İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

AMERİKA HURAFELERİ

YAYINLAMA:

Hurafe bir inancın merkezinde yeri olmayan ama tekrarlanarak bazı kesimlerde yaygınlık kazanan görüşlerdir. Batıl inançlar zemin hazırlayacak kadar da yaygınlaşabilir. Önceleri geceleri tırnak kesmek yeterli aydınlatma olmadığından hoş karşılanmazmış ama bunu getirip uğursuzluğa dayayanlar olabilir.

İbrahim Paşalı’nın Entelektüellerin Hurafeleri diye bir kitabı vardır mesela. Yüzyıllardır tepemizde tepinen egemen görüşlerin entelektüeller tarafından nasıl hurafe haline getirildiğini gözler önüne serer.

İçinden geçtiğimiz günlerde Amerika Birleşik Devletleri ile ilgili bazı hurafeleri yeniden gözden geçirmek zorundayız.

Amerika çalışkan bir ulustur. Kocaman bir hurafe. Kendi bayraklarını bile Çin’e ürettirecek kadar tembel bir ulustan söz ediyoruz. Çalışmak şöyle dursun, tembelliğin kitabını yazmışlardır. Çalıştıkları tek endüstri başka milletlerin mallarına çökmeyi sağlayan askeri teknolojilerdir. Bunların da hatırı sayılır bir kısmı Avrupa çıkışlıdır. ABD silah endüstrisinin temellerinde özellikle Almanya’nın payı vardır.

Amerika dünyanın jandarmasıdır. Değil. Bu da bir hurafedir. Amerika aslında büyük şirketlerin kullandığı bir aparattır. Cüssece iri olduğundan daha çok badigard olarak nitelemek yerinde olacaktır. Whitney Houston’ın filmindeki Kevin Costner gibi bir şey. Ama zoru görünce sıvışan bir korumadan söz ediyoruz. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından dünyanın geri kalanı için mutluluktan çok gözyaşı getirdi.

Amerika Türkiye’nin müttefikidir. Hurafenin önde gidenidir. Türkiye ve Amerika belirli zamanlarda birlikte hareket etmek zorunda kalmış iki ülkedir. Amerika’nın menfaatleri nadiren Türkiye ile kesişir ama daha çok Türkiye’nin düşmanlarıyla kesişir. Bu hurafeden dolayı Amerika’nın PKK’yı desteklemesine şaşıran insanımız çoktur.

Amerika demokrasinin hakim olduğu bir yerdir derler. Bu da ayrı komiklikte bir hurafedir. Baksanıza Trump başa geçecek diye müesses nizamın çıkarmadığı mızıkçılık kalmadı.

Amerika, BİRLEŞİK devletlerdir. Bu da ayrı bir bakış açısı probleminin sonucudur. Amerika menfaatler doğrultusunda birleştirilmiş devletlerin bir araya getirdiği toplumdur. Daha çok anonim bir şirkettir. Millet olmanın ötesinde şirkettir. Her şirket gibi kar ve zarar eder ama en son olacağı şey devlettir.

Amerikan rüyası insanlara istediği fırsatlara ulaşmaları için imkan sağlar. Amerikan rüyası denmesinin önemli bir sebebi sadece uyurken görülüyor olmasıdır.

Bunları niye yazıyorum. 1950’lerden bu yana Amerika’nın Türkiye’deki imajı çok güçlüydü. 15 Temmuz’a gelinceye kadar askeri darbelerle yönetmeye çalıştı. Şimdi de terör örgütleri aracılığı ile ülkemizin geleceğini tasarlamaya çalışıyor. Bu hurafeler o kadar geniş kitleler tarafından benimseniyor ki Amerika bazen kendisi bile Türkiye’nin dostu olduğuna inanıyor. Dostluktan ziyade menfaatlerin kesişmesi söz konusu ve kabul edelim şu sıralar Amerika ile ajandamız pek uyuşmuyor. Böyle olması normal çünkü Amerika yeni seçtiği başkan dahil kimseyle anlaşamıyor. Yavru devleti İsrail’le bile akıbeti meçhul.

Amerika ile ilgili algılarımızı hurafelerden arındırabilirsek, bir yerlere ulaşmaya başlarız. Yok eğer bu hurafeler bize tatlı geliyorsa Amerika’nın yardım olarak göndereceği süt tozlarının yolunu beklemeye devam ederiz.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...