Normalleşen anormallikler
Sosyal okumalarımız, tepkilerimiz her geçen gün değişiyor. Toplum olarak bir zamanlar bizi şaşırtan, rahatsız eden, şikâyet ettiğimiz ya da tepki gösterdiğimiz pek çok durumun bugün artık bizim için alışılagelmiş hâle gelmesi, bu kabullenme durumu oldukça şaşırtıcı.
Artık birçok şeye tepki vermez olduk. Özellikle şiddet olaylarında, şiddetin dijital dünya ile birlikte adeta meşrulaştırıldığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Sürekli maruz kaldığımız için alışılagelmiş gibi geliyor. Anlık gösterdiğimiz tepkiler yalnızca birkaç saniye sürüyor. Ekranımıza düşen şiddet görüntüsü ne olursa olsun, giderek duyarsızlaşmaya başlıyoruz.
Hızla akan görüntüler, duygularımıza vakit kalmamasına sebep oluyor. Derin düşünemediğimiz, analiz edemediğimiz, içselleştiremediğimiz hisler yüzünden her şey olağanlaşıyor. Haberleri, görselleri, düşünceleri tüketiyoruz.
Acılar hızla geçip gidiyor ve artık her şeyi normal, sıradan gibi kabul ediyoruz. Kimsenin ahlak bekçisi değilim; ancak vicdanın sesi olmamız gerektiğine inanıyorum. Hepimiz eksiklikleri ve yanlışlarıyla insanız ama ahlaki ve vicdani normları da korumak zorundayız. Bireysel hataların toplum üzerinde sıradanlaşması asla kabul edilemez.
Kendimizin, sevdiklerimizin ve değer verdiklerimizin kurtuluşu ancak kolektif bir birliktelikle mümkün olabilir. Toplumun tükendiği yerde hepimiz aynı vicdan hapishanesinde yok olup gideriz. “Beni ilgilendirmiyor” ya da “Buna bu kadar vakit ayıramam” deme lüksümüz yok. Hiçbir konuda. Hepimiz bu sıradanlaşmaya karşı daha bilinçli, daha dikkatli olmalıyız.
Vicdanları normalleştirmeli, her zaman sesini çıkaran insanlar olmaya devam etmeliyiz. Cana, canlıya, kadına, çocuğa; tüm varlıklara yönelik her geçen gün artan şiddete karşı topyekûn, hep birlikte tepki göstermeliyiz.
Bir başka üzücü durum ise dijital dünya ile birlikte sert, kırıcı ve kaba dilin yaygınlaşması. Hakaretin ve küfrün normalleştiği bu dile karşı; nezaketin, inceliğin ve zarafetin savunucusu olmalıyız. Evet, örnekler çoğaltılabilir.
Ancak kötü, olumsuz, tüketen ve bitiren hiçbir şeyi sıradanlaştırmamalı, normalleştirmemeli ve kabullenmemeliyiz. Kabullenmeyeceğiz.