İstanbul
Açık
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Bir Ukrayna planı daha: Hayaller Versay, gerçekler Münih

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Trump, “barış kurulu başkanı” olarak imza koymayı planladığı bir barış planı daha ortaya attı. 28 maddeden oluşan Ukrayna Barış Planı ilan edilmekten çok sızdırıldı ve derhal Ukrayna ve Avrupalılardan tepki aldı. Plan, Ukrayna ve bugünkü Kiev hükümeti için doğru düzgün bir kazanç getirmiyor. Planın, Alaska sonrası bazı Amerikan etkili ve yetkilileriyle (Wittkof ve Kushner), bazı “çok önemli” Ruslar arasında, Miami’de yapılan gizli temaslardan da doğduğu düşünülüyor. Beyaz Saray’da konu Rusya olunca “küçük grup” içi “küçük grupların” oluştuğu anlaşılıyor. Trump’ın seçim mottolarından olan “güç aracılığıyla caydırıcılığın” mimarı Kellogg’un Ukrayna tarafıyla daha içli dışlı olduğu için Miami sürecine dahil edilmediği, Rubio’nun 28 madde konusunda sadece brif aldığı iddia ediliyor örneğin.

TRUMP NEDEN RUSYA İLE ANLAŞMAK İSTİYOR?

Trump’ın Alaska performansı, aslında, ABD’nin Rusya ile anlaşmayı ne kadar çok istediğini ortaya koyuyordu. Bu isteği açıklarken genel olarak iki sebebe atıfta bulunup durduk. İlki Rusya’nın Ukrayna’daki sınırlı zaferinin Karadeniz dengelerinde çok bir şey değiştirmeyecek olduğu gerçeği. Ukrayna Savaşı bir “yarı-vekalet harbi” olarak kendisinden beklenen işlevi yerine getirdi. Rusya’yı sınırladı, Avrupalıları yük paylaşımı konusunda mobilize etti, Avrupa-Rusya/ Almanya-Rusya ilişkisini çok radikal bir biçimde dönüştürdü, Kuzey Avrupa NATO’ya katıldı. Türkiye, Türk Boğazları üzerinde sapasağlam duruyor. Romanya ve Bulgar donanmalarına güçlenmeleri için destek hem ABD’den hem Avrupa’dan geliyor. Dolayısıyla Ukrayna Savaşı Trans-Atlantik/Avrupa güvenliğinde yaratması gereken etkiyi yarattı. Ama işte yarı-vekalet harplerinin bir öteki yüzü var. Büyük bir güce karşı, o güç ile boy ölçüşecek konvansiyonel ve konvansiyonel olmayan yeteneklere sahip bir aktörü desteklemiyorsunuz, tam tersi zayıf bir aktöre büyük güçle kapışması için destek veriyorsunuz. Sonuçta vekil aktör, çok uğraşsa da kendi toprakları için savaştığından canını dişine taksa da kolay kolay büyük gücü yenemeyebilir. Bu noktada savaşın ilk üç ayında Moskova çok kritik bir karar aldı. Kremlin, kendi stratejik amaçlarını dönüştürmeden taktik amaçları açısından savaşı sürdürmeyi, savaşı kazanmaktan daha önemli hale getirdi. Ukrayna savaşı konvansiyonel seviyede kazanamadığından (bu arada tam anlamıyla kaybetmiyor da) Rusya’nın rakipleri için iki seçenek kalıyor: Moskova’nın büyük değil küçük bir zafer kazanmasına razı olmak ya da Rusya gibi nükleer bir büyük güç karşısında el yükseltmek. Açıkçası ABD, bazı el yükseltme adımlarına razı oldu ama sonuçta Washington-Moskova doğrudan askeri kapışmasını istemiyor. Bugüne kadar Rusya üzerinde Washington’un doğrudan arttırdığı baskının da Rusya’yı “küçük zaferi kabullenmenin” ötesinde bir fedakarlığa itmediği görülüyor. Bundan öte iki büyük güç arasındaki el yükseltme ABD açısından istenmeyen sonuçlar üretebilir. Bu da Trump’ın Rusya ile anlaşmak istemesinin ikinci büyük nedeni.

