İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

YAPMAYIN!

YAYINLAMA:

Önce Muhsin Ertuğrul’dan bir anı. Yurt dışında tiyatro konulu lisansüstü eğitimden yeni dönmüştüm. Kendi gözümde “doğru yolu bulmuş” hızlı solcuydum aynı zamanda. Tabii, hem tiyatro hem sol ukalasıydım. Ablama çeviriler yaptırdığı için Muhsin Beyle sık sık görüşür ve Tartışırdık diyecektim ama vazgeçtim. O dudaklarında küçük bir tebessümle toy konferansçıyı dinlerken ben tartışırdım. Bir gün patladı: “Uzatma da söyle, benim nasıl tiyatro yapmamı istiyorsun? Sol tiyatro mu?” “Elbette.” “Sol nedir? İnsanın alıcı yaratık olmaktan çıkıp paylaşıcı yaratığa dönüşmesi. İyi tiyatro seyirciyi insanlaştırır; yani zaten soldur. Boynuna “Sol” diye tabela asmak özentidir; hem onu ucuzlatır, hem sanatı. Sen sağı solu bırak, bu memlekette tiyatronun iyiliği için elinden geleni yap. Ayrıca söyleyeceğin politika sözü varsa, gazeteye yaz.”

İkinci not. Konu Genco Erkal. Aynı okuldan mezunuz. Doğal yeteneğini görünce ona karınca kararınca destek olmaya çalıştım her zaman. Yıllar önce tiyatrolarında bir oyunumun rejisinin ona yaptırılmasını Gülriz Sururi ve Engin Cezzar’dan rica ettim, kendi tiyatrosunda sahnelediklerinin yurt dışında duyurulmasını hedefledim, yeri geldikçe sayfalarda ve ekranlarda yeteneğini övdüm, devlet desteğinden hakkı olan payı alması için yetkililerle ters düştüm.

İki yıldır oyunlarım oynanmıyor. Üç çocuğumu okutmakta, hastalığımın bütün giderlerinin karşılanmasında zorlanmaktayım. Ama bir bölüm karşıtlık bağımlısının gözünde hep “yandaş” sayılıyorum her ne hikmetse. (Eğriye eğri, doğruya doğru diyebilmek yandaşlık ise, öyleyim: Doğrunun yandaşı. Zehirli ortamda onu halka duyurma sevdalısı bir enayi.) Genco Erkal aslında Muhsin Ertuğrul’un yapılmasını istemediği şeyi yapıyor, kendi tribününe oynayarak tiyatrosunun boynuna “Sol” tabelası asmaya çalışıyor. Hep kişisel ünlerden yararlanmaya bakarak Can oluyor, Nazım oluyor, Aziz oluyor, Sokrates oluyor, Galileo oluyor, sakal takıp Marx oluyor. Aydın Doğan’dan niçin alkış aldığını da durup düşünmüyor hiç.

Ama her hâlükârda Genco Erkal tiyatrocu, oyuncu, sanatçı. En yeteneklisinden. Çok da ünlü. Yani adı zihinlere kazınmış durumda. Şimdi harf oyunuyla onu unutturmaya çalışanlar var. Sancaktepe’deki Genco Erkal Kültür Merkezi’nin adını değiştireceklermiş. Bir kere ayıp. Çirkin. Bir dönemde birtakım insanlar sevdiklerinin adını bir yere vermişlerse, yaptıklarını tersyüz etmek ad sahibinden çok onlara saygısızlıktır. İkincisi, akılsızlık. Öyle bir eylemin Genco Erkal’a hiç zararı olmaz. Tersine, adını cilalar. Sevenleri tabela değiştirenlere ateş püskürür. Kendini muhafazakâr sanan işgüzarlar onlara sövüp sayar. Artan gerginlik ortama büsbütün zehir katarak hepimize zarar verir. Çok geç değilse, lütfen yapmayın!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...