AYASOFYA'DA SAHUR , ATİNA'DA İFTAR
Yunanistan’ın İstanbul Başkonsolosu Evangelos Sekeris geçtiğimiz hafta Ayasofya’nın bulunduğu bölgeye gitmiş. Öyle diyorlar. Herhalde Sultanahmet Meydanı’nda közde mısır yiyecektir diye düşünüyordum ki, Ayasofya’da sahuru merak ettiğini öğrendim. Ayasofya Camii’nin içinde sahur programı yapan TRT Diyanet kanalının yayınını merak etmiş. İyi işte diyeceksiniz, ne güzel, sahurda güzel olur serin serin eser. Sohbet de etmişlerdir. Yok öyle değil. Başkonsolos bey orada sahur programı yapılmasına bozulmuş. Tarih bilgisi kıt herhalde, bu yeni bir şey değil ki yaklaşık 500 sene orada hem iftar programı yapıldı hem de sahur... Ama bilmiyor galiba.
Latife bir yana Yunanistan Ayasofya’da sahur programı yapılmasına ciddi ciddi bozulmuş. Kültürel bir mekanı camiye nasıl dönüştürürler diye homurdanıp duruyormuş. Kültürel mekanları ibadethane yapmakta üstümüze yoktur. Mesela Akdamar Adası’ndaki metruk kiliseyi ibadete açtı Türkiye. Sonra Sümela’da ayin yaptı Fener Rum Patriği. Münasebetsizlik işte kilise mi yok memlekette. Hem kaç Hristiyan var da dağ başındaki kilisede ibadet ediliyor. Ama işte bu Türkiye kafasına ibadet ettirmeyi takmış bir defa. Müslüman, Hristiyan, Yahudi farketmez herkes ibadet edecek. İş bununla bitse iyi, Edirne’deki eski sinagogu tamir ettirip Musevi vatandaşların ibadetine açmış. Kültür merkezi filan düşünmeyip doğrudan ibadethane yapmışlar. Hatta açılan sinagogda iftar vermişler. Yunan Başkonsolos güneş gözlüklerini takıp vaziyeti gözlemlemiştir. Kültürel faaliyet yapmak yerine neden sinagogda iftar verildiğini anlamaya çalışmıştır.
Başkonsolos bey Marburg doğumluymuş. İstanbul’da doğsa iftarı sahuru bilirdi. Herhalde yarenlik yaptığı Cihangir taifesi de kendisine bu konuda bilgi aktarmıyor. Hoş onların haberi olsa toplaşır Ayasofya önünde birlikte sahur protestosu yaparlardı. Örnekler hep kötü olacak değil. Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Gabor Kiss geçen hafta bir ilke imza attı ve iftar verdi. Diyeceksiniz büyükelçi niye bu iftarı verdi. Elbette farklı sebepleri vardır ama en önemlisi hangi ülkede yaşadığını, yaşadığı ülkedeki insanların inançlarına saygı gösterdiğini ifade etti bu iftarla. Yunan diplomatik misyonlarının Macaristan’dan öğreneceği çok şey var.
Konuya dönelim.
Ayasofya şu anda müzedir. Eyvallah demesek de kabul ediyoruz. Ancak kullanım şeklini belirleyecek olan ne Yunanistan’dır ne de ABD... Kültüre olan ilgileri dikkate şayan. Bunu Batı Trakya’daki Türk azınlığa yönelik kısıtlamaları kaldırarak veya ne bileyim Atina’daki Fethiye Camii ibadete açılabilir. Ayasofya’da sahur programını yaptıktan sonra arabaya atladık mı tıngır mıngır gitsek bile iftara Atina’ya yetişiriz. Yaparız şöyle ortak yemeklerden müteşekkil bir iftar sofrası. Fethiye Camii’nin bahçesinde Yunan dostlarımızla birlikte düşman çatlatırız. Kültürel kültürel bir gün geçirir gösteririz dosta düşmana nasıl iftar yapılırmış. Kocaman Avrupa medeniyetinin doğduğu topraklar ötekileştirecek değil ya. Bu muhayyel iftara giderken iki otobüs mülteciyi de beraberimizde Atina’ya götürsek, böylece Yunanistan’ın ne kadar hümanist bir memlekete olduğunu görse cümle alem...