Üçüncü nedeni de bu listeye eklemek lazım. Yeni Soğuk Savaş yani yeni büyük güç mücadelesi bütün hızı ile sürüyor. Büyük güçlerin hepsi farklı şeyler istemekte. Teknolojik mücadele gereği korumacı milliyetçilik ve sınırlı neo-merkantalizme kapı açılsa da henüz jeopolitik mücadele birbirini sınırlandırma çabasının ötesine, birbirine karşı doğrudan güç kullanma raddesine gelmedi. Yine de ABD, bugünkü mücadelenin üç kutuplu olmasının yarattığı istikrarsızlığı fark ediyor. Güzel iki kutuplu güç mücadelesi maliyetin ve risklerin daha kolay hesaplanabildiği günleri temsil ediyordu. Ukrayna Savaşı devam ettikçe ve ABD ile Rusya arasında sorunların halledilebileceği yönünde bir anlayış olmadıkça Rusya ve Çin, ve ABD’nin bugünkü, yarınki düzenine tüm direnecekler bir araya gelebilir. Bu bir araya geliş aktörlerin faklı kabiliyetleri göz önüne alındığında Washington’u zorlayabilir. Bu yüzden henüz küresel sistemde hatlar ve saflar tam belirlenmemişken ABD, Rusya’yı kendisiyle angaje halde tutabilecek bir sürecin kapısını Ukrayna Savaşını bitirerek açmak istiyor.

UKRAYNA SIKIŞTI MI?

Bu yazı yazılırken Cenevre’de Trump’ın 28 maddelik planını konuşmak için Ukrayna, Avrupalılar ve ABD’li yetkililer bir araya geliyorlar. Avrupa ve Ukrayna, planda belirli revizyonlar talep ediyor. Hangi revizyon yapılır ve planın ruhu Rusya’ya küçük bir zafer bahşetmekten uzaklaşır, bunu okuyucumuz bu yazı yayınlanmışken görecek. Ancak Rusya’nın bugüne kadar kritik altyapısına inen onca Ukrayna/Batı füzesine rağmen “küçük zaferden” geri adım atmadığı da unutulmamalı. Moskova, Ukrayna’yı iki açıdan sıkıştırdığının farkında. İlki Ukrayna/Batı’nın Rus topraklarına düzenlediği saldırılara karşı Rusya’da Kiev dahil Ukrayna’nın büyük şehirlerine ve enerji alt yapısına yönelik çok ciddi saldırılar gerçekleştiriyor. Kış gelirken elektriksiz ve gazsız kalmak isteyeceğiniz bir yer değil Ukrayna. Ukrayna ve Batı, bu sıkboğazdan kurtulmak için Rus topraklarındaki rafine ve enerji alt yapısına saldırıların yanında Rus enerji sektörünü hedef alan yaptırım ve ikincil yaptırım listeleri açıklamaya devam ediyorlar. İkincil yaptırımla tehdit edilen aktörler, omuz silkip yola devam etmiyor. ABD’nin Rusya ile ticareti kesin talebi, tehdit formunda gelmişse Washington’u yatıştıracak bazı tedbirler alıyor. Buna rağmen Kremlin’i savaş amaçları konusunda fikir değiştirmeye şu ana kadar kimse ikna edemedi. Kremlin, ayrıca Zelenski’nin etrafında dönen yolsuzluk skandallarının Ukrayna toplumunu nasıl etkilediğinin farkında. Bu skandallar savaş devam ederken açığa çıktığından çok objektif bir bakış açısı ile değerlendirilemez. Mutlaka Kiev’in istencini kırmak isteyenler, belki de hem Ruslar hem Amerikalılar, Zelenski’nin çevresinde nasıl bir savaş zengini zümrenin oluştuğunu toplumun kulağına fısıldıyorlardır. Fakat sonuçta Ukrayna’da şu an için seçimler yapılamıyor ve yayınlanan kamuoyu yoklamalarına göre Ukrayna kamuoyunda Zelenski’nin savaş sonrası başkanlığa devam etmesini isteyenlerin oranı sadece dörtte bir. Eğer Trump planı, ufak değişikliklerle kabul edilir ya da Ukrayna Washington’un desteğini kaybedip bu zorlu kışa başlarsa -ki Trump’ın tehdidi planın kabul edilmemesi halinde istihbarat yardımı dahil tüm yardımı kesmekti- bu oranın daha da düşeceği, Ukraynalıların tüm milliyetçi duygularına rağmen kabul edilebilir.

