İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

DARBENİN FIRSATLARI

YAYINLAMA:

Sıradan bir alt geçit veya üst geçit için ciddi tartışmalar yapıp ve sonra adeta yeni bir şehir kuruyormuş gibi emek harcayıp zamanı boşa geçirdiğimiz dönemler geride kaldı. Bir de tantanalı törenler düzenleyip halkın gözüne sokardık. Büyük hizmet! İsim de verirdik birilerini yüceltmek için; falanca üst geçit, filanca alt geçit. Aştık bunları. Daha tartışması bitmeden Osman Gazi Köprüsü hizmete giriyor, Marmaray sıradanlaştı… Bu bir cilalama değil, olması gereken… Alt geçidi belediye yapar. Hükümet de asma köprüleri, tünelleri… Çünkü işleri bu. Cilalamak da istemiyorum, sıradanlaştırmak da. Ama gerçeği görmemiz lazım. Çok uzun zamanları ama darbelerle ama darbe zemini oluşturmakla heba ettik. Bu sefer farklı bir durum var. Bu farklı durumu 90’ların başında ilk özel radyoyu kurarken defalarca söyledim, “Bu ülkede eskisi gibi darbe yapılamayacak” diye. Rahmetli Özal’ın yaptığı hafriyat, sağlam bir temel içindi, farkına varan da çok değildi. Yüzlerce televizyon, binlerce radyo, internet, cep telefonu… Milletin hızına artık tankların paletleri yetişemez.

Olabilecek en aşağılık darbe teşebbüsünü yaşadık ve biz kazandık. Bunu anlayıp, kaybettiğimiz yılların acısını çıkarma fırsatını sonuna kadar kullanmalıyız. Alt geçit, üst geçit dedim ya. Darbenin maddi kayıpları hiç önemli değil. Yıkılanın yerine yenisini yapar geçeriz. Manevi kaybımız şehitlerimiz ise tarihe kahraman olarak yazdırdılar isimlerini. Yani maddi konforumuzu kısa zamanda tekrar sağlarız. Ama zihnimizi tarumar eden darbecilere bir teşekkür borcumuz var. Bu alçaklar olmasa, ne kadar kalabalık olduğumuzu, ne kadar güçlü olduğumuzu, ne kadar biz olduğumuzu anlayamayacaktık.

Şimdi hırsız girmiş, darmadağınık olmuş köhne evimizi elbirliğiyle olması gerektiği gibi inşa etmeliyiz. Bu milletçe sınıf atlama fırsatı bizim için. Üç beş hain, birkaç soysuz çıkacak ve inat edecektir. Yok saymalıyız. Doğu Perinçek’in “Ortada vatan müdafaası var. Kimin tarafındasın, önce ona bak!” tespiti doğrudur. Vatan tartışılmaz. Hep beraber oluruz. Hep beraber ölürüz. Tartışmayız. Bu vatanda hür, saygın ve refah içinde yaşamak, herkes için mukaddes bir haktır. Bunu da tartışmayız. Kim olursa olsun, neye inanırsa inansın…

Dolayısıyla vatana ve millete kastedenler olduğunu hatırlamak, bizi tekrar biz yapacak bir değer olarak önümüzde duruyor. Aynı binada yaşadıklarımızı, aynı vapura bindiklerimizi, aynı milli maçta heyecanlandıklarımızı saçma sapan kulplar takıp ötekileştirmek yerine, bize dost görünüp en kritik zamanlarda alçaklık yapanları not etmek daha akıllıca değil mi? Dünya kurulduğu günden beri bize tuzak hazırlayanları dost edinmek yerine, işe komşumuzdan başlasak… Kibrimizi, gururumuzu bir kenara bırakıp sabah yola çıkarken kendi insanlarımıza selam vererek adım atsak güne… Biz yan yana oturup derbi maçı bile seyredemiyoruz. Bu işte bir tuhaflık yok mu? Önümüzde büyük bir fırsat var. 15 Temmuz’u harcamak, “İstiklal Savaşı”nı kaybetmek olacaktır. Kızmadan, sakince, hep beraber… Haydi…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...