Parayı veren düdüğü çalar!
Öncelikle geçen haftaki yazımızın girişinde yaptığımız bir hatadan dolayı özür dileyelim ve düzeltmemizi yapalım. Dünya Kupası için ikişerden dört maç değil toplam iki maç yapacağız. İnşallah Romanya’yı evimizde yenip Slovakya-Kosova galibi ile yapacağımız maçı kazanıp Dünya Kupasına gideceğiz.
Başlıktaki atasözü her atasözünde olduğu gibi bir genelleme içeriyor kaçınılmaz olarak. Evet parayı veren düdüğü çalıyor genellikle ama her parayı verene de her düdüğü öttürmüyorlar hele ki bizim topraklarda ve ucu Filistin’e destek, Gazze’yi dümdüz edip binlerce çocuğun kanına giren İsrail ve destekçilerine ambargoyu içeriyorsa duyarlı Türk milleti kararlılığını her platformda en yüksek sesle haykırıyorsa.
Dünyaca meşhur asitli içecek/kola firması geçenlerde “düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü” faslından bir kararla dört şampiyon kulübümüze birden sponsor olmak üzere oldukça cömert bir bütçe ile takımlarımızın kapısını çaldı. Günümüz dünyasında tribünlerden yükselecek negatif tepkileri önleyip gariban Filistinli kardeşlerimizle yapmakta olduğumuz güzel dayanışmayı perdelemek için kapitalistlerin eko-politik hamleler yapmalarına o kadar alıştık ki artık öküzün altında buzağı aramaktan bir tık öte geçip buzağının ve öküzün nasıl beslendiğinden, yularını tutanın kimliğine ve niyetine kadar sorgular olduk.
İşte bu minval üzere Dünya Kupalarına ve UEFA/FIFA organizasyonlarına yıllardır sponsor olarak milyar dolarlar akıtan kola firmasının dünyanın başka yerinde göze batmayacak ve normal karşılanacak bu sponsorluk girişimi bizim memlekette tepkilere sebep oldu. Trabzon ve Beşiktaş hemen red cevabı vererek Filistin’le dayanışma mesajları eşliğinde kararlarını kamuoyu ile paylaştılar.
Galatasaray ise bu iki güzide kulübümüzün aldığı karara ancak tribün gruplarının seslerini yükseltmesi sayesinde birkaç hafta gecikmeli olarak iştirak ederek sponsorluk anlaşmasını feshetti ve o markanın isim ve logosunu hem sponsor panosundan hem de ürünlerinden kaldırdığını duyurdu. Galatasaray’ın evinde oynadığı Bodo Glimt maçında Free Palestine pankartı kale arkasında hep durduğu yerde duymaktayken ne hikmetse Union Saint Giloise maçında o pankartın yerinde yeller esiyordu. İşte eko-politik derken kast ettiğimiz buydu. Eloğlu sana o parayı boşuna vermiyor demek ki. Senin Filistin’in masum ve mağdur halkı ile dayanışma içinde olmanı parayla sabote edebiliyor demek oluyordu bu hamle.
Neyse Galatasaray’da yanlıştan çabuk dönüldü ama Fenerbahçe’nin inadı yazımızı yazdığımız dakika itibarıyla devam etmekte. Yeni yönetim için turnusol kâğıdı olacak bir karar hüviyetinde bu sponsorluk işi. Kapitalizmin çarkları dönecek ve “helal-haram ver Allahım” mı denecek yoksa diğer üç kulübümüzün de gösterdiği asil duruşa iştirak edilerek tüm ülkemizdeki Filistin hassasiyetine uygun olarak bu sponsorluk iptal mi edilecek. Merakla bekliyoruz.
Burada yerli ve milli markalarımıza ve müteşebbislerimize de bir görev düşüyor. Bu haysiyetli duruşu gösteren/gösterecek olan şampiyon takımlarımızın elinin tersi ile ittiği bu bütçeyi Türk milletinin içinden doğan ve insani hassasiyetleri yüksek olan kuruluşlarımız karşılayarak bir alicenaplık yapmış olacaklar ve kamuoyu nezdinde çok daha yüksek bir itibar/imaja kavuşacaklardır.
İnşallah Fenerbahçe de bu karara uygun olarak gereken girişimleri hemen yapar ve yekvücut bir duruşun parçası olarak tarihine yakışan şekilde konuyu kapatır.
Hayırlı yağmurlar, karlar altında bir Aralık ayı ve bolluk, bereket dileklerimizle…