İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

SULTANAHMET CAMİİ NASIL RESTORE EDİLİR?

YAYINLAMA:

Bir bu eksikti şimdi de camii restorasyon işine el attık.

Yok ben yapmıyorum çok şükür. Vakıflar Genel Müdürlüğü camii restorasyonları çalışmalarının önemli parçalarından biri olarak restore etmeye karar vermiş. Yakın zamanda ihalesi yapılır ve restore edilir.

Sultanahmet Camii bundan 400 yıl önce inşa edilmiş bir yapı. Tam olarak 1617 yılında bitmiş. Dolayısı ile gelecek yıl 400. Yılına erişmiş olacak. Bu abidevi eserin yapılış zamanında İstanbul şehrinde büyük tartışmaların yaşandığı söylenir. Savaş kazanmadan camii inşa eden Sultan Ahmed’e tepkiler de varmış, Ayasofya dururken böylesi bir camiinin inşasını gereksiz görenlerde. İstimlakle ilgili itirazları olanlar da varmış camiinin İstanbul’un toplumsal yapısını bozacağınızı düşünen de... Zaman geçmiş ve eser kalmış.

İnşa eden kişi Mimar Sinan değil. Sedefkar Mehmet Ağa. Devrinin önemli isimlerinden biri. Ama bizi ikincileri pek hatırlamayız. Mimar Sinan’dan başka mimar da tanımayız. Gelin bu alışkanlığı yıkalım ve Sedefkar Mehmet Ağa’yı yad edelim. Belki bu sayede Sultanahmet Camii’nin nasıl restore edilmesi gerektiğini de düşünmüş oluruz.

Mimar Sedefkar Mehmed Ağa 1562'de Elbasan’dan İstanbul’a gelmiş. Elbasan’ı tavasıyla biliriz daha çok. Şu anda Arnavutluk sınırları içinde. İlk işi Kanuni’nin türbesinde bahçe bekçiliğiymiş. Sonra müziğe merak salmış ve bir şeyler çalmaya başlamış. Daha mimarlığa girmedik henüz. Sonra Mimar Sinan’ın öğrencisi oluyor. Kim bilir aslında Mimar Sinan’ın eseri olarak bildiğimiz kaç eserde onun akıl terleri dökülmüştür. Mimar Sinan’ın vefatından sonra başka hocaları olmuş. Sonra Mısır’a düşmüş yolu. Sonra hepimizin adını ders kitaplarında duyduğu Eflak, Boğdan da dahil olmak üzere genişçe bir teftiş gezisine çıkmış. Kırım’ı da görmüş Belgrad’ı da, Bosna’yı da görmüş Selanik’i de... Bir süre Şam’da görev yaptıktan sonra su işlerine bakan kişi olmuş. Sonra da mimarbaşı. Doğrusu çok zengin bir “kariyer”... Sultanahmet’in temelleri atıldıktan sonra yedi yıl içinde de camii inşası tamamlanmış.

Camiinin işte böyle bir hikayesi, böyle bir mimarı var. Şimdi durup düşünmek gerekiyor. Sedefkar Mehmet Ağa’nın gezdiği yerleri görmeden, onun ruh dünyasını solumadan yapılacak restorasyon başarılı olabilir mi?

Pek sanmıyorum. Anlatmak istediğim de zaten bir camiinin inşasından fazlası. Osmanlı’nın düşünce dünyasını, fikir bahçesini anlamadan elde ettiği sonuçlara bakıyoruz ve bu da bizi maalesef derin hayal kırıklıklarına götürüyor. İşin farklı boyutları var tabii..

Doğru işe doğru adamı yerleştirdiğimizde ortaya abidevi eserler çıkarmamız mümkün oluyor. Dile kolay 400 yıl önce yapılan bir eser neredeyse ilk defa kapsamlı bir restorasyondan geçecek. Sultanahmet Camii’ne bakıp ecdadımızla gurur duymak güzel ama daha güzeli onu yetiştiren ortamı anlamak ve mümkünse ihya etmek. Restorasyondan girdik kariyer planlamadan çıktık ama taşları abide haline getiren insan değil mi?

Haydi şimdi Sedefkar Mehmet Ağa’nın ruhuna birer Fatiha hediye edelim. Doğrusu bunu fazlasıyla hak ediyor.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...