İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​YAZMANIN İMKANLARI VE İMKANSIZLIKLARI

YAYINLAMA:

Yazmak, insana verilmiş önemli bir kabiliyet. Canlılar arasında yazabilme kabiliyeti sadece insanda vardır, o halde insan yazan bir hayvandır gibi abuk sabuk çıkarımlar yapmayacağım. Biri maymunun el yazısını çıkarır da afallar kalırız. Şaka bir yana, yazmak ve yazıyı çoğaltmak insanoğlunun bilgiyi yaymasında önemli bir merhaledir. Kur’an-ı Kerim kutsal kitabımızdır ve Allah bize bir kitapla seslenmiştir. Her yazarın içinde de Allah’ın bu özelliğinden bir parça olduğu düşünüldüğü için yazarlara farklı ölçülerde değer verilir. Buraya bir virgül koyalım.

Süper Baba’dan aklımızda kalan Şevket Altuğ’a bir röportajında “star” olmakla ilgili bir soru yöneltiliyor. O da “biz mahalli sanatçılarız, star yıldız demektir ve dünyada herkesin görebildiği kişiler yıldızdır” mealinde bir cevap veriyor. Tevazu diyebilirsiniz, gerçek bir star olduğu için öyle söylemiş diye düşünebilirsiniz. Ama ben kendi gerçeklerinden hareketle durumunu ortaya koyduğunu düşünüyorum. Star olmaması onu sevmemize mani değil, star olsa daha çok sevecek de değildik.

Lafı getirmek istediğim yer, yazarlar. Ülkemizde fazla sayıda yazar var, şükür. Bunlara bu satırların yazarını da ekleyebileceğiniz “köşe yazarlarını” da dahil ettiğinizde yekun yükseliyor. Peki her yazar gerçekten pek değerli çok kıymetli yazılar mı kaleme alıyor? Değerli ve kıymetli yazılar kaleme aldığını düşünelim: Her konudaki görüşleri bizim için kıymetli mi olmalı?

Yazar yanılgısı olarak tanımlayabileceğim bir durum etrafımızı kaplıyor. Bunu tiyatro yanılgısı, sinema yanılgısı ve televizyon yanılgısı olarak çoğaltmanız mümkün. Belli alanlarda geniş kitlelere ulaşabilme imkanı elde etmiş ünlüler/ünlücükler elde ettikleri bu imtiyazları uzmanlık kazanmadıkları alanlarda genişletme cüretini gösteriyorlar. Çoğunlukla siyasi alanlara yapılan kamikaze dalışlarıyla oluyor bu. Piyasadaki kalitesizlik ve kuralsızlık herkesin siyasi alanda görüş belirterek ucuz bir yöntemle etki alanını genişletmeye çalışması şeklinde tezahür ediyor. Meşrebince muhalif veya iktidar yanlısı olabiliyor bu fikir belirtmeler. Yazı yanılgısında harflerimizin, belirli alanlarda yan yana gelerek cümleler oluşturmasını hemen her konu için geçerli sayıyoruz. Hevestir geçer diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Her yazı geri dönülmez keskinlikler içeriyor ve en basit hipotezler bile namus davası haline getiriliyor.

Paşa keyifleri bilir diyecek olursanız aynı görüşte değilim. Yazma eyleminin üzerine yüklenen bu anlamsız yük, iletişimsizliğimizin en büyük dayanak noktasını oluşturuyor. Sahip olunan nadir uzmanlıklar, basit hevesler uğruna birer mızrağa dönüşüyor. Yazının anlaşmaya, birbirimizi dinlemeye vesile olması gereken imkanları, ikna süreçlerinin imkansızlıklarıyla kaybolup gidiyor. Ortada kocaman bir gürültü, gürültü şiddetini kaybettiğinde kocaman bir uğultu kalıyor.

Başta kendim olmak üzere harfleri yan yana dizenlere küçük bir önerim olacak: Yazınızı dünyada herkes okuyacakmış gibi özenli, yazınızı sizden başka kimse okumayacakmış gibi cesur olun. Bu yöntem bileşim yazmanın imkanlarını genişletirken, imkansızlıklarını, beyhudeliklerini de gösterecektir. Okurlara olduğu kadar kendinize de borçlu olduğunuz bir vazifedir bu.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...