ve sonunda adını koydum: “Terörsüz Türkiye işleyişine bir merkez üs lazım.” Bu sonuca vardım fakat kim ve neresi yüklenecek bu misyonu tam olarak bilemiyorum çünkü mevzuya tam anlamıyla hakim olan ve sahip çıkan Bahçeli-Erdoğan-İmralı triasından başka bir adresi şimdilik göremiyorum. 

Terörsüz Türkiye’yi yıllardır sahada çalışan, konuşan, yıllar önce bu sürecin adını kendimce koyan ve bu yönde bir gençlik çalışması/yol rehberi bile kaleme alan (Kardelenler Misali kitabım) biri olarak ben bile şu an etrafıma bakıyorum ve rahatlıkla ulaşabileceğim bir muhatap arıyorum birlikte yol alabilmek adına. Bu muhatap Terörsüz Türkiye vizyonuyla bana ve çalışmalarıma ilham vermeli, ışık tutmalı, kaynak aktarmalı, alınan yolları ve çalışmaları kamuoyu ile paylaşmalı, kurumlara yön vermeli, yurt dışı ve yurt içi kontrolü elinde tutmalı ve daha nicesini yapmalı… 

Vatandaş, bürokrasi, siyaset, diplomasi, iş dünyası ve diğer tüm kesimler basın ve medyanın insafına bırakılmış yorumlar-haberler eşliğinde anlamaya çalışıyor Terörsüz Türkiye’yi. Bu durum elbette ki güven ve inanç kırılmalarını beraberinde getiriyor/getirecektir. Özetle şunu söylemek istiyorum; Terörsüz Türkiye bir bakanlığa bağlansa ve herkes bilgi amaçlı kıblesini o bakanlığa çevirse çok daha sağlıklı ilerleyecektir süreç. Misal Milli Savunma Bakanlığı ya da İçişleri Bakanlığı veya Dışişleri Bakanlığı… 

Son olarak geçtiğimiz gün Azerbaycan dönüşü sırasında kalkıştan hemen sonra Gürcistan’a düşen askeri kargo uçağımızda şehit olan 20 personelimize Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabırlar diliyorum…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...