Gazze’de Tarihi Eşik: Hamas’ın “Evet” Dediği Plan, Ateşkes mi Yoksa Yeni Bir Başlangıcın Kırılgan Eşiği mi?
Aylarca süren bombardıman…
Günde sadece birkaç saat nefes alınabilen bir şehir…
Hastaneleri yıkılmış, gıda ve ilaç bulamayan yüzbinlerce insan…
Çadırların bile lüks sayıldığı bir katlanma mücadelesi…
Ve şimdi Gazze için yeniden umut doğuran bir cümle:
“Hamas Mısır ve Katar’ın sunduğu ateşkes ve esir takası önerisini kabul etti.”
Bu sadece diplomatik bir gelişme değil; Gazze halkının hayatta kalma umudunu yeniden yeşerten tarihi bir adım.
60 gün: Gazze için bir nefes, dünya için bir sınav
Anlaşma taslağı 60 günlük bir ateşkes öngörüyor.
Kulağa kısa gelebilir ama Gazze için 60 gün demek:
Bombasız 60 gün,
Elektriksiz ama güvende 60 gün,
Enkaz altında değil, nefes alarak geçen 60 gün,
Çocukların korkuyla değil, umutla uyandığı 60 gün…
Mısırlı bir yetkili teklifin “kapsamlı barışa giden yolda bir zemin oluşturabileceğini” söylüyor.
Bu cümle önemli. Çünkü yıllardır bu coğrafyada hiçbir ateşkes kalıcı olmadı.
Ama belki bu kez başka bir şey mümkün olabilir.
İsrail’in çekilme hattı: 1.2 kilometreden 800 metreye
Taslakta en çok tartışılan maddelerden biri de yerleşim bölgelerindeki tampon bölge uzunluğu.
İsrail 1.2 kilometre talep etti.
Hamas 800 metreye razı oldu.
Bu 400 metrelik farkın diplomatik karşılığı aslında çok büyük.
Çünkü o 400 metre, gelecekte Gazze’nin nasıl bir güvenlik rejimiyle yaşayacağını belirleyecek.
Bu mesafe sadece bir sınır değil;
“güvensizlik ile nefes alan bir hayat” arasındaki mesafe.
Günlük 600 tır: Gazze için yaşam desteği
Gazze’ye günlük 600 tır yardım girmesi planlanıyor.
Bu, savaşın ilk günlerinden beri en büyük insani yardım akışı anlamına geliyor.
Gıda, ilaç, çadır, konteyner…
7 aydır et yiyemeyen çocuklardan, yürüyemeyecek kadar güçsüz düşen yaşlılara kadar herkes için hayati bir giriş.
Bir Gazze’linin geçen ay kullandığı cümle hâlâ aklımda:
“Artık açlık değil, yokluk yorgunluğu var üzerimizde.”
Bu yardım akışı, Gazze’nin yokluk yorgunluğunu bir nebze olsun hafifletebilir.
1700 Filistinli esir serbest kalacak
Anlaşmanın en dikkat çekici maddelerinden biri de 1700 Filistinli tutuklunun serbest bırakılması.
Bunların 1500’ü Gazze’den.
Bu, binlerce ailenin yeniden birleşmesi demek.
Yıllardır cezaevinde olan gençlerin, babaların, annelerin eve dönmesi demek.
Anlaşmaya göre süreç şöyle işleyecek:
“Önce Hamas esirlerin yarısını serbest bırakacak, ardından İsrail Filistinli tutukluları tahliye edecek.”
Bu karşılıklı adım, gelecekteki güven inşası için kritik.
ABD devrede: Son sözü Washington’un elçisi söyleyecek
Planın onaylanması halinde ABD elçisi Steve Whitcoff bölgeye gidip son ayrıntıları tamamlayacak.
ABD’nin bu anlaşmayı sahipleneceği açık.
Bu şu anlama geliyor:
Artık masadaki plan bölgesel değil, küresel bir girişim.
Peki bu barış mı? Yoksa sadece geçici bir nefes mi?
Bu sorunun cevabı kolay değil.
Çünkü Gazze’de gerçek barış, sadece ateşkesle gelmez.
Gazze’nin limanından okullarına, sınırından hastanesine kadar yeniden inşası gerekiyor.
Ve en önemlisi:
Her iki tarafın da uzun vadeli bir siyasi irade ortaya koyması gerekiyor.
Ancak bugünkü gelişme bize şunu gösteriyor:
“Bazen barışın ilk adımı, sadece bombaların susmasıdır.”
Gazze halkı için 60 gün barış demek değil;
yeniden hayata tutunma fırsatı demektir.
Gazze bir ateşkes değil, bir vicdan sınavı bekliyor
Bugün dünya bir kez daha aynı soruyla karşı karşıya:
“Gazze için gerçekten bir şey yapmak istiyor muyuz?”
Mısır-Katar önerisine Hamas’ın “evet” demesi, sahada yeni bir sayfa açabilir.
Ama bu sayfanın boş kalmaması, İsrail’in de aynı iradeyi göstermesine bağlı.
Günlük 600 tır yardımın giriş yaptığı bir Gazze…
1700 gencin, babanın, annenin özgürlüğüne kavuştuğu bir Gazze…
60 gün boyunca bombaların sustuğu bir Gazze…
Bunlar küçük adımlar gibi görünse de, bölge halkı için bir mucize olabilir.
Şimdi gözler İsrail’de.
Cevapları sadece Gazze’nin geleceğini değil, dünyanın vicdanını da belirleyecek.