Arılar, çimenler ve “terk edenler” eşliğinde MEPS Forum 2025
MEPS Forum (Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu) her yıl olduğu gibi bu yıl da Ortadoğu gündemini tam hedeften yakaladı. Forumun bu yıl ki başlığı fazlasıyla dikkat çekiciydi; “Yönetilen Kaos: Yeni Orta Doğu?” 17-19 tarihleri arasında Duhok’ta düzenlenen MEPS Forum 2025’in konuğu olarak dünyanın dört bir tarafından gelen konuklarla birlikte ben de yerimi almıştım. Bu yıl Türkiye’den de geniş bir misafir çerçevesi vardı.
Farklı partilerden milletvekilleri ve siyasetçilerle birlikte MÜSİAD Başkanı Burhan Özdemir’de MEPS 2025’in konuğu olarak yerini aldı. Başkan Özdemir forumda sadece konuk değildi, konuşmacı olarak yer aldığı panelde sergilediği dünya vizyonu ile salondakiler tarafından da hayranlıkla takip edilen bir isim oldu. Kasım 2025, Ortadoğu ve dünya adına gösteri vaktiydi ve MEPS Forum, dünyanın dört bir yanından gelen misafirleri bir araya getirerek, jeopolitik yapbozun parçalarının nasıl bir araya geldiğini anlamalarını sağlamayı amaçlıyordu. Ki öyle de oldu.
Konuklarıyla, konu başlıklarıyla, çıkardığım özetlerle, kulis görüşmelerimle MEPS Forum 2025; devasa bir Ortadoğu tablosunu gözümün önüne serdi. 17 Kasım’da Duhok Amerikan Üniversitesi’nde akademisyenlere ve araştırma merkezlerine yönelik sunumlar yapıldı. 18 Kasım’da gerçekleşen açılış programı ise görülmeye değerdi. Neredeyse Bağdat Yönetiminin ve siyasetinin tamamı salondaki yerini almıştı. Ayrıca ülkeleri temsilen bakanlar, milletvekilleri, büyükelçiler, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, basın ve medya temsilcileri de salondaydı.
Yapılan açılış konuşmalarında Irak’la birlikte bölgenin yaşadığı sorunlar ve sorunlara dair çözüm yolları zikredildi. Sorunlardan kurtulmak için de iki önemli hususun altı çizildi; eşit adalet işleyişi ve birlik beraberlik içerisinde hareket etmek… Dünya freni patlamış kamyon misali yokuş aşağı giderken bu gidişten en az hasarla çıkmanın tek yolunun “BİZ” mantığıyla hareket etmek olduğunu geç de olsa kavramaya başladı ülkeler.
18 Kasım’daki açılış programından sonra sıra dünya gündemine oturacak 19 Kasım’a gelmişti. MEPS Forum 2025’in 19 Kasım programı oldukça hareketli ve yoğundu. Neden mi? Irak Kürdistan Yönetimi Başkanı Sayın Neçirvan Barzani forumun ilk günü kapanışa doğru konuşmacı olarak moderatörün karşısındaydı ve konuşmasının sonunda bombayı patlaşmıştı; “Yarın Mazlum Abdi konuğumuz olarak MEPS Foruma katılacak” dediği anda devasa salon hareket kazandı. Salonu aceleyle terk edenlerle birlikte alkışlayanlarda vardı. O yoğunlukta geçen 18 Kasım 19 Kasım’a bağlanmıştı. Herkes Mazlum Abdi’nin yapacağı konuşmayı merak ediyordu.
19 Kasım’da sabah erken saatte salondaki yerimi almıştım konuşmaları takip etmek ve notlarımı almak üzere. Program başladı ve alkışlar arasında Başbakan Masrour Barzani, Mazlum Abdi, İlham Ahmed salona girdi ve hemen önümdeki sandalyelerdeki yerlerini aldılar. Açılıştan sonra Mazlum Abdi ve İlham Ahmed sırasıyla sahneye çıktı konuştu. Bu konuşmaların özetine geçmeden önemli bir notun altını çizmek istiyorum.
