İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

NAŞ,NAŞ, ÇARİGRAD,NAŞ

YAYINLAMA:

Britanya medyası “Eyvah Türkler geliyor” diye yaygarayı bastıktan hemen sonra Rus medyası Sykes-Picot haritalarını gösterip “İstanbul’la Çanakkale de bizimdi” demeye başladı. Türk gazetecilerden henüz “Rusların hakkını yedik, İstanbul’u derhal onlara teslim etmeliyiz, Batı’ya ayıp oluyor” diyen çıkmadı. Ama üç vakte kadar o da çıkar. Ruslar İstanbul’a İstanbul demez. Çarigrad der. Stalingrad, Leningrad der gibi... Grad şehir demek Slav dillerinde, Belgrad, Razgrad filan aynı yerden geliyor.

Çarigrad da çarın şehri demek.

Sadece Ruslar değil, Bulgarlar, Sırplar, Makedonlar filan da böyle seslenir İstanbul’a... Herkes bildiğince sevsin, sevdiğince bilsin İstanbul’u. Lakin böyle laubali olacaklarsa azıcık uzaktan sevsinler. Ömer Seyfettin’in Bomba hikayesinde bir tekerlemedir.

“Naş, naş, Çarigrad, naş...”

Bizim olacak bizim olacak İstanbul bizim olacak... Bulgar bir kızdır bu tekerlemeyi söyleyen. Rusların verdiği gazla İstanbul’a kadar geleceğini düşünen komitacı kafası işte. “Edirne’yi Enver alacağına Bulgar alsın” diyen kişiler olduğu gibi herhalde “İstanbul, Enver’e kalacağına Bulgar’a kalsın” diye düşünenler de olmuştur. Ruslar’ın İstanbul ilgisi büyük devletler sınıfına girdikten sonra arttı. Ama bunun bir de öncesi var. Birinci Dünya Savaşı sonlarında Çar’ı Bolşevik Devrimi ile deviren komünistler soylu adına kim varsa bir şekilde icabına bakmışlar. Canlarını kurtarabilenler kapağı İstanbul’a yani Çarigrad’a attı. Çarigrad onların olmadı ama onlar Çarigrad’ın emaneti oldu. Anlı şanlı komutanlar garsonluk, düşesler bulaşıkçılık filan yapmış. Allah kimseyi düşürmesin. İçlerinden bazıları İstanbul’u mesken tuttu, bazıları ise Fransa, Arjantin ve ABD gibi ülkelere vizelerini alıp demir aldılar Karaköy limanından... Şehrin hayatına nüfuz ettiler. Kendileri için kiliseler inşa ettiler. Hem de nerede biliyor musunuz? Apartmanların çatılarında. Kilise inşa edecek yer bulamayınca apartman çatılarına Rus Ortodoks kiliseleri inşa ettiler. Görünce Moskova’yı aklınıza getirecek soğan kubbeli çatı kiliseleri bugün Karaköy’ün tarihi binalarının çatılarını süsler. Naş, naş, Çarigrad, naş... Derken işte böyle o Çarigrad’a sığınmak zorunda kalmıştır bazı Ruslar. Türkiye’ye gelen Beyaz Rusların sayılarının 150 bine yaklaştığı söylenir. Beyaz Rus dediysek Belaruslu olduğu sanılmasın. Kızıl Ordu’ya karşı savaşan Beyaz Ordu’dan dolayı Beyaz Rus denmiş. Tarihin garip bir mizah anlayışı olduğunu kabul etmek gerekir. İstanbul’a gelmek isteyen herkesin isteği bir şekilde kabul olunuyor. Ama gerçekleşme şekli her zaman hayallerdeki gibi değil. Beyaz Ruslar çok istedikleri İstanbul’a işte bu ahval ve şerait içinde vasıl oldular.

Gelelim bugüne...

Bolşevik zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınan Beyaz Ruslar gibi, Rus zulmünden kaçıp İstanbul’a sığınan Suriyeliler var bugün. Beyaz Rusları sürüp Sovyetler Birliği’ni kuranlar Türkiye’deki aşıkları dışında pek kimse tarafından hayırla yad edilmiyor. Hatta Sovyetler Birliği denilen ülke tarihin tozlu raflarındaki yerini aldı. “Naş, naş, Çarigrad, naş” diyen bugünün Rusya’sının akıbetinin ne olacağını da çok uzak olmayan bir gelecekte göreceğimizi düşünüyorum.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...