İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BU DÜNYADA OLMAZSA MARS'TA HUZUR BULURUZ

YAYINLAMA:

Sezen Aksu’nun şarkılarıyla büyümüş nesiller için aşina sözlerdir:

“Olsun varsın biz gene de memnunuz

Bu dünyada olmazsa ahrette huzur buluruz”

Bunu Mars olarak değiştirmek istedim: “Bu dünyada olmazsa Mars’ta huzur buluruz”

Ahiret varken niye Mars’a gidiyorsun diyecekseniz cevabım şu: Mars’a gidip gidemeyeceğimiz bilmiyorum ama hepimizi ahiret bekliyor. Ahiret var ve iyi ki de var. Marslı ismindeki filmi temel veri kabul edeceksek de insanoğlunun Mars’a gitmek için neden sabırsızlandığını anlamak mümkün değil. Sanki dünya daha güzel gibi…

Gelelim konuya…

Türkiye, Suriyeli mülteciler için güvenli limanların başında geliyor. Türkiye’de milyonlarca Suriyeli hayatlarını sürdürmeye devam ediyor. İçlerinden biri de Suriye’nin ilk kozmonotu Muhammed Ahmed Faris… Faris’in kişisel hikayesi aslında tüm coğrafyanın bir özeti sayılabilir. Geçtiğimiz yüzyılın ortalarında Halep’te dünyaya gelen Faris, ülkesinin gururu olarak Sovyetler Birliği’nin uzay üssü Mir’e gitti ve orada yedi gün geçirdi. Ülkesinin topraklarını ve sularını o açıdan gören ilk ve tek kişiydi. Ülke için bir propaganda imkanı da sağlıyordu bu gelişme. Milli kahramandı. Suriye’nin bundan önceki devlet başkanı Hafız Esad bir başarı hikayesi olarak sembolleştirmişti kendisini.

Zaman geçti ve Sovyetler Birliği diye bir ülke kalmadı. Hafız Esad da öldü. Suriye karıştı ve Suriye’nin ilk kozmonotu oğul Beşar Esad yönetimine karşı çıkarak Türkiye’ye iltica etti. Sadece kendisi değil ülkesini seven milyonlarca kişi farklı sebeplerden dolayı Türkiye’ye göç etti. Uzaydan izlediği Halep şimdilerde bir enkaza dönüştü, ağırlıklı olarak birlikte uzaya çıktığı Sovyetlerin bakiyesi olan hava kuvvetlerinin bombardımanlarıyla.

Kaya Genç’in Vice.com’da yer alan haberinde Suriyeli kozmonottan ilham alan bir modern sanat yerleştirmesinin mültecileri Mars’a gönderme konusu yer aldı. Mültecileri malum kimse almak istemiyor. Bu dünyaya fazla geliyorlar, öyleyse onları Mars’a gönderelim şeklinde bir yaklaşım. Alaycı ve hazin bir önerme. Bu önermenin sahibi de Mardin doğumlu bir sanatçı. Birbirlerine çok az mesafedeki bu iki kişiyi uzayda bir araya getiren şey ise yeryüzünün içinde bulunduğu durum.

Marsa gitmek kuşkusuz kendilerine yurt bulmak isteyenler için çok sıra dışı bir çözüm. Faris daha önceki bir röportajında kötüleri uzaya göndermek gerektiğinden söz etmişti.

Benim görüşüm odur ki dünyada hepimize yetecek kadar yer var. Mars’la uzayla ilgilenmeye gerek yok. Yeryüzüne kavga ve savaşı taşıyan insanoğlu olduğuna göre bunu uzaya veya Mars’a da taşıması muhtemeldir.

Büyük hesapların sona ermesi için ölüm hepimizi bekliyor ve evet yeryüzünde yan yana duramayanlar yerin altında pekala yan yana yatabiliyorlar. Mezarlıklar bunun örnekleriyle dolu.

Mars’a gitmek de sınırların ardında yeni memleket aramak da gerekmesin ve insanlar sadece gezmek istediklerinde bir yerden diğerine yolculuk yapsınlar. Canımız sıkılınca da bir Sezen Aksu şarkısı ile efkarımızı dağıtırız. Böylesi daha makul sanki.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...