İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​ENSELERİ KARARTALIM BEYLER...

YAYINLAMA:

Çetin Altan’ın bir sözüdür: “Enseyi karartmamak lazım.” Belki ondan önce söyleyen de olmuştur ama yazılı olarak onun ayak izidir bu söz. Enseyi karartmamak başın öne düşmemesi demektir yani umudu korumak.

Başın öne düşerse ensen açıkta kalır ve güneş orayı karartır. Krem sürmeden güneşlenmeye kalkarsanız veya denize girerseniz, amele yanığı denilen bir türle karşılaşırsınız. Onun da hikayesi şudur: Havalar iyi olduğunda ilerler inşaat işleri. Çalıştıkça terler, terledikçe üzerinizi hafifletirsiniz. Kalmışsınız bir atletle. Amele olarak vücudunuz yanıklarla dolar. İşte bu tecrübeyi amelelik yapmadan yaşayan ehli keyif için söylenir. Bütün bir Anadolu’yu kapsar bu amele yanıkları. Emek tarihimizin haritaları gibidir. Köklerimizin açık göstergesidir. Kavruk ten, güneşten kısılan gözler, giderek üzerimize yapışan bir kimlik olur. Utanılacak bir şey de değildir. Köylüye yarım ağız iltifatla şirin görünmeye çalışan burnu büyüklere bakmayın siz. Alın teri güzeldir. Umutsuzluk ne kadar kötüyse emek vermek o kadar güzeldir. Hiç umutsuzun eğdiği başla, çalışmak için eğilen baş bir olur mu? Olmaz.

Bu ayrım, bu üstten bakış bizdekilere mahsus değil. Köylü kısmını farklı tabirlerle aşağılamak adettendir. Bu tabirin kırmızı enseli şeklindeki kullanımı Amerika’da dolaşır. Redneck dedikleri az eğitimli, bedene dayalı işlerde çalışan kesimleri aşağılar “eğitimliler”. Bunların kaba ve gayri medeni olduğundan dem vururlar. İçlerinde bahsettiği şekilde olanlar yok mudur? Elbette vardır. Ama hepsini aynı sepete koyup uçurumdan aşağı yuvarlamak tarifsiz bir haz verir. Vazgeçemezler. Trump geldi ya, başladı Redneck hakaretleri. Bizde literatür daha gelişkindir. Bidon kafalı, göbeğini kaşıyan filan. Zamanla onlar da eksikliklerini tamamlarlar. Çünkü aynı yolda ilerliyorlar. Enseyi karartmayalım deyip umutlarını koruyor Trump karşıtları. Umudunu korumak saygıdeğer bir davranış ama enseyi karartmamak uğruna hatalardan ders çıkarmamak pek iyi bir yere sürüklemiyor.

Benim önerim daha farklı: Enseyi karartın beyler. Başınızı önünüze alın düşünün. Nerede hata yaptığınızı düşünün. Yukarıdan burnunuzun ucundan baktığınız kişilerin ayaklarının dibine bakmak için, nereden gelip nereye gittiklerini görmek için enseyi karartın. Başınızı öne eğin. Bu kötü bir şey değil.

Erdoğan zaten böyle, Trump zaten şöyle diyerek sadece kendinizi kandırmış olacaksınız. Kişiler gelir gider ama sosyoloji kalır. Demografik olarak da baksanız, sosyolojik olarak da baksanız yeni bir dünyaya uyanmakta olduğumuzu görürsünüz. Eski günleriniz geri gelmez ama hakaret ettiğiniz kişileri anlayarak güzel bir geleceği hep birlikte kurmak elinizde. Pek kıymet verdiğiniz çıkarımlarınızı heba etmemek için anlamamış gibi yapıyorsunuz.

Kendinize başka bir halk bulabilecekseniz diyecek sözüm yok. Gettolarınıza çekilip paralel bir evren kurmaya niyetlendiyseniz bu da sizin tercihiniz. Enseyi karartmadan yapılan işin bereketinin olmadığını görmemiz gerekiyor. Ufka doğru efsunlu bakışlarla anlaşılmaz sözler ederseniz ensenizin kararmasına engel olsanız da kendiniz dahil kimseye hayrınız olmaz.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...