İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ASANSÖR VE ENDİŞESİ

YAYINLAMA:

Bodrum'dan İstanbul'a dönüyorum. Tatil bitti, iş güç başladı... Randevular var, yapılacak işler var. Orada burada kaldığınız sürece işler birikir ya? Durum o durum. Hemen işlere koyuluyorum, sokaklara atıyorum kendimi. Elimde yapılacaklar listesi, sıra ile başlıyorum yapmaya, yapıyorum, yaptıkça artı işareti koyuyorum, çentik ata ata ilerliyorum…

Sokaklardayım anlayacağınız. Akıllı, mantıklı, sorumlu bir İstanbullu olarak her yere metro ile gidiyorum. Biniyorum, iniyorum, indiğim yerlerden yürüyorum, bineceğim yerlere yine yürüyorum. Gerçek bir İstanbullu’yum, kısa zamanda trafiksiz işlerimi hallederken, hem İstanbul'a, hem kendime yardımcı oluyorum, anlayacağınız...

İstanbul'da yaşayanlar ve metro kullananlar birazdan, ne demek istediğini daha iyi anlayacaklardır. Peron ve bilet holü arasında yolcu asansörleri var. Kimi zaman 2 asansör, sizi ana caddeye kadar çıkarıyor, merdivenden kurtarıyor. Taksim'den metroya biniyorum, son durak Hacıosman'a gideceğim. Metro akşam saati olduğu için kalabalık. Aralardaki duraklarda inenler var, binenler var, dura kalka son durağa yaklaşıyoruz. Trenin içinde bir hareket başlıyor. İnsanlar diğer vagonlardan benim bulunduğum vagona doğru panik içinde gelmeye başlıyor. “Allah Allah “ diyorum, her vagonun 2'şerden sağlı sollu dört kapısı var. Bunlar telaş içinde bizim vagona niye geliyorlar ki? Bizim kapının önünde birikiyorlar. Hepsi bir adım önde olmak için bakınıp duruyor. Çaktırmadan gizli bir endişe içindeler. “Ne ki bu?” diyorum. Kendi vagonu bomboş, bizim vagon kapısı nasıl kalabalık anlatamam... Neyse duruyor tren, kapı açılıyor. Ve kıyamet başlıyor, birbirlerine ezercesine çıkıp koşmaya başlıyorlar. Alllah'ım diyorum, yangın çıktı, alarm verdiler de ben mi duymadım? Kalabalık koşturarak asansör kapısına geliyor ve orada birikiyorlar. Az sayıda insan merdiven tercih ediyor belli...

Hemen çakıyorum, bu vagon kapısı değiştirme ve inişteki kıyamet endişesi, asansör koridoruna yakın ilk kapı mesele ilk asansör de yer kapmak. İkinciye binsen ne olur? Olmazzzz kıyametin gelir. İnsanlar asansörden inecek insanlara izin vermeyecek bir şekilde itiş itişe, kapıya yığılıyor. Bu arada asansör henüz kapısı kapanmış ve yukarıya doğru çıkıyor... Ucu başı bir durum olmuş yani. Ben de insanları seyrediyorum. Genci, yaşlısı, anası, bacısı, kafayı ördek gibi uzatarak asansörün karanlık boşluğuna bakıyor. Karanlık ya, hangi katta, nerede anlayamadığı için endişe içinde, hafiften de keder karışmış içine… Bakıyor, bakıyor. Asansörü çeken kalın iplerin hafiften kaymasını seyrediyor, uzanıyor, bakıyor, bakınıyor. Bir daha bir daha…

Kendi kendine konuşmayı seven bir milletiz ya... Konuşuyorlar... Kendi kendilerine soruyorlar, gitti mi acaba? Geliyor mu acaba? Bazıları endişe içinde, yanında ki ile gözgöze gelmeye çalışarak soruyor. Geliyor mu acaba? Gidiyor mu acaba? “Sakin olun arkadaşlar” diyeceğim, demiyorum. Doyumsuz seyirlik, seyrediyorum. Zannedersin herkes, BM toplantısı var oraya yetişecekler. Arkadaşlar asansörün inmesi çıkması 5 dk sürüyor. Bu ne acele, bu ne panik bu ne telaş? Bu ne endişe, trenden beri yaşıyorsunuz. Bekleseniz ne olur, ölmezsiniz, sakın olun kendinize gelin, taşıdığınıza değmez endişe bu.

Düşünüyorum. Diyorum ki.. Hayatın 4 evresi var tatlım.. Hayret (burayı geçtik) Gayret (içindeyiz) Sabret (amannnn en mühimi bu) Boşver et. “Boşver tatlım boşver” diyorum. Koştursunlar, vagon değiştirsinler, itişsinler, kakışsınlar, kimseye yol vermesinler, asansörün karanlık boşluğunu seyredip dursunlar, kendi kendilerine konuşsunlar… 11 kişilik asansöre 15 kişi binsinler.. Lüzumsuz endişeler içinde yaşayıp dursunlar. Tamam diyorum Fundiş, susma noktası ve alışma noktası. Şahanesin...

Funda'ya takılanlar..

........Ayşe Arman, dün köşesinde paylaşmış.1983 doğumlu, 34 yaşında, gepegenç Gözde Becerikli... Hastalanmış, hayat için yapacak daha çok planları var. Haklı, çok genç o.. Yardım etmemiz gerekiyor, destek olmamız gerek, küçük, büyük, içimizden elimizden ne gelirse.. Adres şu: www.indiegogo.com Yardım sayfası… Hadi, eylül ayının ilk şahane adımı olsun.

..........Toksit etkisi yapan arkadaşlarımız varmış...1) Dengesiz, sözünde durmayan, 2) Kazık atan.. (sır bilmez, zor gününde yanında olmaz) 3) Menfaatci... Hep kendi derdini anlatır, sen nasılsın demez. Sizinkini bilmiyorum ama.. Benim için önemli olan, bıraktığın gibi kalmayan arkadaşlar, dengesiz… Diğerlerini hallederim sanki..

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...