Türkiye’den giden basın ve medya mensupları 18 Kasım’da (bir gün önce) Mazlum Abdi’nin geleceğini duyunca salonu ve hatta Duhok şehrini panikle terk ederek forumun ikinci gününe katılmamıştı. Fakat o gün o salonda ve hatta Duhok’ta olmamalarına rağmen günlerdir “sanki o gün o salondaymış gibi” yayınlar yapmaları, yazılar yayınlamaları ve video paylaşmaları yapmaları oldukça enteresan ve trajikomik! “Ekmedikleri tarlanın ekmeğini yemek” bu olsa gerek! Forumu terk etmeyerek o gün o salonda MEPS Forum için Türkiye’den gelen basın-yazar-yorumcu mecrasına dair kalan TEK isim olarak ben bile onların yaptığı bunca paylaşımı yapmadım.
Yaklaşık bir yıldır “Terörsüz Türkiye” sürecini konuşuyoruz ve bu sürecin en temel taşı samimiyet olmalı diyorum tıpkı her toplumsal başlıkta olduğu gibi. Dönelim o gün o salonda yapılan konuşmalara. Mazlum Abdi “diyalog”a sık sık vurgu yaptı ve şu özeti aktardı; “savaşların galipleri bile diyaloga ihtiyaç duyar. Bizler Türkiye başta olmak üzere hiçbir ülke için tehdit değiliz. Diyalog ile aşılmayacak sorunlarımız yoktur. Suriye’nin onlarca yıllık acılardan sonra tek merkezi yönetim altında buluşması mümkün değildir. Suriye Anayasası da bu realite çerçevesinde şekillenmeli ve çeşitlilikler gözetilerek hazırlanmalı. Suriye’nin geleceği konusunda karar verecek olan Suriyelilerdir, diğer ülkelerden yolumuzu kolaylaştırmak için sadece destek istiyoruz”.
Mazlum Abdi’nin mesajları keskin değildi ve ılımlıydı. Sonrasında konuşan İlham Ahmed de aynı çerçevede cümleler aktardı salondakilere. Dünya fırtınalar eşliğinde savrulurken “anlamak, anlaşılmak ve uzlaşı zemininde” buluşmak gerekiyor. Düne takılarak bugünü ve geleceği şekillendiremeyiz ve yaşayamayız. Sadece “dünü unutmayarak geçmişte düşülen yanlışlara yeniden düşmemek için ibretler alabiliriz.” Biliyorum ki MEPS Forum 2025, önümüzdeki süreçte Suriye konusunda hızlı ve uzlaşmacı bir yol haritasının belirleneceğinin habercisi oldu.
Ve Suriye’yi daha fazla konuşacağız “diyalogdan” yana. MEPS Forum 2025’in kapanış programının konuşmacılarından Başbakan Sayın Masrour Barzani’de, başbakanlık görevi süresince yaptığı çalışmaları, bölgenin realitelerini, seçim sisteminin sorunlarını ve “Kürdistanlılara” sunduğu hizmetleri anlattı. Başbakan Sayın Masrour Barzani’nin konuşmasından çıkardığım özet şöyleydi: “Hizmet sürem boyunca kadınlar ve gençler başta olmak üzere her başlıkta çalıştım. Başta en önemli sorunumuz elektrik ve su olmak üzere büyük yatırımlar gerçekleştirdik. Bu yatırımlar sayesinde artık elektrik ve su kesintileri yaşanmıyor. Biz hizmet için varız.