KÜÇÜK ZAFER Mİ BÜYÜK ZAFER Mİ?

Zelenski’yi “yapsan da durum berbat, yapmasan da durum berbat” ikilemine sıkıştıran Moskova, bu ikilemin Kiev’de belirli taşları yerinden oynatmasını bekliyor mu? Şimdilik bunun için erken. Zira Rusya bir saldırgan olarak ödüllendirir ve Ukraynalılara toprakları ve çocuklarını boşu boşuna kaybettikleri söylenirse Zelenski devrilse bile (Trump planı imzalardan yaklaşık 3,5 ay sonra Ukrayna’da seçimlerin yapılmasını içeriyor) daha milliyetçi bir figür Kiev’de iktidara gelecektir. Kremlin’in böyle bir derdi olur mu bilmiyoruz ama Ukraynalılara Moskova’nın kendini affettirmesi kolay olmayacak. Bugün ise Moskova için önemli olan küçük zaferine ulaşmak. Biz bölgesel dengeleri radikal şekilde değiştirmediği için bu zafere küçük diyoruz ama Rusya bu zaferle Ukrayna özelindeki savaş amaçlarına büyük çoğunluğu ile ulaşıyor. Yani Rusya adına, maliyeti fazla ama büyük bir zafer gerçekleşecek diyebiliriz. Rusya, Doğu Ukrayna’yı yani Donbass’ı yani bugün kontrolünde olmayan yerleri de kontrolü altına alıyor. Buraları Rus toprağı olarak kabul ediliyor. Arada Zaparodjna’nın da bulunduğu bölge Rus kontrolünde ama silahsızlandırılmış bölge oluyor. Ukrayna ordusu küçülüyor, 600.000 asker ile sınırlı hale getiriliyor. Ukrayna nükleer silahlı devlet olmayacağı sözünü veriyor. Ayrıca Ukrayna anayasal değişikliklerle NATO üyesi olmayacağını kabul ediyor. NATO da Ukrayna’yı üye olarak kabul etmeyeceğini açıklıyor. Nazi-ideolojisinden arınma meselesini de anayasa değişikliği ile Ukrayna çözmek zorunda. Bu arada Ukrayna Rusya’ya saldırmama ve ateşkesi bozmama sözü veriyor. Eğer Moskova ve St. Petersburg’a saldırırsa ABD garantileri Ukrayna için işlemeyecek. Böylece Ukrayna’ya verilen garantilerin tam 5. Madde garantileri gibi garantiler olmadığını da anlıyoruz. ABD garantiler için belirli koşullar öne sürüyor. Öncelikle anlaşma ile sağlanan statükoyu değiştirmeye yönelik açık bir Rus saldırısının olması lazım. Zaten böyle bir saldırı anlaşmayı ve yeni sınırları ortadan kaldırıyor. Rusya’nın stratejik düzey saldırı gerçekleştirmeden yapabilecek çok şeyi olduğunu biliyoruz. Asimetrik saldırılar, terör eylemleri vb (ki her iki taraf da gerçekleştirebilir) anlaşmada zikredilmemiş. Rus saldırısının gerçekleştiğine karar verilirse ABD, kararlı, koordineli ve askeri önlemleri de içerebilecek şekilde müdahil olacağına garanti veriyor. NATO’nun 5. Maddesi birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindir der, böyle muğlak ifadeler kullanmaz. Bu şu demek: o gün ABD müdahalesinin hangi seviyede, nasıl olacağına karar verecek. Açıkçası “koordineli” olmak çok farklı şeyi ifade edebilir.

Kimine göre küçük, kimine göre büyük böyle bir zafer Rusya’nın ekonomik bağımlılıklarına ve konvansiyonel zayıflıklarına rağmen Batı tarafından desteklenen bir orta büyüklükteki gücü bölebileceğini, zorla dönüştürebileceğini gösterecek. Avrupalılar adına hem Rusya’ya nefes aldırıp, toparlanma şansı vermek hata; hem de bu mesaj son derece şevk kırıcı. Bugün Cenevre’de pazarlık masasında olalım diye diretmeleri sonucu masadalar. Masada ya Münih var ya da yeni bir Versay hayali. İki anlaşmanın da sonu felaket olmuştu. Bunu da unutmamak lazım…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...