TSK CİDDİ GÜVEN BUNALIMI YARATTI
Ankara sokaklarında pazar sabahı bir tur atın… Şehrin ortasında bir sürü askeri birim var, bir sürü kışla var ve hepsinin kapısında belediyenin iş makinaları, kaya yüklü dev kamyonları ve otobüsler… Etrafta da gezen elleri bayraklı vatandaşlar… İstanbul’da ve hatta Cizre’de bile aynı manzaralar… Bütün bunlar neden? Nedeni, bu askerler yine bir şeyler yapar, yine bir kalkışmaya katılır da şu silahlarını şehrin ortasına sokup halkımızı tararlar, tanklarını üzerlerimizden geçirirler diye.
Havada yolcu uçağını sesini duysak hala hangi F-16 bizi nasıl vuracak diye tedirgin oluyoruz… Ama bütün olanları hazmetmek kolay değil. Ülke daha iyi savunulsun diye vergilerinizle alınan modern silahların, yetiştirip beslediğiniz askerlerin o silahları düşmana bile doğrultmadıkları şekilde halka karşı kullanması kolay hazmedilecek bir durum değil. FETÖ terör örgütünün TSK’nın içine bu kadar derinlemesine sızması ve çöreklenmesine Kemalist doktrini ile yetişmiş ve hala yetişmekte olan subayların izin vermeleri ise vatandaşların kafasında çok ciddi soru işaretleri bırakıyor. Hele hele geçen perşembe TSK’dan yapılan açıklama halkı bilgilendirip sözde bir şeylere açıklık getirme yerine TSK hakkındaki soru işaretlerini daha da derinleştirdi ve bazı subayların darbecilerden şantaj gördükleri ve bu yüzden onları temize çıkarmaya çalıştıkları imajı ortaya çıktı.
Hele hele birileri “TSK emir komuta zinciri içinde darbe yaparsa bu iyidir ama bu FETÖ darbesi bunun dışında geliştiği için kötü oldu” gibi bir izlenim bırakacak sözler söylemeye çalışmaları ve kötü bir algı yaratmaları yüzünden tabii ki halk daha hala kışlaların etrafında barikat kurar ve askerlerin karizmaları sıfırın altına doğru geriler. Şu anda TSK’nın kendine çeki düzen vermesi imkânsız. Bunu seçilmiş sivil yönetimin yapması ve artık bu ülkede kimin patron olduğunu göstermesi lazım. İşte 28 Temmuzda ilk defa Genel Kurmayda değil de Çankaya Başbakanlık Köşkü’nde toplanacak olan Yüksek Askeri Şura TSK’nın toparlanma sürecinde bir milat olabilir.
