İstanbul
Açık
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Kurumun sosyalleştirme gücü

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Kurumlar, çoğunlukla aynı toplumsal kültürün üyesi olan insanların bir araya gelmelerinden oluştuklarına göre, aynı toplumsal çevre içindeki örgütlerin kültürlerinin farklı oluşunun nedeni nedir? Bu sorunun cevabı, örgütü oluşturan bireylerin kişisel özellikleri ile örgütün amacı ve işlevlerinde aranmalıdır. Örgütü oluşturan bireyler arasında kurulan ilişkiler ve etkileşim, zamanla kuruma has değerlerin yerleşmesini sağlar. Çeşitli konulardaki inançlar, kurumu sembolize etmek amacıyla kullanılan şekiller, kullanılan renkler, oluşturulan imaj, günlük çalışma akışına ilişkin alışkanlıklar, elemanların iletişim için kullandıkları dile kadar pek çok örnekler örgütsel kültürün yansımaları arasındadır.

Kurum yönetimi bakımından önemli olan çalışanların örgüt kültürüne uyumudur. Çünkü herhangi bir örgütün üyesi olmak resmi üyelikten daha kapsamlı bir iştir. Bir günde ele geçirilen bir ülkenin kültürünün bir günde değişmemesi gibi, bireyin örgüte dahil olması ile aynı günde kurumun kültürünü benimsemesi de mümkün olmaz. Kurumun kültürünü benimsemek, ona ortak olmak, organizasyon içindeki davranışları kontrol eden mekanizmaya uygun tavırlar sergilemek bir süreç işidir. Bu sürecin uzun ya da kısa oluşu bireyin kişilik yapısı olarak uyum gösterme gücü ve kurumun sosyalleşme gücüne bağlıdır.

Kurumun sosyalleşme gücüyle; organizasyonun yerleşmiş bir geleneğe ve değerler sistemine sahip olup olmaması ve bu yerleşmiş değerleri yeni çalışanlara aktarma performansı kastedilmektedir. Gerçekten de bazı kurumlar, işe yeni başlayan elemanlarının, kendi görev konumlarındaki işleri beklenen düzeyde yapmalarından önce onların kurumun değerlerini paylaşmaları ile ilgilenirler. İşe yeni başlayan kişilerin, mümkün olan en kısa sürede “Biz Ruhu”na sahip olmaları ve kurum organizasyonu bütünlüğü içindeki bireysel paylarını görmeleri önemlidir. Büyük işletmelerin bu noktada büyük hassasiyet gösterdikleri bilinmektedir. Yerleşmiş kültürü olan kurumlar, yeni çalışanlarının kurum kültürüne uyum sağlamalarına yardımcı olacak çalışmalar yaparlar. Uyum eğitimleri, tanışma toplantıları ve benzeri çalışmalar akla ilk gelenlerdir.

Bazı kurumlarda ise işe yeni başlayan özellikle yönetici konumundaki bireylerin, kuruma uyum sağlamalarına yardımcı olunmadığı gibi yöneticilerin çeşitli zorluklar çekmeleri de söz konusudur. Eş düzeylilerin bilgi saklamaları, yeni geleni kabullenmede isteksizlik göstermeleri, iletişim kurmak istememeleri, yalnız bırakmaları, bilerek yanlış yapmasına izin vermeleri ve benzeri durumlar yaşanabilir.

Bu durumların önlenmesinde insan kaynakları yönetimi birimlerinin ve ilgili yöneticilerin aktif biçimde rol almaları önemli ve gereklidir.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...