İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ÖZENMEK GÜZELDİR

YAYINLAMA:

Kaset zamanının çocuklarıyız. Müzikler, sohbetler, tiyatrolar kasetlerden dinlenirdi. Daha doğrusu ses kasetlerinden diyelim. Zaman içinde kasetler önemli bir alt kültür oluşturmaya başladı. Cami bahçelerinde devrin etkili hocalarının vaaz kasetleri satılırdı. Yeni Camii avlusunda Timurtaş Hoca’nın sesinin çınladığını hatırlarım. Sonra karışık kasetler çektirilirdi boş kasetlere. Bazı arkadaşlar kasetlerdeki şarkıları ezbere bilirlerdi, hatta kasetin A ve B olmak üzere hangi yüzünde yer aldığını kolayca söylerlerdi. Teknoloji gelişti ve radyolar ortaya çıktı. Radyolarda hem müzik hem de vaazlar yer almaya başladı. İsteyen müziğini isteyen sohbetini dinliyordu. Kasetler birer ikişer ortadan kaybolmaya başladı. Radyoların ardından internet çıktı, müzik dinleme alışkanlıkları dijital ortamlara kaydı. Artık ömür boyu dinlesek bitiremeyeceğimiz kadar geniş müzik arşivine sahiptik ve pek tabii dinlemek yerine istifledik. Şimdilerde kaset satışlarının tekrar arttığından dem vuruluyor. Fiziki olarak bir şeye gerçekten sahip olmak yükselen bir değermiş. Hatta plak satışlarında da ciddi artışlar gözleniyormuş. İnsanlar sadece dinlemek için değil, biriktirmek için de plak alıyorlarmış. Bazıları sadece plak kapaklarını beğendiği için alıyormuş. Bak görüyor musunuz müzik değilmiş dertleri özentiymiş meğer diye kendi kendinize konuşuyorsanız istediğimiz noktaya gelmiş sayılırız. Özenti dediğimiz şeyin pek de anormal bir durum olmadığını düşünüyorum. Eski zamanlardan örneklerle ilerleyelim. Goethe, Genç Werther’in Acıları’nı yazdığı zaman gençler Werther gibi giyinmeye başlamışlar. Bir Werther modası almış başını gitmiş. Hatta bazıları Werther gibi intihar etmeye de meyyal olmuşlar. Sonuçta ortaya geniş bir kültür çıkmış. Müzik gibi kitap da özenilmesi gereken bir şeydir. Moda olması gereken bir tüketim aracıdır. Evet, her aldığımız kitabı okumuyor olabiliriz. Hatta her gördüğümüz kitabı satın almıyor bile olabiliriz. Ama kitapçıları gezip sayfalarını karıştırmak kapaklarına göz atmak haz veriyorsa doğru yoldayız demektir. Son zamanlarda kitap kapaklarının tasarımında daha özenli davranılmaya başlandı. Gençler sosyal medya hesaplarından kitap fotoğraflarını paylaşıyorlar. Öyle ya da böyle kitap hayatımıza nüfuz ediyor. Televizyon dizilerinde göründükten sonra satış rakamları artan kitaplar biliyorum. Popüler olmakla suçlandıklarını da. Kitap dediğimiz ürünün az satması bir dert popüler olması diğer bir dert.

Bir de şehirlerde kitapçılarımız az. Edirne’den öteye gittiğimizde ferahfeza kitapçıları görüp imreniyoruz. Türkiye’de de olsa diye iç geçiriyoruz. Olmaması için hiçbir neden yok. Para desek maşallah imkanlarımız eskisine nazaran yüksek. Kurumların geniş kitapçılar açıp, okuma susuzluğuna derman olmaları bir çözüm olabilir. Kitap fuarlarına akan kalabalıklar bu ihtiyacı doğruluyor. Geriye kalıyor yüksek kira bedelli dükkanların kitapçı olarak uygun şartlarda tahsis edilmesi.

Her şeye özeniyoruz. Biraz da kitapçı açmaya özensek bu iş tamamdır. Modaya merakı olan moda kitapçısı, yemeğe merakı olan yemek kitapçısı, gezmeye meraklı olanımız seyahat kitapçısı açsa... Zenginlerimiz de bunların hepsinin olduğu kitapçılar açsa daha güzel bir yarına uyanabiliriz.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...