Partim ve ben, Kürt halkının hizmetini ve davasını her şeyin önünde tutmakla birlikte Kürdistan'da yaşayan tüm Kürdistanlılara hizmet etmek için varız. Ekonomimiz sadece petrole dayalı olmamalı başka üretim alanları da yaratmalıyız, çalışmalıyız, üretmeliyiz. Çok çeşitli tarım ürünlerimiz var. Tarım, hayvancılık sektörlerini ve bu konuda üretim faaliyetlerini hızlandırmak için yatırımlar yapıyoruz. Bu kalkınma sürecinde yanımızda olan özel sektöre de teşekkür ediyorum. Onlar da yatırımlar yaptılar ve iş alanları yarattılar. Gençlerimiz şimdi bu alanlarda çalışıyor. Özel sektörün büyümesi çok önemli. Yaşadığımız sorunlar oldu. Bir dönem petrol satışımız durdurulmuştu sonrasında yürüttüğümüz görüşmeler ve Türkiye’nin de katkısıyla bu sorunu çözdük.
Geçtiğimiz hafta Irak Genel Seçimi’ni tamamladık. Bazıları sonuçlara itiraz ediyor. Sonuçlara saygı göstermeyeceklerse seçimlere katılmanın ne anlamı var? Partimiz KDP 1 milyonun üzerinde oy aldı fakat karşılığı olan sandalyeyi alamadı. Bu adaletsizlik! Adaletli dağılım için Irak seçim kanunları acilen güncellenmeli…” Irak’ı yıllardır çalışan biri olarak şunu söyleyebilirim; Başbakan Barzani’nin yaptığı konuşma realiteler doğrultusundaydı, Irak’ın gerçeklerini yansıtıyordu ve Irak Seçim kanunu gerçekten de akıl almayacak şekilde adaletsizlik üzerine kurulu.

Oy miktarından ziyade “sözde çeşitlilik” olsun diye en çok oy alan ile en az oy alanı anlamsızca yan yana getiren bir denkleme hizmet eden Irak Seçim yasası Iraklıların zihninde kabul görmüyor artık. Başbakan Barzani’nin hizmet yıllarına dair öne çıkardığım iki tespitimi yeri gelmişken sizlerle paylaşayım. Başbakan Barzani sayesinde; Irak Kürdistan’ının “Arıları ve Çimenleri” kendi hikayelerini yazmaya başladı. “Irak Kürdistan’ının Arıları”; Başbakan Barzani’nin başlattığı kalkınma, üretim, çalışma, yerli üretim reformuna yatırımlar yaparak destek veren iş insanları. Bu kesim hiç tereddüt etmeden kendi markalarını yarattı, yatırımlar, çalışma alanları yarattı.
“Irak Kürdistan’ının Çimenleri” de; geçmişin yarattığı tembelliği bırakıp kendi suyunu arayan, çalışan, üreten, gelişen, kök salan gençler oldu. Çimenlerin ilginç bir hikayesi vardır. Düzenli olarak suyu ve gübresi verilerek rahat ortamda yaşamaya alışan çimenler zamanla; kendi suyunu arama refleksini kaybeder, toprağa sıkıca tutunmayı unutur, su arama ihtiyacı duymadığı için kök salmaz, en küçük hastalık karşısında bağışıklık sisteminin zayıflığından dolayı sararıp solar ve kuruyup gider. Suni ve abartılı görüntüsü dışında hiçbir kalıcılığı ve tek başına ayakta durma marifeti olmaz suya emek vermeden kavuşan çimenlerin. Sulanmayan ve doğal ortamda toprağa tutunan çimler ise güçlüdür.
Kendi suyunu bulabilmek adına toprağın en derinlerine kök salıp büyürler. Köklerine sımsıkı tutunurlar. Bu çimenleri güçlü yaşama ve tutunma yeteneklerinden dolayı kendi toprağından çekip çıkaramazsınız. Ve bu çimenler hızla yayılırlar kendi toprağında çünkü büyüdükçe kendi topraklarının suyunu, bereketini, gücünü arttıracaklarını ve bu gücün de kendilerine sirayet edeceğini bilirler… MEPS Forum 2025; “Suriye’nin ortak geleceği, çalışarak kendi suyunu arayan ve güçlenen çimenler, öz yatırıma destek veren arılar ve Duhok’u ve MEPS Forumu arkasına bakmadan terk etmelerine rağmen günlerdir “oradaymış gibi” davrananlar eşliğinde zihnimde iz bıraktı…