İstanbul
Açık
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Irak yine beni yanıltmadı

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

3 Kasım 2025 tarihli “11 Kasım öncesi Irak’tan fısıltılar” başlıklı yazımda tam olarak şöyle yazmıştım:

“Erbil, Bağdat, Kerkük, Duhok, Zaho’yu gezdim. Bağdat dışında her yerde bir coşku var. Bağdat dışında diyorum çünkü orada “fırtına öncesi sessizlik” var gibiydi. Herkes suskun bir şekilde seçimin bir an evvel bitmesini istiyor.

BAĞDAT; derin bir sessizliğe teslim. Herkes ve her şey ruhunu kaybetmiş gibi. “Fırtına öncesi sessizlik” mi desem “pes etmişlik” mi desem tam olarak bilemiyorum fakat Bağdat Yönetimi ve bilhassa Haşdi Şabi 11 Kasım Seçimine “Fransız kalmayı” tercih ediyor. Haşdi Şabi ABD’nin korkusundan sesini bile çıkaramıyor. Irak’a hükmeden Haşdi Şabi’nin bu çekincesi Iraklılar arasında bir tedirginlik yaratıyor çünkü Haşdi Şabi düşünüldüğü gibi sadece İran yanlısı Şiilerden oluşmuyor. Haşdi Şabi “derin bir strateji” ile Irak’ta bulunan tüm dini-mezhebi-kültürel halklardan oluşan bir yapı tesis ederek herkese dokunmuş, kazandırmış ve böylelikle her yerde güç bulmuş.

Bağdat Parlamentosu 11 Kasım Seçimi sonrasında renkli ve zorlu bir yapıya sahip olacaktır. Bu renkli yapıya pek alışkın olmayan ve maalesef “demokrasiyi tam olarak sindiremeyen/uygulayamayan” Irak’ta bu renkli parlamentonun uzun vadeli devam edeceğine ihtimal vermiyorum. Yeni bir seçim ya da yeni bir fırtına olabilir Irak ufkunda!“ 

 

Ve aradan geçen yaklaşık bir ay sonrasında 3 Kasım tarihli yazımda ne kadar yerinde ön görülerde bulunduğumu görüyorum. Irak’taki fırtına diner mi? Pek sanmıyorum ve hatta daha da şiddetleneceğini düşünüyorum çünkü Irak genelinde Arap, Kürt, Türkmen, Sünni, Şii demeden her kesimde “yarım kalan hesaplar” ortaya çıkarılacak ve görülecek!

 

ABD’nin “yeniden Irak’tayım” demesiyle birlikte İran iyice sıkıştı. Çünkü Irak; maddi-manevi-Haşdi Şabi-siyasi-basın-medya-sivil toplum kuruluşları-iş dünyası-bürokrasi kanalları ile İran’ın tüm can damarlarını besleyen bir coğrafya. Ve ABD’nin Irak’a destek çıkması “İran’a bay bay” demek niteliğinde.

Ayrıca ABD ile iş birliği geliştiren Bölgesel Kürt Yönetimi de kendi öz kaynakları ile gelişmeye başladı. Doğal gaz ve petrol üretimini arttıran, kendi elektriğini üreten, İran’dan bir şey satın almayan Kürtleri elbette ki İran istemez. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen KorMor Doğalgaz Tesisi saldırısının temelinde de bu neden vardı. Ve İran bu saldırılarda kasten “Türkmen Haşdi Şabi Birliklerini” kullanıyor. Bunu yaparak hem Iraklı Türkmenleri hem de Türkiye’yi hedefe koymayı planlıyor İran.

 

Yarım kalan hesaplar kısmında KYB içi çekişmeler de var. Öyle görüyorum ki Lahur Talabani-Bafel Talabani çekişmesi de yakında şiddetli bir şekilde patlak verecek çünkü İran’ın zayıflaması ve PKK’nın çekilmesi KYB’nin tüm dallarını zayıflattı. Zayıf bir KYB de İran’ın işine yaramaz. Önümüzdeki günlerde Bafel Talabani’nin KYB’yi bıraktığını görebiliriz benden söylemesi.

 

Türkmenler de sıkıntılı bu süreçte çünkü yanlış politikalar eşliğinde iyice güç kaybeden Iraklı Türkmenler Kürt-Arap-Sünni-Şii demeden her kesime dağılmış ve erimiş durumda. Bu eriyip ve savrulma Türkmenlerin Haşdi Şabi ve DEAŞ gibi oluşumlara dahil olmasına da sebep oluyor. Türkiye bu noktada Türkmen Politikalarını acilen revize etmeli.

 

Arap-Arap, Şii-Şii ve Sünni-Sünni çekişmesi mevcut Başbakan Sudani’yi koltuğundan edecektir. Aylar önce şu cümlelere yer vermiştim bir yazımda; “Sudani en çok çalışan, hizmet eden, yolsuzluğa bulaşmayan başbakan olmasına rağmen önümüzdeki dönemde başbakanlığını koruyamayacak çünkü Irak’ta hizmet ve dürüstlük değil arkanızdaki gücün etkisi önemli.”

Ki öyle de olacak gibi görünüyor! Irak Başbakanı olabilmek için pek çok eski isim mücadele verse de “bana göre yeni bir isim” başbakanlık koltuğuna OTURTULACAKTIR.

 

Mevcut Irak tablosuna bakınca “uzun süreli” bir istikrarsızlık görüyorum. İç çekişmeler eşliğinde dengeler, sistemler, yöneticiler, düzenler değişecektir. Bu süreçte Kürt Yönetimi de “kendi inisiyatifini üstlenmek” isteyecektir zira Irak Kürt Bölgesel Yönetimi uzun süredir kendi içinde bir revizyon yaşıyor ve bu revizyon “kendi kendine yetebilme-kendi kendini yönetme” mantığıyla hareket ediyor.

 

Bunca anlatımdan sonra Türkiye’ye düşen nedir diye sorarsanız şunu söyleyebilirim; temkinli, sağ duyulu, ileriye dönük politikalar geliştirmek.

Her şey değişirken Türkiye de elbette ki Irak stratejilerini güncellemek zorunda ve bu güncelleme “yerel realiteler gözetilerek” olmalı…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...